TR EN

Dil Seçin

Ara

Ahlâklı Çocuk Yetiştirmenin Püf Noktası

Ahlâklı Çocuk Yetiştirmenin Püf Noktası

7-12 yaş dönemi, bir çocuğun ahlâkının teşekkül etmesinde önemli evrelerden biridir. Bu evrenin başı, çocuğun anne-babasının ahlâk anlayışına tabi olması; sonu ise tabi olduğu ahlâkı anne-babasından ayırarak içselleştirmesidir.

Çocuk yedi yaşında her şeyi somut ve ilk anlamıyla anlar. İyinin ve kötünün ne olduğunu öğrenir. Ama soyut ve melekuti boyutunu anlamlandıramaz. O yüzden iyinin neden iyi, kötünün neden kötü olduğu hakkında bir yetişkin gibi bilinçli bir yorum yapamaz. Çocuk için 'iyi ve kötü'ler hakkındaki bilginin kaynağı anne-babadır. Çocuk önce anne-babanın, daha sonra okulda öğretmeninin iyi ve kötü değerlerine uyar. Dolayısıyla bu dönemde anne-babaların en çok dikkat edecekleri noktaların başında, kendilerinin iyi ve kötü değerlendirmesine, önce kendilerinin uymaları gelir.

İkinci önemli nokta, anne-babanın kendi içselleştirmiş oldukları ahlâkın çocuk tarafından her zaman ve şartta tıpkı bir yetişkin gibi uygulanamayacağını ve bunun da gayet normal olduğunu kabul etmeleridir. Güzel bir sözde dendiği gibi, bir çocuğa yetişkinmiş gibi davranın, ama asla ondan yetişkin davranışı beklemeyin. Çünkü çocuk için ahlâkın kaynağı henüz kendi 'dışında'dır. Ahlâkî otorite olan anne-babadan uzakta iken, çocuk kendi isteklerine ya da çevrenin olumsuz yönlendirmelerine yenik düşebilir. Eğer bu dönemde anne-baba çocuklarını ahlâkî ilke ve değerler açısından aşırı zorlarsa, çocuğun ahlâklanma sürecini kendi elleriyle baltalamış olurlar.

Nitekim Sevgili Peygamberimiz, "Çocuğunuza yedi yaşında namazı emredin" buyurmuş olsa bile, on yaşından önce bu konuda çocuğa baskı yapılmasını doğru bulmaz. On yaşına kadar çocukların namaz kılması için hatırlatma, örnek olma, beraber camiye gitme gibi yöntemlere başvurulabilir. Böylece çocuğun nefsine karşı hoşuna gitmeyecek bir baskı uygulanarak, namazdan nefret etmesine yol açılmaz.

Ahlâklanma döneminde babanın konumu da özel bir öneme sahiptir. 0-7 yaş döneminde annenin çocuk üzerindeki rolü fazla iken bu dönemden sonraki yıllarda babanın rolü artmaya başlar. Baba bu dönemde çocuk için adeta Rabbin yeryüzündeki temsilcisi gibidir ve ahlâkın merkezidir. Çocuk babasını 'her şeye gücü yeten' 'her şeyi bilen' olarak görür. Onun gücüne ve bilgisine olan itimadı sonsuzdur.

Annelerin bu dönemde babanın rolünü haksız yere yıpratacak, onu küçük düşürecek söz ve hareketlerden kaçınması önemlidir.

Bu dönemin özellikle son yılları, çocuğun 14-15 yaşlarında bir yetişkin olarak Rabbiyle kendi başına muhatap olacağı kritik dönemden önceki son virajdır. Çocuk babasıyla kurduğu yüceltilmiş baba ilişkisi sayesinde ya bu viraja daha kolay girer ve yetişkin yıllarına yumuşak bir geçiş yapar; yahut da büyük sarsıntılar geçirir, ahlâklı bir şahsiyet geliştirmede zorluklar yaşar. Bu noktada babanın çocuğun gözündeki otoritesini kendi gücüne mi yoksa Rabbine mi dayandırdığı çok önemlidir. Yaptığı ibadetler ve sergilediği davranış diliyle Rab otoritesine bağlı olduğunu çocuğuna hissettiren bir baba, çocuğunun gençlik dönemini 'sorunsuz' atlatması için en çok ihtiyaç duyduğu şeyi yerine getirmiş olur. Çünkü babası kendisinden kat kat güçlü ve bilgili olmasına rağmen Rab otoritesine boyun eğiyorsa, çocuk kendisinin haydi haydi boyun eğmesi gerektiğini düşünür:

Böylece gençliğin başkaldırmaya meyilli ruhu, örnek baba modeliyle teskin olur. Sınırlarını ve haddini bilir. Anne babalar, gençliğe adım atan çocuklarının bir trenin makas değiştirmesi gibi bambaşka bir yola girmelerini istemiyorlarsa, kendi üzerlerine düşen bu rolleri en güzel şekilde yerine getirmelidirler.