TR EN

Dil Seçin

Ara

Bu Ne Şiddet Bu Öfke!

Bu Ne Şiddet Bu Öfke!

Medyaya göz attığınızda hep öfke haberleri ile dolu. İnanın televizyonda haberleri izleyemez olduk. Yaralamalar, cinayetler, taciz ve kavgalar…

Toplum olarak çabuk öfkelenir olduk. Hemen sinirleniyoruz, birbirimizi kırıyoruz. Bazen sonuç kaba kuvvete dönüyor maalesef. Bakıyorsunuz trafikte basit bir yol verme kavgası çıkmış, yaralananlar hatta ölümle biten problemler yaşanmış. Sonuçta mutsuz ve gergin insanlar haline geldik. Ne acı durum.

Hele öfke eşler arasında olursa, bir de şiddete dönüşürse o da ayrı bir fecaat! Her iki taraf da alttan almaya, birbirini idare etmeye gayret etmiyor. Biri diğerinin sinirlenmiş olduğu hususlara dikkat etmeyince tahrikler ortaya çıkıyor ve geri dönülmesi zor kırıklıklar, kırgınlıklar ortaya çıkıyor. Geçimsizlik, mutsuzluk derken çocukların olumsuz etkilenmeleri ve yıkılan evlilikler…

Zaten rakamlar da bunu gösteriyor: Evlenenlerin sayısı azalırken boşananlar artıyor. Geçimsiz ve uyumsuz aileler yaygınlaştı. Eşlerin birbirine sevgi ve saygısı zedelendi.

Medyaya göz attığınızda hep öfke haberleri ile dolu. İnanın televizyonda haberleri izleyemez olduk. Yaralamalar, cinayetler, taciz ve kavgalar… Kafası kızan eliyle, diliyle, silahla şiddete başvuruyor. Televizyon kanalları da bu sinir bozucu haberleri uzun uzadıya veriyorlar. Dinledikçe bunalıyorsunuz. Dayanamayınca tepkiniz ya televizyonu kapatmak veya başka kanala geçmek oluyor.

Sosyal medya ise insanları mesaj bombardımanına tutmuş. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamadan inanıyor, sinirlerimizi bozuyoruz. Yalan mesajların çabucak yayılması insanların iletişim araçları ile rahatlıkla yönlendirilebileceğini gösteriyor.

Açık oturumlarda tartışmalar, birinin ak dediğine kara demeler ve laf atmalarla adeta seyirciler öfke doluyor, kutuplaştırılıyor.

Sadece bunlar mı? Yayınlanan diziler ve filmler de bol bol öfke, saldırganlık ve şiddet içeriyor. Sanki problem çıktığında kaba kuvvetle çözülür imajı veriliyor.

Öfke çocuklara hatta bebeklere de sıçramış durumda. Anne babadan, çevreden hiddeti görüyor, öğreniyor ve tatbike başlıyorlar.

İnsanlar arasında ufak bir kıvılcım toplum kavgasına dönebiliyor. Bakıyorsunuz sopalarla bıçaklarla birbirine saldırmaya başlamışlar. Duyan, gören ne olduğunu bile tam anlayamadan sille tokat kargaşaya karışmış.

Öfkenin sebebini araştırdığınızda çoğu zaman makul bir gerekçe bile bulamıyorsunuz. Sudan bahanelerle öfkelenir olduk. Toplumda çok sayıda serseri mayın gibi patlamaya hazır bombalar var.

Mutsuzluk, doyumsuzluk bir başka problem. Antidepresan kullanımı da, psikiyatri merkezlerine müracaat oranları da rekor düzeyde artmış durumda. 2018 yılında yaklaşık 15 milyon kişi psikolojik sorunlar sebebiyle sağlık kuruluşlarına başvurmuş. Depresyon başta olmak üzere psikiyatrik rahatsızlıklardan kaynaklı ilaç kullanımı son 5 yılda %30 oranında artış göstermiş. “Hayattan zevk almıyorum. Mutsuzum” diyenlerin sayısı oldukça yüksek.

Yani endişeli, kaygılı, mutsuz, karamsar, tahammülsüz, moralsiz ve gergin bir toplum olduk. Toplum olarak depresyondayız. Kalabalık şehirler, yoğun trafik, kanaatsizlik, hırs ve tamah bizi mutsuz ediyor.

Önceden toplumun manevi önderleri olurdu. İnsanlara nasihat eder, mütevazı olmaya, sabırlı, dürüst olmaya ve huzura davet ederlerdi. Maalesef bu tip kanaat önderlerinin ve cemaatlerin sayısı ve etkisi de azaldı.

Eskiye göre arabalarımız, evlerimiz, gelirimiz var ancak mutlu ve huzurlu değiliz.

Artan bu problemleri azaltmanın çarelerini aramak zorundayız.