TR EN

Dil Seçin

Ara

Bir hayrı kaçırırsan onu yakalamaya çalış. Elde edince de onu geçmeye bak. Daha güzelini yapmaya gayret et.

           — Hz. Ebubekir (ra)

 

***

 

Sana her ne iyilik erişirse Allah'tandır. 

Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi kusurun sebebiyledir. 

           (Nisa Suresi, 79. ayet meali)

...

Müslüman, Müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. 

Mümin ise insanların canları ve malları konusunda kendisinden emin olduğu kimsedir.

           (Peygamber Efendimiz'den (asm) - Tirmizî, İman 12)

 

***

 

İki cihanı bize mülk olarak verseler,

Seherde bir 'Allah' deyişimize değişmeyiz...

           — Beyazıd-ı Bestami

 

***

 

Hz. Zeynel Abidin'in (ra) duası:

''Allah'ım, Hz. Muhammed ve âline salât eyle! Bizi de azabından koru! Bize yolunu göster. Bizi Kendinden uzaklaştırma! Şüphesiz Senin koruduğun kimse selamete erer. Yol gösterdiğin bilir, Kendine yaklaştırdığın kazanır.''

           (Sahife-i Seccadiye'den)

 

***

 

NE ZAMANA KADAR?

İmam Ahmed bin Hanbel ilerlemiş yaşına rağmen, ak sakallı bir piri fani iken, hâlâ ilim çevrelerine gider, çocuklar gibi elinde kalemle duyduğu önemli meseleleri yazıp kaydedermiş...

Kalem ve mürekkebi yanından ayırmadığını görenlerden biri sormuş:

''Ey İmam! İlimde bu kadar yol aldın, hatta Müslümanlara imam oldun, daha ne zamana kadar böyle çocuklar gibi elinde mürekkep şişesi taşıyacaksın?''

İmam bu soruya tek kelime ile cevap vermiş ve:

''Mezara kadar!'' demiş.

...

Aslında İmam Ahmed bin Hanbel bu sözü ile, Hz. Peygamberimizin (asm) ''İlmi, beşikten mezara kadar arayınız.'' şeklindeki meşhur hadisine de işaret etmekte ve bunun nasıl yapılacağının bir örneğini göstermektedir.

 

***

 

SİYAH YÜNDEN BİR CÜPPE

...

Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu,

Kenarları beyazdı...

Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın.

Ve mübarek ellerini dizine vurarak:

''Görüyor musunuz, ne kadar güzel'' demiştin.

Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti:

''Anam babam sana feda olsun yâ Rasulallah, onu bana ver''

...

''Peki'' dedin o zata.

Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin.

Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı.

Aynı cübbeden yine yine diktirdiler.

Ama giyinmek nasip olmadı...

           — Dursun Ali Erzincanlı

 

***

 

Ruhlarınızı hikmetli sözlerle dinlendirin.

Çünkü bedenler yorulduğu gibi, ruhlar da yorulur.

           — Hz. Ali (kv)

 

***

 

İnsanı inciteni Hz. Mevlana böyle uyarıyor.

İnsan sahipsiz değil:

''İnsanları inciten kişinin, Allah'ı da incittiğinden haberi yoktur.''

 

***

 

Hakkı görenler kalbindeki göz ile yahut gözündeki kalb ile bakanlardır.

           — M. Selahaddin Şimşek

 

***

 

''Olmadı diye sızlandığın duaya, gün gelir olmadı diye şükredersin.''

Olmadı; çünkü olsaydı üzülecektin. Rabbin üzülmeni istemiyor. Şems-i Tebrizî bu gerçeği böyle söylemiş.

 

***

 

Dostluklarımızı hesap-kitap üzerinde değil, inandığımız kitap üzerine kurmalıyız.

           — Gökhan Ergür

 

***

 

DOĞAN VE KAZLAR

Kazlar suda tehlikelerden uzak olarak, nazlı nazlı geziniyor, yiyecek toplayarak yaşıyorlardı. Bunu gören bir doğan kuşu onları karaya davet edip tuzağa düşürmek istedi:

''Ey kazlar!'' dedi. ''Niçin öyle suda gezinip duruyorsunuz. Karaya gelin. Burada yeşil çayırlar, renkli çiçekler, bol taneli lezzetli ekinler var. Gelin bu nimetlerden faydalanın, kendinize yazık etmeyin.''

Akıllı bir kaz ona cevap verdi:

''Ey doğan iyi diyorsun, hoş diyorsun da... Su bizim kalemizdir, bizi korur. Sudan çıkarsak bin bir tehlikeye maruz kalırız. Kırların yeşil çimenleri, renkli çiçekleri, ekinleri senin olsun. Suyumuz bize yeter.''

Bu öyküyü şu ibretle bitirir Hz. Mevlana:

''Şeytan da doğan kuşu gibidir, akıllı olan ona kanarak kalesini terk etmez.''