TR EN

Dil Seçin

Ara

Dost Mikroplar

Dost Mikroplar

Mikropları nasıl bilirsiniz?

Kötü derseniz, haksız sayılmazsınız, çünkü genelde kötü şöhretleriyle tanınırlar. Elbette böyle tanımamız bizim eksikliğimiz.

Fakat evreni inceledikçe görüyoruz ki, her şey mükemmel yaratılmış ve mükemmel işletilen bir sistemde çalıştırılıyor.

Bakteriler için de aynı gerçek sözkonusu. Ne onlar bizi tanıyor da öyle çalışıyor, ne de biz onları tanıyoruz.

Fakat her şeyi bilen ve her şeyi belli kurallar dahilinde çalıştıran bir Rabbimiz var.

Acaba rahmetiyle her şeyi kuşatan Allah, bakterilerle hikmetini nasıl gösteriyor? Buyrun okuyalım.

Yaşadığımız dünyaya ibret nazarıyla bakarsak muazzam bir canlı çeşitliliği ve mükemmel bir uyum dikkatimizi çeker. Yeryüzünü dolduran milyonlarca farklı canlı türü (hayvanlar, bitkiler ve mikroorganizmalar) ile insanın her türlü ihtiyacını karşılayacak ideal bir ortam meydana getirilir.

Şaşırtıcı ve hayranlık verici bu harika canlı çeşitliliği, hayatımız için büyük önem taşır. Görünenlerin dışında bilim adamları ve uzmanlardan başka kimsenin adlarını dahi bilemediği, ancak mikroskoplarla görülebilen ve milimetrenin binde biri büyüklüğündeki, 300 bin ila bir milyon kadar türü olduğu tahmin edilen bakterilerin yer almadığı bir dünya nasıl olurdu hiç düşündük mü?

Bakterilerin olmadığı hayat hayal bile edilemez. Çünkü dünyadaki oksijenin önemli bir bölümünün üretimi, yeryüzünde element döngülerinin sağlanması, dünyanın temizlenmesi, ölü organizmaların ayrıştırılarak yeniden kullanışlı hale getirilmesi ve daha pek çok hayati mekanizma bu mikroskobik canlılar sayesinde gerçekleştirilir.

Vücudumuzda yaşayan mikroplar da oldukça ilgi çekici ve şaşırtıcıdır. Bilim adamları vücudumuzda yaşayan mikropların karmaşıklığı, gücü ve sayısı yüzünden sürekli hayretten hayrete düşmektedirler. Meselâ sağlıklı bir insanın bağırsakları, 400 farklı bakteri türü içeren küçük bir ekosistemdir ve bu canlılar bağırsakların düzenli bir şekilde faaliyet göstermesinde çok önemli bir pay sahibidir.

Üstelik bakteriler çok küçük olmalarına rağmen, çok öte biyokimyasal, yapısal ve davranışsal komplekslikler gösterirler. Bakteriler olmaksızın yeryüzünde hayat da olmazdı. Hızla çoğalmalarına, bu kadar küçük ve bu kadar çok olmalarına rağmen bakteriler en ufak bir karışıklığa yer vermeyecek şekilde uyum içinde faaliyet gösterirler.

Çoğu insan, bakterileri sadece hastalığa yol açan zararlı varlıklar olarak düşünür. Ancak böyle bir düşünce doğru değildir. Bakterilerin ancak çok az bir bölümü hastalık etkenidir. St. Louis’teki Washington Üniversitesi’nden George Weinstock, “Vücudumuzda yaşayan mikrop sayısı, hücre sayımızın 10 katı” diyor.

Ancak mikrobiyom olarak bilinen bu mikrop toplulukları hâlâ bir muamma. “Vücudumuzun bu kısımları hakkında hiçbir şey bilmiyoruz” diyor Weinstock.
Weinstock ve araştırma grubu, binlerce mikrobu DNA dizilimlerine göre katalogluyor. Diğer araştırmacılar da bu mikropların tam olarak ne yaptığını anlamak için deneyler yapıyor.

Weinstock’un İnsan Mikrobiyom Projesi ekibi, kaydettikleri genleri yorumlamak için laboratuarda incelenen 900 kadar mikrop türünün genomlarının dizilimlerini kaydediyor. Projeden önce araştırmacılar yalnızca 20 mikrop türünün genomlarını kaydetmişti. Mayıs ayında araştırmacılar ilk 178 genle ilgili detayları yayımladılar. Bilinen genlere benzemeyen 29 bin 693 gen tespit ettiler.

Yeni araştırmalar mikroplar için vücudumuzda bulunan ekosistemleri anlamamıza yardımcı oluyor.

California, Palo Alto’daki Stanford Üniversitesi’nden Doktor David Relman, sadece ağzımızda beş yüz ile bin arasında mikrop türü olduğunu tahmin ediyor. “Ama nihai rakam bu değil. İncelediğimiz insan sayısı artıkça, mikrop sayısı da artıyor” diyor.

Ağız kendi içinde dil, dişeti, diş gibi küçük ekosistemlere ayrılıyor. Her bir diş, hatta dişin her bir tarafı farklı türde bakteriler barındırıyor.

Bu mikrop çeşitliliğine bakılacak olursa, insan vücudunun mikrobiyomundaki gen sayısı inanılmaz boyutlarda. Avrupalı ve Çinli araştırmacılar, 124 kişiden aldıkları dışkı örneklerindeki mikrop genlerini katalogladı. Mart ayında, 3.3 milyon genden oluşan bir liste yayınladılar.

İnsanların mikrobiyomları doğdukları andan itibaren farklılaşıyor. Araştırmacılar normal doğum sonucu dünyaya gelen bebeklerin annelerinin doğum kanallarından aldıkları mikroplarla çevrili olduğunu ortaya çıkardı. Ancak sezaryenle doğan bebekler genelde yetişkinlerin derilerinde bulunan mikroplarla kaplıydı.

Mikroplar her geçen gün vücudumuzu sarmaya devam ediyor. Washington Üniversitesi’nden Jeffrey Gordon, “Bu mikrop toplulukları bizi kuşatıyor ve içimize nüfuz ediyor” diyor. Farklı insanların vücutlarına farklı mikroplar giriyor ancak hayatımızı idame ettirmek için gerekli olan fonksiyonları hepsi yerine getirebiliyor. Bu görevlerden biri, karmaşık bitki moleküllerini parçalamak.

Mikroplar, sindirime yardımcı olmanın yanı sıra, iltihaplarla savaşmak için bağışıklık sistemine sinyaller göndermek gibi çok sayıda fayda sağlıyor.

Hastalıkların çoğuna iç ekosistemlerdeki muazzam değişiklikler eşlik eder. Örneğin aşırı kilolu kişilerin bağırsaklarında normal kilolulardan farklı türde mikroplar bulunur.

Bazı durumlarda, hastalık vücutta değişikliklere yol açınca yeni mikroplar devreye girebilir. Ancak mikroplar kimi zaman hastalığa da yol açabilir.

Birçok araştırma, sezaryenle doğan bebeklerde, çok sayıda ilaca dirençli Staphylococcus aureus bakterisi aracılığıyla deri enfeksiyonlarına yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu öne sürüyor. Bunun nedeni, annelerinin doğum kanallarından yoksun olmaları olabilir.

Sezaryenin, çocuklarda astım ve alerjileri artırdığı da öne sürülüyor. Bu yüzden antibiyotik kullanımı da artıyor. Çiftliklerde yaşayan ve topraktan yeterli oranda faydalı mikrop alabilen çocuklar, şehirlerde büyüyen çocuklara kıyasla bağışıklık sistemiyle ilgili rahatsızlıklara daha az yakalanıyor.

Çalışmalar aynı sonuca varıyor: Çocuklar gerektiği kadar mikrop alamazsa, bağışıklık sistemleri zayıf kalıyor.

Mikrobiyomları daha iyi anlamak, doktorlara bazı hastalıklarla daha iyi baş etmenin yollarını gösterebilir. Yine de Weinstock, bunun uzun yıllar alabileceğini söylüyor. “Bilimsel kanıtlar konusunda büyük eksikliklerimiz var” diyor.

Mikroplarla ilgili kapsamlı bir tablo, araştırmacılar daha fazla deney yapmak için Weinstock ve meslektaşlarının topladıkları genetik bilgileri kullanarak deneyler yaptıklarında ortaya çıkacak.

 

Kaynak: İnsan Vücudunun Dostu Mikroplar. Carl Zimmer. The New York Times. 25 Temmuz 2010.