TR EN

Dil Seçin

Ara

Eylül 2010

post-title

Eylül 2010, 405

Aziz ve çok değerli okuyucularımız;

Güzel günler çabuk geçer. Mübarek Ramazan ayı da geldi de gidiyor bile. Ardından serin bir ferahlık ve tatlı anılar bırakarak… Şimdi bayramların, Ramazanların, oruçların o ilahî zevki hayatımızın en güzel anıları arasında ebedî bir yer tutmak üzere “Allahaısmarladık” diyor.

Ramazanla, bayramla ilgili ne kadar güzel anıları vardır insanların, hiç unutulmaz. Dönüp dönüp hatırlanır. Dünya bir değirmendir, döner. Dünya ahirete inkılâp eder. Geride bu güzel anılar kalır elimizde.

Sevgili dostlar; büyük bir oluşun, büyük bir kavuşmanın, şimdi Ramazan’dan ayrılışın o buruk acısını yaşıyoruz. Şükür ki, ayrılışının acısını unutturacak kadar güzel bir kucaklaşma var; bayramlaşma var sonunda. Bayram onu hak edenlerindir, Ramazan’ın hakkını verenlerindir.

Bayramınız da, Ramazanınız da, bin aydan hayırlı Kadir Geceniz de mübarek olsun. Ömrünüz bereketle dolsun. Hayatınız, bu mübarek gecelerin ve gündüzlerin getirdiği rahmetin neşesiyle ilahî huzuruyla dolsun. Kısacık ömrümüz bu mübarek ayla beraber upuzun bir ömür olsun inşallah.

Ömrü ya da hayatı uzatmanın bir tek yolu vardır. O da, yapılan işlerin ve hizmetlerin Allah için yapılmış olmasıdır. O zaman yapılan hiçbir iş, söylenen hiçbir söz mâzide kalmaz. İstikbâle yollanan bir mektup olur. Bir gün gelip önümüze koyulur. “İşte gönderdiğin mektup!” diye… İnsan yaptıklarıyla, konuştuklarıyla ebedî hayatını şekillendirir. Eğer o manzaranın içinde hoşlanmadığı bir şey varsa, “Bu da nereden çıktı?” diyemez. Her şeyin sorumlusu, yine insanın kendisidir.

Bilgisayarımızda, kendisi ancak bir başka programla açılabilen dokümanlar vardır. O program yoksa o dokümanların üzerinde bir tasarrufta bulunamayız. Hayatta yaşadıklarımız da bundan pek farklı değil. Ama yaşadıklarınızın içinde, Allah’ın razı olmadıklarını er ya da geç silmek ya da değiştirmek imkânı bulunan bir program vardır. O da tövbe ve istiğfardır.

Evet, sevgili dostlar… Bir yandan mübarek bir ayın geçişi, bir yandan bayram sevinci, bir yandan eğitime başlayacak yavrularımızın o heyecanlı hâlleri... Yazın kısa süren bu tatil döneminden sonra bir hareketlilik başlıyor. Yoğun bir trafik bizi bekliyor.

Aman ha, hızla geçerken yakınlardaki dostlara da bir merhaba demeyi unutmayalım. Dost, dostun nesini özlemez ki? Sesini özler, merhabasını, ilgisini, kendisine uzatılacak olan bir selâm ve sohbet faslını gönülden özler.

Bâkî olan dostluğun hatırına bir selâm verelim dedik; hâlinizi, hatırınızı soralım dedik. Biz de kapınızı gönül dolusu bir selâm ile çalalım dedik. Sıcak ayların sonunu, serin yazılarla bağlayalım dedik.

En küçük işimizde bile Rabbimizin yol göstericiliğine ve ilhamına muhtacız. İnsan hayatını hafife aldı mı, Allah’tan gelen ikramı ve ilhamı da küçümsüyor, göremiyor. Küçük zannettiğimiz her nimet, Rabbimizden geldiği için büyüktür. O nimetin şükürle değerlendirilmesi gerekirken, sıradanlaşıveriyor birden. “Zaten böyle olması gerekirdi.” diye düşünülüyor herhalde.

Hâlbuki düşünmek, deşmektir. Tefekkür ise bir teşekkürdür Rabbimize. Gördüklerimize yeni bir gözle bakmaktır. Eşyanın tozunu almaktır. Ve hayata ince bir ayar çekmektir.

İman ve inanç budur işte... İman, Allah’ın her işimize müdâhil olduğunu bilmektir, hayatımızı her yönüyle Allah’a açık olduğunun şuuruna varmaktır. “Allah bana yeter.” diyenin inancı, tüm yetersizlikleri yenmeye yeter.

En küçük bir nimete gösterdiğimiz dikkat ve hassasiyet, onu o en sevgili Rabbimizden bilmek, ne kadar da değerli kılıyor. Şimdi insan geçen günlerin içindeki nice nimete hayıflanıyor. “Estağfirullah” diyor. Nimete nankörlükten dolayı, şükrünün azlığından dolayı Rabbinden af dileniyor. Özür diliyoruz Rabbimizden. Günah ve gafletle geçen her anımız için.

Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten,

Affet Sen’den habersiz aldığım her nefesten…

(Necip Fazıl Kısakürek)

Çok şükür, böyle güzel bir dünyada, böyle güzel bir hayatın içinde, böyle güzel bir hizmetin, Zaferimizin etrafında kümelenmiş; yıllardır gerçeği ve hakkı anlamaya ve arayanlara anlatmaya çalışıyoruz. Bulduklarımızı, yaşadıklarımızı sizlerle ve tüm insanlarla paylaşmaya çalışıyoruz.

Gerçekler güneş gibidir. Gizlenmesi ilelebet mümkün değildir. Zafer’in sayfalarını hakikat güneşinin vurduğu bir gerçeğin aynasına dönüştürmeye çalışıyoruz. Bu harmanda sizin de iziniz var…

İzimiz, yüzümüz olacak bir gün. Güzel izler bırakalım. Dostluklarımızı tazeleyelim lütfen. Yeni dostlar katalım aramıza. Yeni okuyucularla beraber büyüsün, gelişsin dostluk halkamız inşallah. Sevincimiz, gayretimiz katlanarak çoğalsın.

Geçen ay, 2010 yılının en güzel sayılarından biriyle karşınızdaydık. Ve bu sayımızda da yine çok güzel yazılar var, çok şükür. Her sayımızda tüm kalem erbabıyla birlikte sizlere en güzelini sunmanın gayreti içindeyiz. İnşallah, bu sayımızı da ibretle ve zevkle okur, çevrenizle, ailenizle ve dostlarınızla paylaşırsınız.

Unutmayalım, dostluklar sıcak tutulmak ister, aranmak sorulmak ister. Dostluklar çoğaltılmak ister. Allah için olan bu dostlukları çoğaltalım…

Dergideki Yazılar