TR EN

Dil Seçin

Ara

Akıllıca Bir Strateji Mi, İlham-ı İlâhî Mi?

Haberde, palyaço karideslerinin “akıllıca bir strateji geliştirdiği”nden söz ediliyor. Acaba palyaço karideslerinin aklı(!) mı var?

 

“Palyaço karidesleri, sadece denizyıldızları ile beslenen bir tür. Hayatta kalmak için sürekli olarak denizyıldızı bulup yemek zorunda olan palyaço karidesleri, bütün besin kaynaklarını tüketmemek için akıllıca bir strateji geliştirmiş. Denizyıldızının kolları, tıpkı kertenkelenin kuyruğu gibi kendini yenileyebiliyor. Akıllı palyaço karidesleri de, deniz yıldızlarının sadece kollarını yiyor.

Denizyıldızının hayatî organlarını yemekten kaçınan bu karidesler, denizyıldızı popülasyonunda bir azalmaya neden olmadığı gibi tek besin kaynağı denizyıldızlarını sonradan yemek üzere de canlı tutuyor.”

(Taraf \ 18:08.2008.)

 

Haberde, palyaço karideslerinin “akıllıca bir strateji geliştirdiği”nden söz ediliyor. Acaba palyaço karideslerinin aklı(!) mı var?

İnsanoğlu hakikati şaştı mı akıldan ne kadar da uzak hükümler veriyor. Aslında böyle yapmakla, kolay olanı seçmiyor, zor olanı tercih ediyor. Akılsız mahlûklarda görülen akıllıca işleri, ilim, kudret ve irade sahibi Allah’a vermek ve O’nun fiilleri olarak kabul etmek varken; akılsız, şuursuz varlıklara maledebiliyor. Kendisinin dahi yapmaktan ve bütünüyle idrak etmekten âciz olduğu işleri, akıldan yoksun varlıkların yaptığını, hiç düşünmeden söyleyebiliyor. Böyle olunca da, tek bir İlâha vermediği sıfatları, zihninde sayısız varlıklara dağıtarak, herbir şeyi ilâh kabul etmek gibi aklen muhâl yollara girmiş oluyor.

Aslında palyaço karideslerinin “akıllıca stratejileri” gibi görülen onlara ait bir plânlama olamaz. Bu, güneşi bilmeyip, onun ışığını yansıtan bir aynayı güneş kabul etmek gibi bir yanılmadır. Bu “kusursuz düzen”i ancak, ilmi, kudreti ve iradesiyle her şeyi kuşatan ve o mahluklarda yarattığı ihtiyaç ve duygularla onları sevk eden Âlemler Rabbi yaratır ve idare eder. Nitekim Kur’ân’ın “Rabbin balarısına ilham etti” (1) ayeti, hayvanların da İlâhî bir sevk ile hareket ettiğine işaret eder.

Bir köyde iki muhtar, bir yerde iki baş olsa, hemencecik oranın karışacağına hükmeden insanın, şu koca kâinatta ve yeryüzünde bozulmadan devam eden kusursuz düzeni görüp de bunu tek bir zatın tasarrufu olarak algılayıp kabul etmemesi, gerçekten de büyük bir gaflet değil mi!? Bediüzzaman, bir yerde sineklerin manen “Yâ Rab, bu koca kafalı beşer Seni yalnız bir lisan ile zikrediyor. Bazı da gaflet ediyor. Eğer yalnız kafasından bizleri halk etseydin, binler lisan ile Sana zikredecek bu mahlûklar olurlardı” 2 dediğini nakleder.

Gaflete batmış olarak, “akıllıca strateji geliştirdiği”nden söz ettiğimiz palyaço karidesleri de, kim bilir insanoğlu için neler diyordur?

 

Kaynaklar:

1. Nahl Suresi, 68. ayet meali.

2. Nursî, Bediüzzaman Said, Lem’alar, s. 609.