Satır Arası
Nurettin Topçu, merhametin kaybını insanlığın kaybına eşitliyor, merhametsizliği varlıktan nasipsizlik olarak tanımlıyor: …
Merhaba değerli dostlar,
Çok bereketli ve kazançlı bir ay olan Ramazan’ı geride bıraktık. Ya da hakkalyakîn yaşamayı ifade eden anlamıyla idrak ettik. Rabbimiz seneye de daha çok istifade edeceğimiz bir Ramazan idrak etmeyi nasip etsin. Bayramınızı tebrik ediyoruz…
Oruçla sabrımız, namazla itaatimiz, iftar ve sahurlarla şükrümüz olgunlaştı. Farketmeden bir kemal ve saflaşma süreci yaşadık. Ne mutlu bizlere, ne kadar büyük nimetlere erdiğimizi yâd edip şükredelim, şimdiden sonra da bu kazanımlarımızı devam ettirelim inşaallah.
Çünkü sabra da şükre de, tefekkür ve tevekküle de her zaman ihtiyacımız var. Yoksa bu çalkantılı dünya yolu nasıl geçilir, imanın verdiği güç olmazsa insan dengesini nasıl koruyabilir.
İmanla mazhar olduğumuz nurlara, ekmekten, sudan, hatta havadan daha fazla muhtacız.
Rabbimiz en muhtaç olduğumuz, hayatımızı hayat yapacak bilgiyi, Yüce Kelâmı Kur’an’da veriyor bizlere: “Kalpler ancak Allah’ı anmakla mutmain olur.” Buna huzur bulur, olgunlaşır anlamları da verilmiş.
Elbette kalbimizi tatmin edecek, doyuracak, huzura kavuşturacak ve olgunlaştıracak zikir, sadece dilde kalan bir anmak olamaz. Çünkü Rabbimiz bizi yaratan ve yaşatmaya devam eden olarak bize şah damarımızdan daha yakın, içimizi de dışımızı da bilen, bizi koruyup gözeten O, her an rahmetiyle bizi biz yapan O…
Böyleyken, Allah’a bu kadar muhtaç iken, Ondan gafletin başımıza saracağı ıstıraplardan ancak Allah’ı hatırlayıp da korunabilir ve kurtulabiliriz. Ondadır her derdin dermanı, Ondandır her musibetin felahı…
Madem Ramazan ayında bu manevi havayı soluduk, şimdiden sonra da her daim Allah’a muhtaç olduğumuzun şuuruyla, emniyet içinde Allah’ı zikrederek yürüyelim.
Çünkü, bizi yaratan Halık, bizi yaşatan Hayy, doyuran Rezzak, şifa veren Şafi, suret veren Musavvir, merhamet eden Rahman, hidayet veren Hâdi, gördüren Basîr, duyduran Semi’, koruyan, gözeten Müheymin, ayakta ve hayatta tutan Kayyum’dur O… Her an Onun esmasının tecellisi devam ettiği için varlığımız devam ediyor, Allah hatırlatmasa ismimizi unuturuz…
İşte günlük hayatımızı yaşarken Rabbimizi böyle bildiğimiz ve andığımızda ancak kalbimiz mutmain olur, doyar ve olgunlaşır.
Yedik içtik mi “Allah’ım, Rezzak sensin, beni sen doyurdun…”
Hasta mı olduk “Allah’ım Şafi sensin, bana şifa veren sensin…”
Korktuk mu “Allah’ım sen Mü’min’sin, Müheymin’sin, Hafiz’sin, beni koru…”
Sevindik mi “Allah’ım sen Latif’sin, Bâsıt’sın, Nâfi’sin, Mün’im’sin, tüm iyilikler, nimetler senden…” diye her halimizde Allah’ın sayesinde iyiliklere erdiğimizin ve kötülüklerden korunduğumuzun şuuruyla ve bunu da Rabbimize karşı dile getirerek Onu analım.
Çünkü biz ayna gibiyiz; Nurların Nuru olan Rabbimize yönelmezsek karanlığa düşeriz. İşte kalbimizi doyurmanın, olgunlaşmanın, huzur bulmanın yegâne formülü… Rabbimiz hepimize bu şuurla yaşama gayreti versin.Amin.
…
Bir Zafer sayımız Rabbimizin lütfuyla elinizde, gerek emeği ve katkılarıyla, gerekse abone olarak destek olan tüm dostlarımıza teşekkür ve dua ediyoruz. Rabbimiz hayırlarımızı artırsın.
…
Gayret, çalışmak, sefer bizim; zafer Allah’ın…
— Editör
