TR EN

Dil Seçin

Ara

‘Ân’ı Yakalamak

‘Ân’ı Yakalamak

Kafam o kadar dolu ki hep, sanki Tarlabaşı’nda bir çingene mahallesinde yere düşmüşüm de tepemde roman havası oynuyorlar gibi hissediyorum. Bazen o kadar bunaldığım oluyor ki serçe parmağım ara vermeden köşelere çarpmış gibi canımı acıtıyor iç dünyam. 

Ne hesaplaşmalarım bitiyor ne hayallerim. Ne affetmelerim bitiyor ne kırgınlıklarım. Her sabah yeniden sıfırdan başlamak için uyandığım günde ne tembelliklerim bitiyor ne umutlarım.

Olmuşları bir tarafa kaldırıp olmamışlara yoğunlaşıyorum, bu defa olmamışların altında kalıp eziliyorum. Anı yaşamak gerekiyor bundan çok eminim ama geçmişin kuyularında debelenip duruyorum.

O kadar çok plan yapıyoruz ki geleceğe dair “Ruhu Yorgunlar” listesinde adımız hep zirveyi zorluyor.

Hani bir kitap okursunuz da bazen aynı sayfayı defalarca okumanıza rağmen tek kelimesini anlamadığınızı fark eder, kenara bırakırsınız ya öyle bir yılgınlık belki.

Doluya koyduklarımızı dolduramıyor, boşa koyduklarımıza yetişemiyoruz. Karpuz yiyip kavun konuşmaktan ne günlerin anlamı kalıyor ne bahşedilen hayatın önemi. Oysa kavunu boş verip karpuzun hakkını versek daha zevk alacağız eylemlerden.

Yaptığımız ne varsa öylesine gibi sanki her şey… 

İşte bunlar ve daha fazlası yüzünden yakaladığım o “an”lar çok kıymetli benim için.

Mandalinayı soyarken burnuma gelen kokusu ile hissettiğim şükür, sabah ezanına denk geldiğim o anlar, annesine sığınan çocukları izleyebildiğim o muhteşem tablolar çok önemli.

Çok seviyorum o gerçek anları, sokakta camiye yürüyen yaşlı amcaları takip etmeyi, markette sevdiğinden gelen mesajı hemen görmek için telefonunu gözünün önüne koyan gençleri fark etmeyi, patlayan topuna ağıt yakan çocukları izlemeyi çok seviyorum. 

Ne zaman o “an”lara denk gelsem ne zaman yoğunlaşabilsem hayatıma şakıyorum, sekiyorum, uçuyorum. İçimde serçeler kanat çırpıyor, saksağanlar ile barışıyorum. Timsahları bile affediyorum antiloplara çektirdikleri yüzünden, ayrık otlarına saygı duyuyorum. 

An dediğimiz o mucize zamanlara odaklanıp farkında olmakta hayatın tadı aslında. Plan yapanlar ve o planlara ulaşanlar değil, yolda olanlar ve yolu izleyenler mutlu oluyor.

Defalarca bunu deneyimleyip yine aynı çukura mutlu mesut atlıyoruz.

Tuhafız…