TR EN

Dil Seçin

Ara

Misafir Yolunu Düşünmeli

Misafir Yolunu Düşünmeli

''Ben kabristandan çıkıp, bu dehşetli hayal ile Sultan Eyüp Camii'nin mahfelindeki küçük bir odaya, çok defa girdiğim gibi, bu defa da girdim. Düşündüm ki, ben üç cihette misafirim. Bu menzilcikte misafir olduğum gibi, İstanbul'da da misafirim, dünyada da misafirim. Misafir, yolunu düşünmeli. Nasıl ki bu odadan çıkacağım, birgün de İstanbul'dan çıkacağım, diğer birgün de dünyadan çıkacağım.''

(Yirmi Altıncı Lem'ai Onuncu Rica)

 

***

 

Ne çok misafirliğimiz var. Şu dünyaya, ailemize, çocuklarımıza, evimize hatta kendimize bile misafiriz. Kaçarı yok, belki bana rastlamaz diye bir ihtimal bile yok. Misafirliğimiz bir gün sona erecek. Eskiyen bedenimizi ve bütün şahitliklerimizi de bırakıp gideceğiz buralardan.

Ümitlerimiz, hayallerimiz, bir ömre yayılan projelerimiz var. İnce ince, küçük büyük hesaplarımız var. Çok akıllı olduğumuzu düşündüğümüz zamanlarda ürettiğimiz fikirlerimiz var. Bütün bunları kesintiye uğratmak için bazen sadece bir ses yetiyor. Bir salâ, bir telefon sesi ya da bir haber. Planladığımız her şeyi yarıda bırakıyor. Nerdeyse hepsi anlamını yitiriyor. Tekrar misafirliğimizi hatırlatıyor. Bizi planlarımızın ağır yüklerinden azat ediyor. Bütün eski acılar ve öfkeler geride kalıyor. Anlamsızlaşıyor. Kalıcı değilsin, hadi artık gitme vakti, diyor diğer bir ses. Yine bir sesle asıl vatanına doğru yola çıkıyorsun.

Misafir olmanın kolaylıklarını nefis hep göz ardı eder. Ev sahibi gibi davranmayı güçlü olmak zanneder. Misafir orada sadece kendinden sorumludur. Evin sahibine ait sorumluluklara karışmaz. Saygısızlık etmemek ve sınırları korumakla görevlidir. Misafir olduğu eve dair hesaplara karışmamalıdır. Ona düşen iyi bir misafir olmaktır.

İnsan bu dünyaya, kendine ve çevresine misafir olduğu gibi, ona misafir olan haller de vardır. Bazı duygular, acılar, gelip geçen ruh halleri de misafirdir. Sonsuza kadar hep böyle düşüneceğim diye ahkâm kestiğimiz haller de çoğu zaman misafirdir, eğer biz onu hapsetmezsek... İnsan dünyada kalıcı olduğunu zannettiği gibi, içindekilerinde hep aynı olacağına inanıyor. Bir gün çekip gideceklerine ihtimal veremiyor. Bütün acıları bakî zannediyor. Aslında hepsi birer misafir olduğu için vakti geldiğinde yavaş yavaş hayatımızdan çekip gidiyorlar.

Misafir olma duygusu acılar ve sıkıntılar için teselli edici olurken, dünyada sevdiklerimiz söz konusu olunca misafir olmak bizi hüzünlendiriyor. Hepsinden bir gün ayrılacak olmak, bırakıp gitmek sanki her şeyin yarıda kalacağını söylüyor. Sevdiklerimiz, ailemiz aklımıza geliyor. Onların arkamızdan hissedecekleri ve bizim onları bırakıp gidecek oluşumuz düşüncesi bile insanın yüreğini sızlatıyor.

Bir seneyi daha yolcu etmiş olmanın hüznü içinde Kur’ânî bir tesellinin kapımızı çalmasına ihtiyacımız var gerçekten de. Benim asıl evime dönüşüm gibi onlar da aslî evlerine dönecekler. Ve biz kendi evimizde buluşmak üzere, sırayla dünya misafirhanesinden kalkan gemilere binip, orada buluşmak üzere yola çıkacağız.

‘Onuncu Rica’, İstanbullu ve Eyüp Sultanlı biri olarak büyük teselli oldu bana, ya size?..