TR EN

Dil Seçin

Ara

Tabiattaki Heykeller

Tabiattaki Heykeller

Hemen hemen her insan tabiatta birbirinden güzel şeylere baktığında içinde onlardaki güzelliğe ve estetiğe karşı bir haz ve meyil duyar. İnsan ruhunun güzelliğe meftun olarak yaratılışı ve estetik kaygı ile donatılmış olması, güzellik karşısında hayvanlardan farklı bir ilgi duymasını sağlar. 

İlahi güzelliğin ve sanatın yansıması olarak da algılanan tabiattaki güzellikler, tarih boyunca insanoğlu tarafından temaşa edilmiş ve ince ruhlu şairlere ve sanatçılara ilham kaynağı olmuştur.

 

Tabiat Sanat Mı, Sanatkâr Mı?

Fakat çok enteresandır ki; estetik ve sanat felsefesinde, bilhassa natüralist ve materyalist bakış açısı, Marksist estetik öğretisiyle, tabiattaki güzellikleri sanat olarak kabul etmeyen bir anlayış taşır. Bunlar, bir şeyin sanat eseri olabilmesi için bilinçli bir elden çıkması gerektiğini düşünürler. Tabiat ve sebeplerin böyle mükemmel bir estetik sanat eserini tasarlayıp yapamayacağını da düşündüklerinden, tabiattaki sanatı görmezden gelmeyi tercih etmişlerdir.

İslam estetiği ile Marksist estetiğin ayrıldığı temel nokta buradadır.

Tabiat, bir sanat eserini tasarlayıp yaratamaz. Tabiat sanatkâr olamaz.

Ya Marksist estetiğin iddia ettiği gibi, tabiattaki bu güzelikler tesadüfen olmuştur denilecek ve sanat eseri olarak görülmeyecek. Ya da İslam estetiği anlayışında olduğu gibi tabiattaki güzelikler ilahi bir sanat eseri olarak görülecektir.

Maddeci bakış açısına sahip olan insanlar, sanat ve hikmet sahibi bir Yaratıcıyı inkâr ettikleri için tabiattaki harika güzellikleri tesadüfe ve tabiata mal etmek zorunda kalırlar. Demek ki, gözümüzle göremediğimiz mikro âlemin güzelliklerinden, yıldızlara ve galaksilere kadar sayısız tablolar ve heykellerle dolu şu kâinat, ilahi bir sanat galerisi olarak karşımızda durmaktadır. “Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar” kaidesiyle tabiattaki sanatı görmezden gelen, sadece kendisi bu ilahi göstergelerden mahrum kalır.

 

Tabiattaki Heykelvari Formlar

Tabiattaki rengarenk tablolar olan yeryüzü, mevsimler, denizlerin altı, ormanlar ve dağlar romantizm ressamları gibi pek çok sanatçı ve seyirci tarafından hayranlıkla seyredildiği gibi, dağlardaki ve taşlardaki heykelvari formlar ve biçimler de dikkatle bakanlara ve düşünenlere plastisizm içerisindeki incelikleri ders veriyor.

Dünyanın pek çok yerinde meşhur olmuş kanyonlar, kayalıklar, mağara ve dağlardaki peri bacası gibi mağara ve dağ heykelleri, bu sanatın plastik dili ile incelendiğinde anıtsal eser olarak adlandırılan dev heykeller oldukları hemen görülecektir.

Türkiye’nin pek çok yerinde, bilhassa Toroslarda çok sayıda mağaralarda yer alan sarkıt ve dikitler, Ürgüp ve Göreme’de dünyaca meşhur olmuş “Peri Bacaları” aslında “tabiat galerisindeki heykel sergisi” gibidirler. Her yıl binlerce turist bu eserleri hayranlıkla seyrederek, aslında bu sanat galerisindeki üstün sanata ve bu eserlerin Yaratıcısına bilerek veya bilmeyerek övgüler düzmektedirler.

 

Plastik Sanat Başka, Put Başkadır

Heykel sanatı ilk insanlardan itibaren çoğunlukla taşların yontulması ile yapılır. Eski putperest toplumlarda tapınılan bâtıl ilahları sembolize eden putlar da ne yazık ki heykel sanatı ile yapıldığı için İslam dünyası bu sanata oldukça mesafeli davranmaktadır. Putperestliğin imasından bile çekinen, resim ve heykel sanatına uzak duran İslam dünyası, ne yazık ki bu yüzyılda medya ve reklam dünyasında çokça kullanılan bu sanatın tüketimini yapmaktan kurtulamamakta hatta sömürü düzeyinde kalmaktadırlar.

TV, sinema ve internet gibi bilhassa görsel medya ile reklamların tuzağında yaşayan Müslümanlar, bu sanatların tüketicisi olmaktan kurtulmalı, sanat ve tasarım dünyasında üretici ve yol gösterici olarak yerlerini almalıdırlar.

Aslında insanın bu dünyaya gelmesindeki en önemli gayelerden birisi, dünya denilen bu ilahi sanat galerisini gezmek ve buradaki ilahi güzellikleri farkedip değerini takdir etmek ve Sani-i Hakîm olan Yaratıcısını bunlarla tanımaktır. Bir sergi salonunda sanatçıyı tebrik eden ve sergi defterine beğeni ve takdirlerini yazarak hayranlığını ifade eden izleyiciler gibi, insan da bu ilahi sanat galerisinin sergilerinde, Âlemin Sanatkârı’na en güzel muhatap olarak dolaşmalı ve takdirlerini sunmalıdır.