TR EN

Dil Seçin

Ara

Cadde-i Kübra

Cadde-i Kübra

Patika yollar, tarla yolları, çıkmaz sokaklar, ana caddeler, otoyollar… Bazı yollara ayakkabı bile dayanmaz. Dikenli çalıların arasından yürüyerek bile geçemezsin. Bazı yollar arabanın lâstik patlama sesleri eşliğinde, mıcırlı veya heyelanlı, kenarı uçurum, yanı bataklık, belki berisi çayırlık ve inek sürüleriyle kaplı olup onlar sana-sen onlara tip tip bakışmalar.

Karanlık, trafik levhasız, uzunları yaksan da önünü göremeyip ilerde ne çıkacağını bilemediğin, çalışma ve kazı varsa temkinle yavaşladığın, görüş mesafesinin gittikçe kısaldığı, ne arabayı sürmeye ne inip yürümeye imkân ve cesaretin olmadığı bozuk yollar…

Sorulsa şoförlere “En rahat görüşlü ve akışlı sürüş hangisinde?” diye, illâ ki otoyol diyecekler! Araba sürmenin anlamına ulaştığı bir yol alış… İstediğin hızla (sınırı yine de aşmadan) engelsiz, kontrollü, bol şeritli, gece olsa da aydınlatılmış, yerdeki beyaz çizgilerle izleri konulmuş, levhalarla mesafe ve yer bildirimleri yapılmış, hedef belli-yol belli…

İşte, Kur’ân’ın cadde-i Kübrası, yani en büyük ana cadde, otoyol oluşu nerede, diğer tüm yollar, ideolojiler, -izmler, insan ürünü vahiysiz görüşler nerede…

Keçi değilsin ki patika yola sevinesin. İnek değilsin ki çayıra yayılasın. Çalıkuşu, dağ ayısı, tarla faresi, denizanası ya da bataklık canavarı? Araba senin bedeninse, tek rahat gideceğin yerdir otoyol…

Otoyolda gidenlerin de sorumluluk ve vazifeleri bitmez, aksine hep başlar! Arabanın bakım ve muayenesi yapılmış, depo (akıl, kalp, vicdan..) fullenmiş olmalı. Aniden duramaz, yavaşlayamazsın! Bir sorun varsa bankete çek, işaret lâmbalarını yak ve gözden geçir. Hem yolcunun gözü ilkin kendi seyrindedir, gözünü yoldan ayırıp sağa-sola-arkaya sürekli bakarak başkalarının yolculuğuyla ilgilenirse ve gözünü yoldan ayırırsa kötü şeyler olabilir! Ancak aynalardan duruşunu ve gidişini ayarlamak nisbetinde diğerleriyle ilgilenebilir, ters bir durum varsa yine işaretle, selektörle vs. bildirir. Hele yol kavgaları otoyoldakiler için kurukafa işareti konulası bir ölüm tehlikesidir! Birbirinin üzerine sürmekle, hatalı sollamakla nice yoldan çıkmalar olur!

En unutulmaması gereken gerçek ise şudur ki: Otoyol, yan yana pek çok şerit ve seyir olması demektir. Herkes aynı hedefe farklı şeritlerde, başka hızlarla gidiyorken, sağdakine-soldakine “Benim şeridim daha iyi!” ‘taslamak’ abestir. Senin tercih ettiğin şeritte ‘daha iyi’ gitmekle ilgili otokontrolünü bozar. Hem herkesin fıtratı, araba markası, kapasite ve beygir gücü, motor hızı farklı olduğundan, herkesten sen gibi gitmelerini isteyemezsin. Yine de senin kendi tercih ettiğin şeridinde gidişatın senin için önemlidir; zira önüne bakacağına sağa-sola bakmak seni tercih ettiğin şeritte yarı yolda bırakabilir? Öbür düldül muamelesi gören tekleye-gürleye devam ederken sen bankete çekmek zorunda kalabilirsin?

Acınılacak durumdakiler, otoyola çıkamamış, çamura saplanmış patinaj yapan veya çayıra dalmış ineklerle bakışan, taş düşebilip ayı çıkabilecek yerlerde ‘korku tüneli’ modunda yüreği ağzına gelenlerdir.

Araf-16. âyette geçtiği gibi şeytan doğru yolda oturup o tarafı-bu tarafı gösteren yalancı tabelalar koyabilir! O yüzden hep yol haritası, navigayonu yanında olmalıdır insanın! Sürekli danışmalıdır ona…

İşte bu yüzden Sünnet-i Seniyye, Kur’ân’ın büyük caddesinde gidebilmenin tek yol haritasıdır. Ruhun bu bedende ve bu kâinatta en iyi, en doğru, en sağlıklı, en şaşmaz, en ferah, en güvenli… nasıl yaşayacağını öğretir.