Günümüz insanı her zamankinden daha fazla stres ve gerilim altında yaşar oldu. Fıtratına uygun olarak yaşamak yerine, mekanik ortamlarda çeşitli teknolojik ürünlerle ve onların yaydığı elektromanyetik ortamlarda, havası kirli, oksijeni az, doğallıktan uzak mekânlarda hayat sürmenin bedelini ise sağlığını kaybederek ödemeye başladı.
Son yüzyılda tıp literatürüne giren fibromyaljı yorgunluk hastalığı, şişmanlık, kalp damar hastalıkları, beyin felci, kanser gibi hastalıklardaki inanılması zor artışta ilk akla gelen sebep bu yaşam biçimi olsa gerek. Bu hastalıklardan birisi de giderek daha sık görmeye başladığımız sırt ağrısıdır.
Yapılan araştırmalar, milyonlarca insanda iş gücü kaybına sebep olan sırt ve bel ağrılarının kaynağı ile ilgili ilginç şeyler söylüyor. Şöyle ki: Kaslarda yaygın olarak hissedilen ağrıların kaynağı büyük ölçüde beyin. Günlük hayatımızda yaşanan sıkıntılar, gerilimler kızgınlık ve bastırılmışlıklar, öfke gibi duygular beyinde çözümsüz kalınca, bunların yansımasını, değişik bölgelerde ve özellikle en hassas, ağrıya en dayanıksız ve de sık kullanmak zorunda olduğumuz sırt ve bel kaslarında ağrı olarak yaşıyoruz.
Otonom sinir sistemi, bazı sinir, kas ve tendonlara kan akışını azalttığından olsa gerek stres gibi faktörlerle, cevap daha fazla ağrı algılaması olarak yaşanıyor. Zamanla ağrı müzminleşiyor.
Çözülemeyen duygusallıklar, açığa vurulamayan kızgınlık ve öfkeler, beyinde bir çözüm üretemiyorsa yansıyarak çeşitli organ ve dokularımızda hastalıkların üremesine zemin hazırlamaktadır. Stresle beslenen hastalıklar diyebileceğimiz; müzmin ağrı, kas romatizması, kronik yorgunluk, ülser, kolit, saman nezlesi, astım, alerji, egzama, vs… Hepsinin altında yatan sebep çoğunlukla aynı mekanizmaların harekete geçmesidir. Bir anlamda yaşanan yaygın ağrıların tek sebebi beynimiz olarak görülebilir.
Sorun bu olunca çözümü de yine beynimizi çalıştırarak üretebiliriz. Mesela: Yaşadığım ağrıyı önemsemiyorum ve bu ağrıyı yenerek zindeliğimi koruyacağım gibi bir telkin çoğu zaman işe yarayabilir. Özellikle fonksiyonel ağrı algılamalarına karşı iyi bir silahtır bu düşünce tarzı.
Hemen herkesin ortak derdi olan sırt ağrısı ile nasıl mücadele edebiliriz? Her sırt ağrısı önemlimidir? Gibi soruların da aydınlanacağını umarak biraz detaya inmek istiyorum. Sırtımızı şöyle derinlemesine düşündüğümüzde: Cilt, cilt altı yağ ve bağ dokusu, kaslar ve daha derinde kemik, akciğer ve kalp mevcut.
Sırt ağrısı ile gelen bir hastada yukarda belirttiğim yapıları aklımıza getirmekle birlikte tecrübemizle bazı ön düşünceleri hemen oluşturabiliyoruz. Pratik olarak bu yakınma ile gelen hastalarda çok sıklıkla kas ve sırt omurgalarında duruş, oturuş hatalarından kaynaklanan zorlanma ve gerilimi buluyoruz. Bilgisayar kullanımı, oturulan sandalye ile masanın uyumsuzluğu, belirli bir pozisyonda sabit ve uzun süre durmak zorunda kalmak veya kollarımızla taşıdığımız eşyaların ağırlığının orantısız olması gibi sebeplerle sırt kaslarına yaptığımız tek taraflı dengesiz darbe ile orta ve uzun vadede rahatsızlıkların başlamasına sebep olabiliyor.
Şişmanlık, kilo ile boy uyumsuzluğu, öne eğilerek çalışma, sırta yönelik travma, depresyon ve sıkıntı ile seyreden ruhsal hastalıklar, çeşitli darbeler, burkulma, spazm gibi sebeplerle de sırt ağrısının başladığını biliyoruz. Peki bu kadar farklı sebeplerden oluşabilen sırt ağrılı bir hastaya biz hekimlerin yaklaşımı nasıl olmalı? Bu çok önemli olup tamamen pratik tecrübelerimizin de etkisi ile çözümlenmeye çalışılmalıdır.
Ayrıntılı bir nörolojik muayene yaptıktan sonra kesin teşhis konulur. Ağrının merkezine yönelik değerlendirmeye göre tetkikleri tamamlayıp sebebe göre tedavi başlar. Tedavi biraz ciddiye alındığında birkaç haftada neticeye ulaşabilmekteyiz.
Özellikle hamilelik dönemindeki mekanik etkenlere bağlı sırt ağrılarında, hem hamilelik dönemince hem de doğum sonrası devrede sırt ve boyun kaslarının kuvvetlendirilmesine yönelik eksersizlerle desteklenmesi, tedavide çok olumlu sonuçlara ulaşmamızı sağlar.
Sırt ağrısı bazen bel ve boyun bölgesinin çeşitli sebeplere bağlı ağrılarının yansıması olarak meydana gelebilir. Omurilik kemiği boyunca çeşitli fonksiyonlara sahip kaslar, başımızın arka tarafından kuyruk sokumuna kadar bir biri ile bağlantılı olarak devam etmektedir. Bu fiziki bağlantı nedeni ile birçok ağrılı hastalıkta sırt bölgesine de yansıdığı için ağrılar oluşabildiği gerçeğini de unutmamalıyız.
Hekimlik yaşamım boyunca gördüğüm vakalardan yola çıkarak, sırt ağrısının gerilim, stres ve depresyon hastalıkları ile içi içe girmiş olduğunu müşahede ediyorum. Bu hastaların tedavisini planlarken tüm bu gerçeklere göre hareket etmemiz gerekir. Sadece ilaçlar veya tetkikler filimler ve doktor dolaşmak vs çözüm için yeterli değildir. Çözümün esas ilacı hekimin ilaç dışı önerdiklerini ciddiye alıp günlük yaşamımızda uygulamaktır. Ağrıyı hekim ciddiye almıyorsa siz hiç ciddiye almayın. Yani ağrıya pas vermemek bazen önemli bir başlangıçtır. Hayır, ben bu ağrıyla yaşamak zorunda değilim, telkini bazen umulmadık olumlu sonuçlara ulaşmamızı sağlayabilir. Deneyin görecek ve şaşıracaksınız.