TR EN

Dil Seçin

Ara

Hz. Zeynel Abidin'in (ra) duası:

''Allah'ım! Yoksunluk, fakirlik ve çaresizliğimle senin kapındayım. 

Amelime değil senin af ve mağfiretine güveniyorum.

Rahmet ve bağışlaman benim günahlarımdan daha geniştir.''

           (Sahife-i Seccadiye'den)

 

***

 

Rabbimiz... Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet eyle.

Sensin bizim Mevlamız, kafirler toplumuna karşı bize nusret (zafer) ver.

           (Bakara Suresi, 286. ayetin meali)

...

Allah'ım! Senin rahmetini umarım. Beni göz kırpımı bir an bile nefsimle baş başa bırakma, bütün işlerimi salih kıl.

Senden başka ilah yoktur. (Amin)

           (Peygamber Efendimiz'den (asm) - Ebu Davud, 4/324)

 

***

 

İslam sadece bir köşeye çekilip dindarlık yapmak değil, hayatı mümin bir üslupla yaşama sanatıdır.

           — Prof. Dr. M. Esad Coşan

 

***

 

AÇIK ARTIRMA

Sultan IV. Murat Han'ın damadı Melek Ahmed Paşa'nın her sene tekrarladığı bir âdeti vardı. Konaklarındaki fazla eşyayı Ramazan ayında haraç-mezat satarlardı.

Bu mezadın iştirakçileri de özel insanlardı. Belirlenen gün geldiğinde herkes toplanır ve münadi mezatçı bağırıdı:

''Bir altın kaplama sahan!.. Haydi bir altın kaplama sahan... Yok mu talibi?''

Oradakiler, ''Kaça? Kaça?...'' diye merakla sorarlar.

Mezatçı:

''Bir yetim okutmaya... Bir yetim okutmaya...''

''Benden iki yetim.''

''Ben buna üç yetim okuturum...''

Mezatçı:

''Üç yetim okutmaya satıyorum, satıyorum, saaattım!'' der ve altın kaplama sahan, üç yetim okutmak karşılığında satılırdı.

Münadi ardından başka bir eşya için:

''Bir murassâ kılıç, beş yetim okutmaya, satıyorum...'' diye yeni bir artırmayı açar ve en çok yetimi kim okutmaya talip olursa o eşya da ona verilirdi.

 

***

 

Göklere giden yolu bulmak isteyenler, 

Allah'ın elçisinin yerdeki ayak izlerini takip etsin...

           — M. Selahaddin Şimşek

 

***

 

SAKIN SÖYLEME

Bir gün birisi yolda Sokrat'a rastladı ve dedi ki, ''Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?''

Bunun üzerine Sokrat, ''Dur'' dedi ve ''Önce üç soruma cevap vermeni istiyorum.'' diyerek sordu:

''Bana söyleyeceğin şeyin gerçek olduğundan emin misin?''

''Hayır'' dedi adam. ''Aslında bunu sadece duydum ve...''

Sokrat ikinci sorusunu sordu: ''Arkadaşım hakkında bana söylemek istediğin şey iyi bir şey mi?''

''Hayır, tam tersi...'' dedi adam.

''Öyleyse'' diyerek devam etti Sokrat ve son sorusunu sordu: ''Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey işime yarar mı?''

Adam buna da ''Hayır'' deyince Sokrat, ''Bana söyleyeceğin şey doğru değil, iyi değil ve işe yarar, faydalı da değil. Niye söyleyesin ki?'' dedi ve yoluna devam etti.

 

***

 

HZ. PEYGAMBERİMİZDEN (asm)

  • Her şeyin bir zekâtı (temizlenme usûlü) vardır. Bedenin zekâtı da oruçtur. Oruç, sabrın yarısıdır.
  • Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız.
  • Kim Ramazan orucunu inanarak ve Allah'ın rızasını gözeterek tutarsa, Allah da onun geçmiş günahlarını bağışlar.
  • Her kim bir ruhsat ve mazeret olmaksızın Ramazan'dan bir gün orucu kasden bozsa da ona mukabil bir yıl oruç tutsa, yine hakkını ödeyemez. O bir günün faziletine eremez.
  • Velev bir yudum su ile de olsa, sahûr yapınız.
  • Allah-ü Teâlâ ve melekleri, sahûra kalkanları selamlar.
  • Bizim orucumuzla diğer Ehl-i Kitab'ın oruçları arasındaki fark, sahûrdur.
  • Peygamber Efendimiz kışın hurma ile, yazın da su ile iftar ederdi.
  • Peygamberimiz (asm) iftardan sonra şöyle dua etti: Allahümme leke sumtu ve alâ rızkıke eftartu. (Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum ve ancak senin verdiğin rızık ile iftar ettim.)
  • Bir oruçluya yemek yediren kimseye, o oruçlunun ecri kadar ecir verilir. Oruçlunun sevebı da eksilmez.