İster yalnız olayım, isterse insanların gözü önünde olayım, her işimde hüküm verecek olan Allah beni görüyormuş gibi hareket ettim, bütün fiil ve hareketlerimi O’na vakfettim...
— B. Pascal
***
DEFTER’den notlar
“Ay’da iki rekat namaz kılmak isterdim. Bütün ömrümce bunu hayal ettim.” dedi, Kanadalı ihtiyar mühendis bizim tabirimizle halk filozofu. Bu sözün ardından garip bir şekilde bizleri süzdü, şaşkınlığımızı anlayamadı; “Ne o, acaba çok fazla bir şey mi istedim?” diye sordu...
Bizde cevap verecek hâl ve mecâl yoktu... İnsan küçük, ama niyeti ve hayali ne kadar büyük. Nedense bir gece olsun biz bunu düşünememiştik. Şimdi şaşkınlığımızın nedenini anlamış mıydı acaba?..
***
HAYAT
İnsana verilmiş olan hayat, “canlı kalmak”la sınırlandırılabilir türden bir hayat değil. İnsan hayatı yalnızca anlamıyla, o anlama doğru tutturulmuş yönle (sırat-ı müstakimle) farkına varılabilir türden bir hayat. İnsan için hayat sondan yani ölümden başlar. İhtiyaçları merkez alarak tasavvur edilmiş bir hayat ölüme sırt çevirmiş bir hayattır ki, bunun insan oluşla hiçbir bağlantısı yok.
— İsmet Özel
***
DİNLEMEK GEREK
Mehmet Akif, kim ne söylerse dinlerdi:
“İnsanlar eserlerin en güzelini okurlar, okuduklarının en güzellerini akıllarında tutarlar, bunların da en güzellerini anlatırlar…” ve “İnsanları dinlemek faydalıdır.”
— Mithat Cemâl Kutay
***
DİLEK AĞACI
Bir akşam sabredemeyenden sordu
Bin akşam sabretmenin gizini
Gün gelir durulur ruhundaki deniz
Gönül yankısını bulur
Şehre esenlik gelir
Bir daha yaşasa Ashab-ı Kehf
Uçurum izi kalmadı gözlerindeki manada
Dedi:
“Hülyası büyük olmalı insanın.
Taştan çiğdem açmalı.”
— Hüseyin Avni Cinozoğlu
***
AYNADA GÖRÜNEN
Şu insanlar hiç değilse, kendi menfaatlerini düşünecek kadar başkalarının hukukuna saygı gösterebilselerdi, nasıl da dünyanın yüzü gülerdi.
Fiillerimizin İlâhi aynaya aksetmesine mâni olacak bir kuvveti düşünmek kadar cehalet olur mu idi? Ne kadar yalvarsak, ne yapsak ne etsek; bu aynanın güzeli çirkin, çirkini güzel gösterdiği görülmüş mü idi?
Koca şair ne güzel söylemişti:
“Âlemde bir ayineyim her kim bakar bir an görür
Her ne görür kendi yüzün ger vahşi, ger yaman görür”
— Samiha Ayverdi
***
ESER VE SEBEP
Taş ve demir evveldir, kıvılcım sonra. Fakat bu ikisi, tendir, kıvılcım can. Kıvılcım, zaman itibariyle çakmaktan sonradır ama değeri bakımından ondan üstündür. Zaman bakımından dal, meyveden öncedir fakat hüner bakımından meyve, daldan üstün. Çünkü ağaçtan maksat meyvedir; şu halde meyve evveldir, ağaç, sonra gelir.
— Hz. Mevlânâ (ks)
***
X’İN ÖYKÜSÜ
Ömer Hayyam küp denemeleriyle ilgili ciddi bir eser yazmaya koyuldu. Bu cebirsel denklemin bilinmeyenine Arapça “şey” deniyordu. Bu sözcük İspanyolca eserlerde “xay” diye yazıldığından, zamanla “X” biçimini alacak ve bilinmeyeni göstermekte kullanılan evrensel “X” harfine dönüşecekti.
— Amin Maalouf
***
HASTALIKLAR
Hastalıklar, ölümün sebebi değil, belki belirtileridir. Hastalıklar geldi diye ölüm gelmez, belki ölüm gelecek diye hastalıklar haberci gelir. Sonunda ölüm yoksa, hastalık, hattâ yeni bir sıhhate başlangıç sayılabilir.
— Sezai Karakoç
***
BİLGİSİZLİK
Arthur Clarke, kömür yatakları üzerindeki mağaralarda yaşamakta olan insanların soğuktan donarak öldüklerini gözlemlemişti. Bu insanlar kömürün hemen üzerinde oturuyorlardı ama onu göremiyor, çıkaramıyor ya da kullanamıyorlardı. Bu örnek, bilgisizliğin insana nasıl zarar verebileceğinin ve vereceğinin açık örneğidir.