TR EN

Dil Seçin

Ara

Temmuz 2013

post-title

Temmuz 2013, 439

 

Merhaba değerli dostlarımız,

Yakın zamanda yaşanan ve art arda gelen olaylar, hepimizi üzdü. Bazılarının kafası hâlâ karışık. Oysa bu asrın başında, “Milletin kalb hastalığı zaaf-ı diyanettir. Bunu takviye ile sıhhat bulabilir.” (Divan-ı Harb-i Örfi, 63) diyen Bediüzzaman ileride gelecek olan tehlikenin de adresini göstermiş oluyordu. Kalpler boşaltılıyor, dikkat!

Can çekişen Batı medeniyeti içerisinde doğan türlü türlü hastalıklar, bilim, sanat, eğitim, modernite adı altında bize de boca edildi. Hakikatten uzaklaşan insanların ruh dünyasının sonunda gelip toslayacağı yer belliydi. Bu arada fitne ve fesat şebekeleri ellerinden geleni ardına koyarlar mı? Ama biz de bu yaşananlardan payımıza düşen dersi almalıyız. Ailemize, evladımıza ve en yakınımızdan başlayarak diğer insanlara ne kadar sahip çıkabildiğimizi ve elimizdeki hakikatlerden onlara ne kadarını ulaştırabildiğimizi sorgulamamız gerekiyor.

Çocuğun adı konulunca çağırılması kolay olur” demiş atalarımız. Muhterem Mehmed Kırkıncı Hocamızın kapaktaki ifadesi de bu durumu özetler gibi:

“Gençliğin kalbi, bir bahçe gibidir. Bakılırsa orada lâleler, güller biter; bakılmazsa, zararlı otlar biter.”

Kaosun, anarşinin başladığı yer de burası işte. Sadece akılla olmuyor. Gıdasız kalan kalpler, kabına sığmıyor, taşıyor. Allah’tan ve ebedi hayat müjdesinden mahrum bırakılan kalpler gerçeği arıyor.

Zafer dergisi olarak biz tam 37 yıldır istikbalde başımızı ağrıtacak bu hallerden nasıl kurtulmamız gerektiğinin hem çarelerini hem de tedavi yollarını göstermeye çalıştık her sayımızda.

Zaman, ahir zaman. Bediüzzaman Hazretleri ahir zamanda en dehşetli fitnenin kadınlar ve gençler üzerinden kurgulanacağına dikkat çekiyor. Kaç asırdır idrakimize giydirilmeye çalışılan “izm”lerden deli gömleklerinin işi bitti. Ama saçtığı tohumlar, bozduğu kalpler ve onların tahribi, bitmedi, bitmeyecek. Birçok Batılı düşünür, Avrupa medeniyetinin tükenişinin işaretlerini daha bu asrın başında vermiştir. Bu konudaki en harika tahlilleri, Bediüzzaman Hazretleri’nin On Yedinci Lem’a (Zühre) adlı eserinden okuyabilirsiniz.

Eli kolu bağlı duracak halimiz yok. Ateş düştüğü yeri yakar. Yaktığı yerden de her yana yayılmaya başlar. Bu yangından evlatlarımızı, yakınlarımızı ve gelecek nesillerimizi korumak da bizlere düşen bir görevdir.

Bediüzzaman Hazretleri Eşref Edip Fergan’ın kendisiyle yaptığı bir röportajda şunları söylüyor:

“Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan Garb cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir vebâ, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sâri illete karşı İslâm cemiyeti ne gibi çarelerle karşı koyacak? Garbın çürümüş, kokmuş, tefessüh etmiş, bâtıl formülleriyle mi? Yoksa, İslâm cemiyetinin ter ü taze iman esaslarıyla mı? Büyük kafaları gaflet içinde görüyorum. İman kalesini küfrün çürük direkleri tutamaz. Onun için, ben yalnız iman üzerine mesâimi teksif etmiş bulunuyorum.” (Tarihçe-i Hayat, 543)

Yaşanan olaylar, önce kendimizden, sonra aile fertlerinden başlayarak çevremize yepyeni bir gözle bakmanın ve duyarlılıkla yaklaşmanın önemini anlatıyor. Allah’ın bu şerden de büyük bir hayır çıkaracağını o zaman görmüş olacağız. Az hizmetin bile çok olduğu bir devirdeyiz. Güzel bir hareket başladı mı, güzel bir ses gibi yankısı da güzel oluyor.

Kalbi, ruhu aç olan insanımıza ve gençlerimize ulaşmanın yollarını bulmalıyız. Şefkatli bir dille ve arkadaşça yaklaşmamız gerekiyor.

Bediüzzaman’ın bakış açısına ihtiyacımız var:

“Kim olursa olsun, bütün gençlere karşı daima kardeş nazarıyla bakıyorum.” (Emirdağ Lâhikası, 411)

Şu sıralarda sosyal medyadaki kirliliğe karşı nasıl davranmamız gerektiği konusunda, Bediüzzaman’ın “Her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz.” (Münazarat, 49) uyarısını da dikkate almalıyız:

“Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor.” (Münazarat, 48-49)

***

Evet, Zafer olarak biz de bu vesile ile gençlik konusunu kapağa çektik. Bunu izleyen ve bu konuyu tamamlayan konularla fikir bahçemizden bir demet gül takdim ediyoruz sizlere. Özellikle Muhammed Bozdağ, Metin Karabaşoğlu, Nevzat Tarhan, Kemal Sayar’ın bu bağlamdaki yazılarına dikkat çekiyoruz.

Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyor, her bir anının ve her bir gününün binler hayırlara vesile olmasını Rabbimizden niyaz ediyoruz. Büyük bir fedakârlıkla yazılarını hazırlayıp bizlerle paylaşmaktan derunî bir haz duyan Zafer yazı ailesinin her bir ferdine de kalbî dua ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. Rabbim ilham ve feyizlerini bereketli kılsın inşallah.

Bu ay sevdiğimiz iki insanı ahrete uğurladık. Biri nur hâdimi Nureddin Yaşar kardeşimiz, diğeri de yıllardır yazılarıyla ve düşünceleriyle Zafer’de büyük emekleri olan Sami Uslu Ağabeyimiz. Mevlâ her ikisine de rahmet eylesin. Dualardan unutmayınız. Özellikle Sami Uslu Ağabey’in gençlik yıllarımızda üzerimizdeki hakkını unutamayız.

Rahmet ayını ve tatil günlerini vesile kılıp okuyucularımızdan da abone konusunda bize yardımcı olmalarını bekliyoruz.

 

 

Dergideki Yazılar