Farklı kültürler farklı biçimlerde çocuklarını yetiştirir
ve kültürlerin birbirinden çok şey öğrendiği bir dünyada,
bir tarzın diğerine daha üstün olduğu söylenemez.
Hasılı kelam, kuşkuları bırakalım,
bırakalım çocukları da, çocuk olsunlar.
Günümüzde çocuk yetiştirmek giderek zorlaşıyor. Çocuğumuzu nasıl doğru yetiştireceğimiz hakkında her kafadan ayrı bir ses çıkıyor, tavsiye, nasihat ve her cinsten uzman görüşü havada uçuşuyor. Bu bilgi seli, ebeveynlerin kafasını daha fazla karıştırıyor. Anne babalar, günümüzde önceki çağlardan çok daha kaygılı. Çocuğumuzun bahçede oynamasına izin vermek aklımıza bile gelmiyor, mahalle çoktan kayıplara karıştı ve sokaklar bize çok tekinsiz görünüyor. 24 saat boyunca çocuklarını gözlemek isteyen, onların güvenliği hakkında adeta saplantılı bir korkuya sahip olan anne babalar, ebeveynliği de yeniden tanımlıyor. Geçmişte iyi anne babalık dediğimiz zaman, çocukları beslemek, duygusal ve sosyal açıdan onların gelişmesine yardım etmek anlaşılırdı. Bugün iyi anne babalık aynı zamanda çocukların ne yaptığını yakından gözlemek anlamına geliyor. Uzmanlar, çocuklarımızın hiçbir zaman güvende olmadıklarını fısıldıyorlar bize. Çocukların kolayca incinebilen zayıf yaratıklar olduğu önermesi, kuşkucu ebeveynliğin yaygınlaşmasını sağlıyor.
Psikoloji içinde hakim görüş olan, çocukluk çağı ruhsal incinmelerinin yetişkin hayata taşınabildiği düşüncesi, anne ve babaların doğru ebeveynlik hakkındaki kaygılarını artırıyor. Ne yapmalılar ki çocukları sağlıklı yetişkinler olsunlar? Çocuklarının daha iyi eğitim almaları için kurstan kursa koşuşturan, onların her türlü duygusal ihtiyacı için emre amade bekleyen anne babalar; kendilerini çocuklarının her türlü ihtiyaç ve eğitimi konusunda baskı altında hissediyor. Artık çocuklarının duygusal ihtiyaçlarına azami derecede dikkat etmesi gereken öğretmen anne babalar olmaları gerekiyor. Duyarlı, esnek anne babalar.
Ebeveynler birbirlerini izliyor ve neyi ne kadar yaptıklarını karşılaştırıyor. Çocukların hayatlarının çeşitli etkinliklerle tıka basa doldurulması, sadece zaman kaybı değil fakat aynı zamanda zararlı da. Modern zaman çocuklarına hayal kurmak ve oyun oynamak neredeyse haram edildi. Bırakalım da çocuklar, hayatlarında eksik olan şeyi yapsınlar: Çocukluğu!
Çocuğun zayıf ve incinebilir olduğunu söyleyen sayısız uzmanla karşılaşılıyor ancak onun içindeki direnç ve mukavemete atıfta bulunan uzmanlar parmakla sayılıyor. Evet, çocuklar aynı zamanda büyük direnişçilerdir: Hayatın zorluklarına karşı koymakta bazen onların üstüne yoktur. Hayatın erken travmaları, sonraki yıllarda sağlanan olumlu destekle telafi edilebilir, geçmişin yaraları merhamet ve şefkatle iyileştirilebilir. Kimse çocukluğunun kurbanı değildir.
Direnç, direnebilme yeteneğinden fazlasıdır. O aynı zamanda nasıl yaşanacağını öğrenmek demektir. Bazen bedel ödeyerek öğreniriz. Aldığımız yumruklar, bizi bir sonrakine karşı daha güçlü kılar. Hayat ve neşenin, tabiri caizse ‘çantada keklik’ olmadığını, bu yüzden hayatın her anının anlam duygusunu tadarak, dolu dolu yaşanması gerektiğini fark ederiz. Bunun için muhtaç olduğumuz kudret yaratılışımızda mevcuttur. Ümitle sarılırız hayata, ümitle nefes alır veririz. Beckett’in o ünlü sözünde söylediği gibi, “bir daha dene, bir daha yenil, daha güzel yenil.” Öğrenmesini bilirsek; engeller sıçrama tahtasına döner, kırılganlık zenginliğe, zayıflık güce, imkânsızlık imkâna inkılap eder.
Gelişimsel psikoloji ve psikopatolojinin Batı-merkezci doğasına da kısaca değinmek gerekir. Çocukluk hakkında pek çok sosyolojik çalışma yapılıyor. Çocukluk hakkında Batılı inançların, çocukları ve sorunlarını fazlasıyla tıbbi bir pencereden gördüğü dile getiriliyor. Batı kapitalizminin aşırı özgürlük vurgusuyla çocuk ve gençleri antisosyal davranışa özendirdiği, yıllar içinde ebeveyn otoritesinin de yok olmasıyla, aile içindeki sınırların kaybolduğu tartışılıyor.
Dünyanın Batılı olmayan bölgelerinde başka anne babalık ve başka türlü çocuk yetiştirme ve sevme biçimleri mevcuttur. Küresel bilgi akışı Batı'dan Doğu'ya olduğu için, biz Batılı normları doğru kabul eden eserlerden neyin doğru olduğunu öğreniyoruz. Oysa dünyanın doğusunda bir kaşını kaldırmasıyla çocuğuna çok şey anlatabilen babalar hala var ve bunun yanlış olduğunu kimse iddia edemez. Farklı kültürler farklı biçimlerde çocuklarını yetiştirir ve kültürlerin birbirinden çok şey öğrendiği bir dünyada, bir tarzın diğerine daha üstün olduğu söylenemez. Hasılı kelam, kuşkuları bırakalım, bırakalım çocukları da, çocuk olsunlar.