TR EN

Dil Seçin

Ara

Şubat 2007

post-title

Şubat 2007, 362

Neler Oluyor Bize

Sevgili dostlar,

Toplumumuzda her geçen gün anarşi, şiddet, terör, ahlâksızlık gibi bir takım olumsuzluklar kendisini daha çok hissettirmeye başladı. Tüm bunlar insanımızın zihninde kaosa, karmaşaya neden oluyor. Değer bunalımının getirdiği güvensizlik hissi kalplere yerleşiyor. Bir şeylerin yanlış gittiği, bir şeyleri yanlış yaptığımız hissiyle doluyoruz. Şarkı sözündeki gibi Neler oluyor bize?” sorusunu sormadan edemiyoruz.

Böylesi şartlar çoğu toplumda çokları tarafından koyu bir karamsarlık vesilesi kılınır. Kendileri gibi, herkesin de kendisini köşeye sıkışmış kedi gibi hissetmesi için çaba gösterir pek çoğu. Bazıları bu durumu özellikle kullanır. Ülkeyi karanlık bir tünele girmiş tren gibi göstererek, o karanlıkta kendi menfaatlerini gerçekleştirmenin peşine düşerler.

Hakikat-i halde ise bu tip şartlar, vücudun hasta olmaya başladığını uyaran ağrılar ve ateşlere benzerler. Vücudumuzun herhangi bir yerinde hissettiğimiz ağrı ya da ateş, bizim hastalıkta sabit kalacağımızın işaretçisi değil, iyileşmemiz için bir şeyler yapmamız gerektiğinin habercisidir. Bu durumda bize düşen, karamsarlık saikiyle koyu bir acizlik hissiyle derde boğulmak değil, ciddi bir iyileşme iştiyakıyla daha tempolu ve ritimli bir edayla sırat-ı müstakim yoluna girme çabasında olmaktır.

Bu açıdan baktığımızda Rabbimizin toplumda tezahür ettirdiği sosyal ağrı ve ateşler’  aslında bulunduğumuz hâlden daha kemâl bir hâle yükselebilmemiz için önümüze konmuş imtihan soruları gibidir. Kalp gözü açık kimseler, bu manayı yakaladıklarından olsa gerek, kendilerine uzun zaman hastalık isabet etmediğinde, Rabbim gidişatımdan razı değil mi?” diye üzülürlermiş. Aynen bu anlayışta olduğu gibi, yaşadığımız sosyal çalkantıları da bulunduğumuz hâlden daha kemâl bir hâle çıkışımızın vesileleri olarak gördüğümüzde, kalbimizdeki kasvetin dağıldığını, önümüzde yapacağımız daha çok iş olduğunu anlarız. 

Değerli Zafer okuyucuları;

Özellikle geçen ay yaşadığımız bir dizi yoğun çalkantılı toplumsal olayların bizim dünyamızda uyandırdığı duygu ve düşünceler bunlar. Bu duygu ve düşünceler çerçevesinde, bu sayımızda toplum olarak kendimizi bir muhasebeye çekelim, vicdanımızın sesine yeniden ve güçlü bir şekilde kulak verelim istedik. Toplum olarak vücudumuzun neresinde ağrı hissettiğimizi ve bu hastalığın ne şekilde çözülebileceğine ilişkin kalbimizden çıkan sözleri aklımızın süzgecinden geçirerek size iletmeye gayret gösterdik.

Sosyolog Yusuf Özkan Özburun ile yaptığımız söyleşide, toplumda artma eğiliminde olan şiddet olaylarını konuştuk. Bunun insanın ruhî yapısındaki nasıl bir dengesizliğin ürünü olduğunu izah eden Özburun, çözüm olarak, hepimizi kökü kendi manevi terbiyemizde saklı bir değişime talip olmaya çağırıyor.

Okulda Şiddetyazısıyla Ömer Baldık, toplumda artan şiddetin okulda görünen yüzüne ilişkin oldukça ilginç tespitler eşliğinde, okulun bu noktada üzerine ne gibi görevler düştüğüne ışık tutuyor. İlgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Dergimizde ilk defa yazısını okuyacağınız ama böylesine duyarlı bir ehl-i kalemle tanışmaktan mutlu olacağınızı umduğumuz Süleyman Karacelil ise, Masum Ama Suçlu Gençler’  yazısında, her insanın masum bir bebek olarak dünyaya geldiği şu dünyada kimlerin hangi ihmalleri sonucunda bir suçluya dönüştüğünü irdeliyor.

Kapak konusuyla ilgili olarak diğer üç yazarımız Ümit Şimşek, Sedat Turan ve Hilmi Orhan’ın yazılarını da ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz.

Bunların dışında bu ayki dergimiz içinde öne çıkarmayı istediğimiz bir diğer yazımız, çok yakın zamanda YÖK’ün adaletsizce üniversiteden uzaklaştırdığı Prof. Dr. Âdem Tatlı’ya ait. Tatlı, ‘Üç Toynaklı Atın Gerçek Hikâyesiadlı yazısında, Sivasta yaptığı kazılarla ilgili geçenlerde bir ulusal gazeteye röportaj veren Erksin Güleç’in evrimle ilgili iddialarına hepimizi ikna edici bilimsel delil ve açıklamalarla cevap veriyor.

Derginiz Zafer burada sunduğumuz yazılar dışında yer darlığı sebebiyle bahsini edemediğimiz hepsi birbirinden değerli çok güçlü kalemleriyle, ışıl ışıl sayfaları ve öyküleriyle yine capcanlı yine dopdolu.

Hepinize iyi okumalar diliyor, istifade edeceğinize inanıyor ve bir sonraki ay buluşmayı diliyoruz.

Kalın sağlıcakla.

Dergideki Yazılar