Kayın ağacı; Fagaceae (kayıngiller) familyasının Fagus (kayın) cinsine ait bir ağaçtır. Ayrıca ülkemizde Akhuş adıyla da bilinir. Yaklaşık 700 yıl ömürleri vardır. Ormanların en heybetlilerindendir. Onlarca farklı çeşidi bulunan kayın ağaçlarının boyu 40 metreye kadar ulaşabilmektedir. Bu ağaçlar adeta doğal bir arıtma tesisi gibi tasarlanmış ve muhteşem bir fabrika gibi çalıştırılmaktadır. Bir kayın ağacı bir yılda 7 kilogram toz ve 300 kilogram zehri emip dışarı süzer. 25 metre boyunda ve 15 metre tepe çatısına sahip bir kayın ağacı saatte 1,5 kilogram oksijen üretir. Ayrıca insan sağlığı için de bir o kadar faydalıdır.
Yüzyıllardır çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan bu ağacın faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
• Vücuttaki tuz-su dengesinin düzenlenmesine yardımcı olur.
• Tok tutma özelliği sayesinde diyetlerde sıklıkla kullanılmaktadır.
• Her gün 1 bardak içilen kayın ağacı çayı, böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı oluyor ve taş oluşumuna karşı böbrekleri koruyor.
• Eklem ve romatizma ağrılarını dindirici özelliğe sahiptir.
• Cilde sürülmesi halinde akne ve sivilce gibi problemleri ortadan kaldırır.
• Egzama ve diğer cilt hastalıklarının giderilmesine yardımcıdır.
• Astım ve bronşit gibi solunum yolu hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.
• Mideyi korur ve mide ülseri için doktor tavsiyesiyle kullanılabilir.
• Yapraklarında ve kökünde ateşli alerjik hastalıklara iyi gelen organik maddeler bulunmaktadır.
• Geçmeyen kanlı ishalin giderilmesinde başarılı bir tedavi yöntemi olduğu bilinmektedir.
• İnce bağırsakta oluşan ve hızlı kilo kaybına sebep olan kurtçuklardan aç karna içilen kayın ağacı çayı sayesinde kurtulmak mümkün.
• İçerdiği vitamin, mineral ve organik bileşikler sayesinde saç diplerini besler, saç dökülmelerini önler ve saçın daha hızlı bir şekilde uzamasını sağlar.
• Tohumundan elde edilen yağ, parlatıcı olarak kullanılmaktadır.
Bu ve bunun gibi birçok özelliğiyle, insanların yararlanacağı harika faydaları bulunmaktadır.
…
Şimdi konuya bir de şu açıdan bakalım:
Eğer bu ağaç kendisine verilen bütün özellikleri sadece kendi fayda ve menfaati için kullansaydı, insanlık dünyasında bu kadar kıymetli olabilir miydi? Sizce kim bu ağaçtan bahsederdi!..
Anlatmak istediğim şu:
Bir insanın kendisine verilenleri nerede ve niçin kullandığı onun kıymetini belirlemektedir. Mesela; “Kimin himmeti (gaye, ideal, hedef, maksat) milleti ise, o kimse tek başıyla küçük bir millettir.” diyor Bediüzzaman Said Nursi. “Bencillik, ferdi diğer fertlerden ayırır, toplumu parçalara böler, müşterek çalışmayı güçleştirir.” sözünün sahibi Alexis Carrel’ın ne kadar haklı olduğunu anlamak da zor değil.
Demek, menfaatini ve faydasını düşündüklerimiz kadar değerleniyoruz. Ve görüyoruz ki; şahsi menfaatlerinin peşine düşen insan sayısı arttıkça sadece görünüşü insan olanların sayısı da giderek artmaktadır.
Bu durumun toplum hayatındaki etkilerini görmek için yaşantımızın kısa bir kesitine bakmak bile yeterli olacaktır.
Şöyle ki; geçmişte, sabahtan evden çıkıp akşam ancak eve giren çocukları hakkında endişelenen ebeveynler görmezdik. Sokaklarda neşeyle oynayan çocukları görürdük biz. Evden çıktığımızda, karnımız acıkana kadar tekrar dönmezdik. Zaten köydeki her teyze annemiz ve her ev bizim evimiz gibiydi. Mahalleler de böyleydi, şehirler de buna yakındı diyebiliriz. Korkulmazdı diğer insanlardan, sevilirdi, sayılırdı…
Şimdi ise; anne baba gözetiminde parka götürülen çocuk, bir an gözden kaybolduğunda ebeveynler feryat figan parkı altı üstüne getiriyor.
…
Peki değişen ne oldu? İnsan fıtratına yapılan GDO’lu yama! Yani; bir kısmı dikkatsizlik ve bir büyük kısmı yabancıların zararlı ahlaklarının alınması oldu. “Nefsi, nefsi”cilik virüsü bünyemizi sardı. Hemcinsimizi düşünmek mecburiyeti yerini, şahsi menfaatine gözünü dikmiş bir insanlık topluluğu meydana getirdi. Sadece kendi için yaşayan bir insanın gözünde diğer insanlar sadece bir metadan ibarettir. Yani; onu eğlendirdiği, kazandırdığı ve şehvetini tatmin ettiği kadar değeri vardır!
Bu canavarlaşmış insanın, toplum hayatında yapabileceklerini düşünebiliyor musunuz diye sormayacağım! Zaten durumu gözümüzle görüyoruz. İnsanlık dünyasını bu şekilde ateşe verenlerin canavarlık seviyelerinin büyüklüğünü varın siz düşünün. Tabi sadece insanlar da değil tüm canlılar; hayvanlar, bitkiler, ağaçlar bu canavarlıktan nasibini alıyor.
“Ben susuzluktan ölsem, yağmur bir daha dünyaya gelmesin. Eğer ben görmezsem bir saadeti, dünya istediği gibi bozulsun.”1 diyecek kadar gözü karartan şey; sadece kendi için yaşayanların hırslarına mağlup olarak canavarlaşmasından başka bir şey değildir.
…
Bu ateşin sönmesini istiyorsak “Eğer ben ölsem milletim sağolsun”2 diyecek yüksek bir ahlakın yeniden kazanılmasını sağlamak zorundayız. Kimin hedef ve maksadı bütün insanlığı hatta varlık âlemini kapsıyorsa, onlar en yüce ve yüksek hedef sahipleridir. Bu kimselerin değer ve kıymetleri de bu ölçüde erişilmez olması gayet normaldir.
Bu seviyelerin insanlarını yetiştirmek istiyorsak; doğru programlanmış bir eğitim kuramının oturtulması büyük önem arz etmektedir. Hatta bu program aileyi de kapsayacak şekilde dizayn edilmelidir. Aksi takdirde gelecek bugünü bize mumla aratır.
Konuyu yine Bediüzzaman’ın o yüksek himmetini ortaya koyan şu sözlerle tamamlayalım:
“Yirmi beş milyon Türk cemiyeti namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’anımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa cenneti de istemem. Orası da bana zindan olur. Eğer milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içerisinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur.”3
Kaynaklar:
1. Risale-i Nur Külliyatı - Hutbe-i Şamiye
2. Risale-i Nur Külliyatı - Tarihçe-i Hayat
3. Risale-i Nur Külliyatı - Tarihçe-i Hayat
- Hile-i Şer’iyye / Bekir Sıtkı Baytar
- İnsan, Neden Ölür? / Murat Çetin
- Bir Yıldız Daha Söndü / Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma
- Örneklerle Tevhid Dersi / Bahri Han
- İhlas Suresinin Düşündürdükleri / Murat Balcı
- İçimizdeki Şeytan / Hande Ustamahmut
- Gerçek Bir Çakmakçılar Yokuşu (Mercan) Hikayesi / Dr. Osman Eminler
- Evrimin Bilimsel Açıdan Geçersizliği / Dr. Ali Kemal Pekkendir / BSc ODTÜ Makina Müh. MSc Birmingham Üniv. PhD California Üniv.
- Bilim Tarafsız mı, Taraflı mı? / Ayhan Küflüoğlu
- Din Eğitimi ile Amaçlanan Toplumu Cahilleştirmek midir? / Dr. Adnan Küçük
- İrade Terbiyesi / Özlem Değirmenci
- Gülün Fısıldadıkları / Tülay Bülbül