Birçok insan tarafından “Osmanlıca” olarak bilinen ve dile getirilen “Osmanlı Türkçesi”, esasen bir dil değildir. XIII. - XX. yüzyıllar arasında konuşulan ve yazılan “Tarihî Türkiye Türkçesi”dir.
Osmanlı Türkçesi, geçmişle bugün arasında bir köprüdür. Nitekim Osmanlı Türkçesi, atalarımızın miras bıraktığı kültürel, siyasî, diplomatik, maddî ve manevî eserlere ulaşmada, onları bulunduğu zaman mefhumu içerisindeki anlamlarıyla anlamada bir rehberdir.
Günümüzde maalesef, Osmanlı Türkçesi okuyabilen, anlayabilen ve tahlil edebilen kişi sayısı oldukça azdır. Bu sebepledir ki; tarihimizi, derinlemesine inceleyebilme ve anlayabilme noktasında yetersiz kalıyoruz.
Osmanlı Devleti; siyasetiyle, diplomasisiyle, toplumsal bütünlüğüyle, sanatla, müzikle, bilimle ve daha birçok eserleriyle öğrenilmesi ve anlaşılıp aktarılması gereken bir hazinedir. Bundan dolayıdır ki; Osmanlı Türkçesi öğrenmek, tarihsel bir görev olmanın yanında, kişinin mensûbu olduğu vatanın dününü, bugününü ve yarınını iyi analiz etmesinde önemli bir faktördür. Nitekim, geçmişini bilmeyen nesiller, geleceğini şekillendiremezler. Şekillendirseler bile, defalarca tekrar edilen hataları, “tarih tekerrürden ibarettir” kisvesi altında eritmeye çalışacaklardır. Oysa ki; tarihte yapılan her hata, bugüne bir tecrübe ışığı olma niteliğindedir. Bu nedenle, tarihi iyi araştırmak, iyi okumak, iyi tahlil etmek, iyi yorumlamak gerekir. Bunun da en önemli araçlarından birisi Osmanlı Türkçesi öğrenmektir.
Osmanlı Türkçesi öğrenmek, sadece tarihsel metinleri, eserleri anlamak demek değildir. Osmanlı Türkçesi öğrenmenin bize kazandırdığı en önemli kazanımların biri de Türkçe’yi güzel konuşma ve yazmadır. Nitekim, günümüzde halkın dışında, halka hitap eden birçok insan, anlam kaymalarına yol açacak telaffuzlarda bulunuyorlar. Hâl böyle olunca, Türkçe’yi güzel kullanamıyor, kendi dilimize yabancılaşıyoruz. Aynı zamanda Osmanlı Türkçesi öğrenmek, sözcük dağarcığımızı genişleterek, ifade zenginliğimizi ziyadeleştirecektir. Edebî eserleri okurken zevk almayı, derin manalarda seyr-u sülûk etmeyi sağlayacaktır. Bu da kişinin gönlüne bir hoşluk, bir naiflik kazandıracaktır.
Osmanlı Türkçesi’nin bu denli faydalar sağlaması, ihtivâ ettiği Arapça ve Farsça kelimelerin zenginliğinden ve bu dillerin sanatlı kullanımından kaynaklanmaktadır. Bilindiği üzere, Osmanlı Devleti zamanında bilimsel eserler Arapça, edebî eserler Farsça olarak yazılırdı. Türkçe ile de birleşerek Tarihî Türkiye Türkçesi olan Osmanlı Türkçesi, Türk milletinin geleceğine ışık tutacak projektörüdür. Bu nedenle Osmanlı Türkçesi’nin tüm okullarda öğretilmesi gerekir.
Tüm bu anlattıklarım doğrultusunda, Osmanlı Türkçesi öğrenmek bize, hayatımıza, neslimize, vatanımıza, milletimize çok büyük faydalar sağlayacaktır. Tarihini öğrenen, anlayan ve kavrayan milletler, gelecek nesillere çok daha sağlam yarınlar bırakacaktır.