TR EN

Dil Seçin

Ara

Televizyon ve Depresyon

Televizyon ve Depresyon

Hayatımızı daha geniş bir dairede yaşamak, haberlere gömülüp kalmamak lazım. Bir seferliğine haberi okuduktan veya izledikten sonra ısrarla beş on sefer aynı haberi dinlerseniz, bu artık ikincil travmatizasyon sürecine giriyor. O haberler üzerinden biz örselenmeye başlıyoruz.

Hayatımızı daha geniş bir dairede yaşamak, haberlere gömülüp kalmamak lazım. Bir seferliğine haberi okuduktan veya izledikten sonra ısrarla beş on sefer aynı haberi dinlerseniz, bu artık ikincil travmatizasyon sürecine giriyor. O haberler üzerinden biz örselenmeye başlıyoruz. 

Çünkü kendimizi çok çaresiz hissediyoruz. O çaresizlik duygusu da insanı tükenmişliğe götüren bir şey. Bol cinayetli, bol komplolu sabah programlarından da kesinlikle uzak durulmalı. 

İnsanı çok fazla kötülükle tanıştıran ve çok kötü bir dünyada yaşadığımız hissini uyandıran, adeta insanın iradesini felç eden yapımlar bizi umutsuzluğa ve tükenmişliğe sürükleyebiliyor.

İlle de televizyon seyredeceksek insana umut veren, insanın içini insani duygularla ışıtan, ısıtan yapımlara ağırlık verelim. 

Herkesin birbirinin kuyusunu kazdığı yapımlar bir süre sonra adaletli bir dünyaya duyduğumuz inancı zedeliyor ve bizi her an teyakkuzda, her an kötülük bekleyen endişeli, vehimli insanlara dönüştürüyor. 

Bu konuda yapılan sayısız çalışmanın gösterdiği bir gerçek var; televizyon karşısında geçirdiğimiz saatler depresyona dönüşen saatlerdir, ne kadar ekran karşısındaysanız o kadar depresyona girersiniz.