TR EN

Dil Seçin

Ara

Kelebek Etkisi ve MicroRNA'lar

Kelebek etkisi fizik ve matematikte yıllardır iyi bilinen ve tabiattaki düzenin arkasındaki önemli bir mekanizmayı açıklayan bir kavramdır. Edward Lorenz’in ilk kez 1979’da açıkladığı bu kavrama göre, örneğin Brezilya’daki bir kelebek, günler sonra Texas’ta olacak bir hortum fırtınasının tetikleyici sebebi olabilir.

Meteorolojik araştırmalar ve simülasyonlar yaparken ortaya çıkan bu kavrama göre, içinde bulunulan ilk şartlara aşırı bir duyarlılık vardır. Yani bir sistemin ileride gideceği noktayı ilk şartlar belirlerken beklenmedik derecede bir hassasiyet mevcuttur ve bu da ilk şartlardaki en ufak değişikliklerin çok farklı ve büyük sonuçlara yol açabileceği anlamına gelir. Onun için bir kelebek kanatlarının oluşturduğu çok küçük bir hava akımı farklılığı bile kısa bir süre içerisinde zincirleme etkiyle çok uzak yerlerdeki büyük bir hava olayının tetikleyicisi olabilir.

İşte bu nedenle hava tahminlerinin güvenilirliği 4-5 günden daha ötesi için son derece düşüktür. Havanın bulunduğu bölgemiz ve hatta geniş bir alan içerisinde tam olarak ayrıntısı ile havanın nasıl olduğunu bilmelerine rağmen, meteorologlar belli bir günden ötesini doğru tahmin edemezler. Çünkü 1 hafta sonra olabilecek bir ciddi hava değişikliğinin sebebi uzak bir ülkedeki küçük bir kelebeğin kanatlarının oluşturduğu hava akımı olabilir. Bunları da tespit etmek biz insanlar için mümkün olamayacağına göre hiçbir zaman sınırlı sayıda günün ötesinde güvenilir hava tahminini çok ileride bile yapamayacağımızı anlayabiliriz.

Elbette bu kadar küçük şeylerin genel bütünü ne kadar çok etkileyebildiği hesaba katıldığında, tabiattaki ve kâinattaki düzenin nasıl bu kadar mükemmel olabildiğini düşünmek için bizlere imkân verdiği gibi, Rabbimizin kudretinin eşsiz büyüklüğünü bu açıdan bir derece tefekkür edebiliriz.

Yakın zamandaki hücre bilimindeki gelişmeler, yukarıda bahsedilen kelebek etkisinin benzerinin aslında hücrelerde de olduğunu ortaya koydu. Genetik kodu oluşturan DNA’mızdaki koddan üretilen RNA’lar hücrelerimizdeki fonksiyonları gerçekleştiren proteinlerden sorumludur.

DNA’lar hücrelerimizde aynı da olsa, içinde bulundukları hücrelere uygun proteinlerin oluşması için sadece ilgili gen bölgelerine uygun RNA’ların oluşturulduğu zaten biliniyordu. Ancak ilerleyen araştırmalar bu olayların sanılandan çok daha karmaşık mekanizmalar ile gerçekleştiğini gösterdi. Öncelikle RNA’ların, microRNA adı verilen çok daha küçük formlarının hücre içerisinde bol miktarda olduğu tespit edildi. İnsanlarda microRNA’ların yaklaşık 800 adet olduğu tahmin ediliyor. Bu minik RNA’ların boyundan büyük vazifesi ise protein yapma görevi ile oluşturulan normal RNA’lara kısmen engel olmak, yani bu şekilde protein sentezini regüle edip kontrol altına almak.

Nature dergisinin Mart 2013 sayısında da irdelenen bu konu araştırmacıların çok ilgisini çekmiş. Bu minik RNA’lar hücrenin ihtiyacına göre üretiliyor. Bunlar RNA fonksiyonlarını kısmen ve farklı derecelerde engelliyor. İşte bu noktada kelebek etkisi gündeme geliyor. Proteinler, enzimler, hücredeki tüm fonksiyonları icra eden elemanların üretiminden sorumlu olan RNA’ların, bu derece küçük microRNA’lar ile regüle edilmesi için, microRNA’ların yapımında çok ufak bir değişiklik yeterli olabiliyor.

Yani aynı meteorolojik olaylarda görülen kelebek etkisi gibi, ilk şartlara çok hassas bir bağımlılık sözkonusu. MicroRNA’lardaki en ufak değişiklik sonuç olarak vücut ve organ fonksiyonlarında çok farklı ve büyük değişikliklere yol açıyor. Zaten yeterince karmaşık bir görüntü veren bu olaylara bir de daha yakın zamanda bulunan RNA sponges, yani RNA süngerleri eklendi. Bu RNA’lar ise normal RNA’lardan ve microRNA’lardan çok daha farklı olarak halka şeklinde ve görevleri de microRNA’ları kontrol etmek. Bunu da adeta sünger etkisi ile microRNA’ları etkisiz hale getirerek yapıyorlar.

Bütün bu karmaşık ve inanılmaz derecede ayrıntılar içinde her an sergilenen bu olaylarda, kelebek etkisi gibi ilk şartlara aşırı hassas bağlılığa rağmen sonuç olarak bu kadar mükemmel işleyen organlarımızın ve vücut fonksiyonlarımızın ortaya çıkması ve bütün bunların ahenk içinde biraya gelerek tabiattaki mükemmel düzeninin sağlanması, tevhidi, yani ilmi, kudreti ve iradesiyle herşeyi Allah’ın idare ve sevk ettiğini gösteriyor. Çünkü bu karmaşık zicirleme olaylardan çıkan mükemmel işleri ya o cansız küçücük RNA’lar, microRNA’lar ve RNA sponges’lar kendileri yapıyor ya da herşeyin tek sahibi ve tek yöneticisi, küçücük hücrelerin içinde segilenen bu karmaşık olayları yaratıyor. Elbette hakikat ortada; aklı olan, akılsızların akıllıca işler yaptığını söyler mi?

Bize düşen de bütün bunları ibretle seyrederek Âlemler Rabbinin ilminin, kudretinin ve iradesinin nasıl tecelli ettiğini tefekkür etmek ve böylece yaratılış gayemizi de ilim, şükür ve teslimiyetle yerine getirmek…

 

Kaynaklar:

1. Nature, MicroRNAs and the butterfy effect. 1 Mart 2013.