KAR ERİTEN PAŞA
Sadrazam Fuat Paşa, Paris'te Fransa İmparatoru III. Napolyon'un sarayında misafir olur.
Günlerden beri kar yağdığı için her yer bembeyazdır.
Paris sokaklarını, atların çektiği arabalarla temizlemeye uğraşırlar. Napolyon, Paşa'ya: ''İstanbul'da da böyle kar yağar mı?'' diye sorar. Paşa karların uzun süre kalmadığını esprili bir ifadeyle anlatır:
''Bizde Lodos Paşa adında bir paşa vardır. Kar yağdığı zaman gelir birkaç saatte bütün karları eritip gider.''
***
NİÇİN SÖZ VERİYORSUN?
Yahya bin Halid, kendisinden bir şey isteyen birine, o şeyi vereceğine dair söz verir ama istediği şeyi hemen vermez. Kendisine sorarlar:
''Şimdi verebileceğin halde, niçin hemen vermeyip vaadde bulunuyor da işi uzatıyorsun?''
Yahya bin Halid şöyle der:
''Söz vermek, adeta yemeği tattırmaktır. Sözü yerine getirmek de yedirmek gibidir. Böyle olunca yemek daha kıymetli olur.''
***
ÖNCEDEN HAZIR OLMAK İÇİN
Ebu Katade Kufe'ye geldiği zaman, Ebu Hanife onu ziyaret etti ve şu soruyu sordu:
''Bir adam ailesini bırakıp gitse, ailesi ondan yıllarca haber almasa; karısı, kaybolan kocası ölmüştür zannıyla başka kocaya varsa, sonra kocası çıksa gelse bu meseleye ne dersin?''
Katade:
''Bu mesele vuku buldu mu?''
Ebu Hanife:
''Hayır.''
Katade:
''Öyleyse vuku bulmayan bir şeyi bana ne diye sorarsın?''
Ebu Hanife:
''Biz bela gelmeden önce hazırlanırız. Bela gelip çatınca nereden girip nereden çıkacağımızı bilelim diye.''