İ’lem Eyyühel-Aziz! Sinek, örümcek, pire gibi küçük hayvanlar, fil, camus, deve gibi büyük hayvanlardan daha zeki, hilkatçe daha güzel, sanatça daha tam oldukları halde, bunların ömrü kısa onlarınki uzun, bunların zahiren menfaatleri yok, onların var. İşte bu hal, hilkat-i eşyada Sâni’in külfeti olmadığına ve her şeyin vücuda gelmesi ancak “Kün” emriyle olduğuna bâhir bir bürhandır. (Mesnevî-i Nuriye, Zerre)
Açıklama
Bediüzzaman Hazretleri burada enteresan bir muhakeme ile, küçük hayvanların sanatça daha tam olmakla birlikte ömürlerinin az olmasını, Allah’ın mahlukatı yaratmasında hiçbir külfetin söz konusu olmamasına bağladı.
Böylece bize şöyle bir düşünce ufku açtı: Biz bir ev yaparken hazır kalıp ve hazır beton kullanıyorsak, inşaatımız kısa sürede tamamlanır. Ama, her tarafı sanatlı ve taştan bir ev yapmak istiyorsak bu iş uzun zaman ve büyük emek ister. Yıllarca uğraşarak ortaya koyduğumuz bu sanat eserinin yüzyıllarca devam etmesini isteriz. Birincisinde böyle bir arzumuz olmayabilir.
Cenab-ı Hakk’ın işleri böyle değil. Çok ince işçilikler gerektiren, çok harika birer sanat mucizesi olan küçük hayvanlar, çok uzun zaman yaşamaları gerekirken, kısa bir ömür geçiriyorlar. Sanatça onlar kadar ileri olmayan büyük hayvanlar ise, çok daha uzun bir ömür sürüyorlar. İşte bu hal gösteriyor ki, Allah için zor, kolay diye bir şey söz konusu değil. Onun hikmeti, bir varlığın ne kadar ömür sürmesini gerektiriyorsa, ona o kadar ömür veriyor. Her şeyi sadece “Ol!” emriyle yaratıyor. Yani, küçük olsun büyük olsun hangi varlığı yaratmayı diliyorsa, sonsuz kudretiyle onu külfetsiz ve kolayca vücuda getiriyor.