TR EN

Dil Seçin

Ara

Ağustos 2019

post-title

Ağustos 2019, 512

 

Merhaba değerli dostlar, sizleri Ağustos sayımızla selamlıyoruz…

Dışımızdaki günlerden, gecelerden, mevsimlerden çok, içimizde değişimler yaşıyoruz. Bunlar tesadüf değil, anlamsız değil; bir hikmeti var…

Aslında bir bebeğin geçirdiği gelişim süreci şu hayatın geneli hakkında ip uçları veriyor. Mesela olduğu yerde ellerini ayaklarını sallayabilen bir bebeğin, kemikleri yeterli olgunluğa geldiğinde, hemen yürüme hissi beliriyor. Ona daha önce ne kadar yürümeyi öğretmeye kalksanız da, henüz yürüme duygusu olmadığı için öğretemiyorsunuz. Bir bebek, bir amaç ekseninde sürekli şekillendirilen, bedeni güçlendirilirken kalbine de ihtiyaca göre yeni duyguların yüklendiği bir varlık. Anne babalar ise onun gelişmesinde adeta bir seyirci… İnsanı yaratıp şekillendiren Allah, gerekli duyguları da zamanı geldiğinde kalbine yüklüyor…

Biz bu değişme ve gelişmeleri ömür boyu yaşıyoruz. Hepimiz, belki anne karnından başlayıp ömür boyu yeni duygularla tanışırız. Bunları bazen duygusal çalkantılar, değişimler, fırtınalar olarak yaşarız…

Fakat insan bir açıdan dünya toprağına ekilen tohum gibidir ki; mahiyetindeki yetenekler bu toprakta ortaya çıkar ve gelişir. Her insan farklı yetenekleriyle, adeta yüzlerce farklı çiçek çeşitlerini barındıran bir bahçeyi andırır.

Belki de yaşadığımız duygusal çalkantılar, daralma ve ferahlıklar yetenek tohumlarımızın hayat bahçemize saçılıp ortaya çıkmasına, yeşermesine vesile oluyor.

Küçücük bir çocuğun benlik duygusu, çevresiyle girdiği çatışma sonucu gelişir. Ergenlik çağına yetişen bir insan, girdiği arayışların tahrikiyle kendini bulur; toplumdaki statüsünü ve daha da önemlisi bir ailenin sorumluluğunu taşıyabilecek duygusal olgunluğu elde eder. Olgunluk yaşına erişmiş bir insan da, durup geçmiş yıllarına doğru bir baktığında elinden kayıp giden ömrü onu telâşa atar. Kim bilir, belki de Rabbimiz, ömrünün sonuna yaklaşan insana, açığını kapatıp, gideceği ebedî hayatına daha fazla bir şeyler taşıyabilsin diye bu duyguyu vermektedir…

Allah her insanı apayrı yarattığına göre, her kuluna bambaşka yetenekler verdiğine göre, bu yeteneklerin açığa çıkacağı şartlar ve olaylar da farklı olacaktır. Bu sebeple belki de yaşadıklarımızdan öte onların hayatımıza kattıkları şeyler önemli ve dikkate değerdir.

Allah’ın Habibi Hz. Muhammed (asm), kendisine her istediğinin verilmesi teklifine karşılık Allah’a adadığı ömrüyle “Allah’ın Sevgilisi” olmuştur.

Hz. İbrahim’i (as), yaşadığı o ateşli hadiseler sonucunda “Allah’ın dostu” sıfatını kazanmıştır.

Hz. Eyyub’u (as) ağır hastalık sürecinde şikayet etmemesi “sabır kahramanı” yapmıştır.

Aslında diyebiliriz ki, hayatın envai çeşit çalkantılarına bizim ihtiyacımız var. Madem insanı insan yapan, diğer yaratılmışların üstüne taşıyan, binlerce duygu ile donatılmış olmasıdır; işte bu duygular da yaşadığımız başka başka hadiselerle ortaya çıkıyor, gelişiyor.

Gören için her şeyin bir hikmeti, bir güzelliği var…

Maharet iman nazarıyla bakıp onu görmek, şefkatli ve bize ikram etmeyi murad eden Rabbimize hüsnüzan etmek…

Rahmetli Selim Gündüzalp ne güzel derdi sık sık: “Bakalım Rabbimiz bize ne güzelliklerini gösterecek…”

Ağustos sayımızda emeği ve katkısı olan herkese teşekkür ediyoruz; Allah razı olsun…

Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın…

Selam ve dua ile…

 

 

Dergideki Yazılar