TR EN

Dil Seçin

Ara

Hayattan Terhis

Hayattan Terhis

“Mevt, vazife-i hayattan bir terhistir, 

bir paydostur, bir tebdil-i mekândır, 

bir tahvil-i vücuttur...” 

(Bediüzzaman, Mektubat)

 

Sonsuz İlâhî fiillerden birisi: İmate. Yani, ölümü tattırma; ruhun bedendeki tasarrufuna son verme...

Ruh, Allah’ın en mükemmel, en harika ve en bilinmez eseri... Ruh, Muhyi (hayat verici) isminin tecellisiyle hayat nimetine kavuşmuş. Bu nimet ve şeref artık ondan ebediyyen geri alınmayacak. Kabirde de, mahşerde de, cennet veya cehennemde de devam edecek. 

Ruh yaratmak gibi, her ruha uygun bir beden inşa etmek de yine Allah’ın en hikmetli ve rahmetli bir icraatı. Bu ruhla bu beden arasındaki münasebeti tesis etmek de, O Rabbü’l-Âlemîn’in en ince bir sanatı…

İşte ölüm kanunuyla o misafir ruh, bedenden soyuluyor, süzülüyor ve kendine mahsus bir başka âleme göç ediyor.

Zenginliği sonsuz olan Allah, bir bedende iki misafir barındırmıyor ve ayrılan ruhun hanesini dağıtıyor, bozuyor ve yeniden aslına, yani elementlere rücu ettiriyor, işte ruhun kabzedilmesi ve bedenin aslına rücuu, “imate” fiiliyle icra ediliyor ve böylece o canlıda Mümit (ölümü verici) ismi tecelli etmiş oluyor...

Nur Külliyatında ölüm için getirilen birbirinden güzel tariflerden birisi:

“Mevt, vazife-i hayattan bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekândır, bir tahvil-i vücuttur...” (Bediüzzaman, Mektubat)

Ve yine ölüm hakkındaki ince bir tesbit:

“Nasıl ki hayatın dünyaya gelmesi bir halk ve takdir iledir. Öyle de dünyadan gitmesi de bir halk ve takdir ile, bir hikmet ve tedbir iledir.” (Bediüzzaman, Mektubat)

Bir asker adayı için hem kıtasına teslim olduğunda, hem de terhis edildiğinde birtakım kayıtlar tutulur, işlemler yapılır. Askere kayıt da bir fiildir, askerden terhis de... İşte yukarıdaki ifadelerde bu incelik nazarımıza sunuluyor. Hayat, ihya fiiline dayandığı gibi, ölüm de imate fiiline dayanıyor, ikisi de ayrı birer İlâhî ismin tecellisine hizmet ediyorlar.

İhya fiiliyle cansız elementler hayata kavuşurken, imate fiiliyle bu beraberliğe son veriliyor. Canlı hücreler, yerlerini kademeli olarak yeni elementlere bırakıyorlar. Yeryüzünden bir grup misafir daha uğurlanıyor; yeni misafirlere yahut yeni imtihan adaylarına yer boşaltmak üzere...

Her İlâhî fiil gibi imate fiili de bu âlemde aralıksız faaliyette. Her saniyede yaklaşık olarak dört kişinin dünyadan göçtüğü söyleniyor.

Bu rakam insanlık âlemi için. Buna hayvanlar âlemi de katıldığında, bu İlâhî fiilin nasıl aralıksız faaliyet gösterdiği daha iyi anlaşılır.

Bir insan kalb krizi geçirirken, aynı anda bir diğeri kanserden, bir başkası akciğer yetmezliğinden hayata veda ediyor.

Trafik kazalarında insanlar can verirken, kaldırımlarda nice karıncalar eziliyor...

Kombinalarda sığırlar boğazlanıyor, çiftliklerde tavuklar kesiliyor. Teknelerde balıklar, örümcek ağlarında sinekler son çırpınışlarını yapıyorlar.

O anda ölen hücrelerin, alyuvarların, akyuvarların, hele mikropların haddi hesabı yok.

Bütün bu işler imate fiiliyle icra edilmekte... Sonsuz bir ilim ve hikmet ile...

İmate, kabir âlemine doğuş... Ve imate, insan için, dünyaya gönderilmesinden çok daha ileri bir rahmet tecellisi… Nur Külliyatında, çekirdeklerin ölümleriyle sümbül hayatına geçtikleri, gıdaların insan midesinde ölmeleriyle insan hayatına terakki ettikleri nazara verilerek ölümün de hayat kadar bir nimet olduğu güzelce gözler önüne serilir. Biz de bu müjdeli haberi hayalimizde genişletiyor ve görüyoruz ki, her ölümü bir diriliş takip ediyor ve ikinci safhalar birincilerden daha mükemmel… ‘Nutfe’nin safhası biterken ‘alaka’ devreye giriyor. ‘Alaka’nın işi bitince sıra ‘mudga’ya geliyor.

Kâinatın yaratılış safhalarında da bunu görüyoruz, bir sonraki safha öncekinden daha mükemmel...

Dünyada canlıların boy gösterişinde de bunu görmek mümkün… Ana hatlarıyla önce bitkiler yaratılıyor, onu hayvanlar takip ediyorlar ve sonunda insan yaratılıyor; arza halife olmak üzere...

Bütün bu rahmet ve hikmet tecellileri bize kabir âleminin dünyadan, âhiretin de kabir âleminden daha mükemmel olduğunu ders veriyorlar. O halde ölüm, yeni bir mükemmele atılan adımın adıdır. Onu kabir âlemi takib edecek ve ba’s ile; insan yeniden beden-ruh birliğine kavuşacak; dünyadakinden daha ileri bir yaratılışla...

İşte ahirete iman ederek ölümü ve imateyi böylece değerlendiren bir insan, imanın verdiği güç ve teselli ile “ölümü gülerek karşılar.”