TR EN

Dil Seçin

Ara

Sen Buyur Gel ki, Biz Kendimize Gelelim; Ey Ramazan!

Temizlerken yeşerten, benliğimizi sulayan, yeni filizlere yol veren su… Ramazan’da Nisan yağmurlarına benzer şekilde her yıl yeni bir mucize gibi gelmiyor mu kıyılarımıza?

 

Kandiller kandillere; nurlu geceler, nurlu gecelere; mübarek günler, mübarek günlere ekleniyor.

Gel artık ey Ramazan!..

Evet… Sen buyur gel ki, biz kendimize gelelim Ey Ramazan!

Ne demek Ramazan?

Arapçada değişik anlamları var bu kelimenin. Ama bir tanesi çok ilginç: Nisan yağmurları…

Ramazan’ın bir adı da Nisan yağmurları yani.

Tam da Ramazan’a uygun…

Nisan yağmurları… Yıkayan, arındıran, yorucu kışın artıklarıyla birlikte içimizde biriken çer-çöpü temizleyen mübarek sular…

Temizlerken yeşerten, benliğimizi sulayan, yeni filizlere yol veren su…

Ramazan’da Nisan yağmurlarına benzer şekilde her yıl yeni bir mucize gibi gelmiyor mu kıyılarımıza?

Bir kutlu yolculuğa çıkar gibi… Bir kutlu yol krokisine bakar gibi…

Ölmeden önce ölenlerin, bir kutlu haberi alması gibi…

Bir ruhulkuddüsün içimize girmesi gibi…

Geliyor kutlu Ramazan…

Ve, pırıl pırıl ışıklarıyla Ramazan’ın ufkumuzda sökün ettiğini Âyân-beyân görüyoruz artık.

İki yüzlülüğe bulanmış günümüz dünyasına asrın Bilal-i Habeşisi’nin yüksek minareli şerefelerinden okuduğu, ruhları dirilten ezan gibi…

Oruca, iftara ve sahura, Kur’an’a, mukabelelere, arefeye ve bayrama selam olsun…

Rabbim!

Ramazan’ın Asa-yı Musa’sı ‘oruç’la birleştir bizi…

Peygamberler Peygamberi Hazret-i Muhammed’in (sav.) sevgisiyle sevimlileştir bizi…    

İnanmış, nurlu kalplerle denkleştir bizi…

Eskimeyen, Kur’anî hakikatlerle yüzleştir bizi…

Orucun şifa saçan elleriyle yeşert bizi… Onar kalplerimizi…

Receb’in, Şaban’ın ve Ramazan’ın büyüyen hilâline denk gayretimizi, aşkımızı, ilhamımızı, şevkimizi ve bereketimizi de büyüt…

Onları büyütürken kibrimizi, enemizi, nefs-i emmaremizi küçülttükçe küçült Rabbim… Gururumuzun bahtsız kurbanlarından eyleme bizi…

Sonra, Kadir Gecesi’ne ulaştır bizi… Gecelerin şah-ı merdanı Kadir’in kadriyle uzlaştır bizi…

40-50 yıl öncesinin muhakeme edilmeden ezberlenmiş “Nerde o eski Ramazanlar” klişesine düşmeden; Saadet Asrı’nın, saffet devrindeki Osmanlı’nın Ramazanlarını özlet bize…

Günümüzün dipdiri, capcanlı, büyüdükçe büyüyen, caddelere, şehirlere sığmayan coşkulu Ramazanlarını daha içi dolu, daha şuurlu yaşamayı nasip kıl Rabbimiz…

Bütün Müslüman yurtlarının semasına koruyucu, kurtarıcı vahyini bir kere işle ve kalplerimize işlet Rabbi Rahîmimiz…

Miracımız, Kadrimiz ve Bayramımız mübarek…

Dualarımız makbul…

Ümitlerimiz makul…

Varlığımız, tüm hissiyatımız Rabbimize kul olsun…