TR EN

Dil Seçin

Ara

Kızmak Bilmeyen İnsanların Memleketi: Malezya

Kızmak Bilmeyen İnsanların Memleketi: Malezya

Malezya, çok farklı hatıralarla dolu benim için. Her şeyin evvelinde gezdiğimiz Orta Doğu ve Güney Doğu Asya ülkeleri içerisinde en güzeli diyebilirim. Halkı, ahlakları ile insanlara değer vermeleri, herkese güler yüz tatlı dille muamele etmeleri ile bir başka güzellikte. Kendi aralarında en ufak bir sürtüşmeye, kavgaya rastlamak mümkün değil. Her türlü problemi kolaylıkla çözme Malezyalılara has bir vasıf. Yardım etmeyi seviyorlar. Birçok kez yol güzergâhlarının aksi istikametinde olsa bile sorduğumuz adresi göstermekten kaçınmıyorlar. Hatta taksi tutup yol gösterdikleri bile oldu.

Hayatımda ilk defa gördüğüm meyveler vardı. Papaya, duryan, ananas, klapa muda dedikleri hindistan cevizi ve ismini hatırlayamadığım daha niceleri. Muzların kızartılarak yendiğini ilk defa burada görüyordum. Arkadaşım Muhammed Yusuf’a niye böyle yaptıklarını sorduğumda bana: “Biz muz ülkesiyiz, nasıl yeneceğini herhalde sizden iyi biliriz.” demişti şakayla. 30 küsur muz çeşidi varmış Malezya’da.

Özellikle duryan meyvesini yemek, ilk tadan için hayatında devamlı anlatacağı bir hikaye. Duryan kokusu ne kadar çirkin olsa da o kadar tatlı ki. Bizim karpuzların biraz daha küçüğü tek farkı çok sert dikenleri olması. İnsanın başına düşecek olsa büyük ihtimalle öldürebilir. Bu meyve çok yüksek ağaçların tepelerinde oluyor. Çoluk çocuk kimse duryan ağaçlarının altında oynayamıyorlar. Hatta kedi köpek bile. Fakat dikkat çekici bir Hikmet-i İlahi ve Rahmet-i İlahi, bu meyveler gece düşüyor.

Âdetleri çok farklı Malayların. Günde en azından 4-5 öğün yemek yiyorlar. Yemekleri de pirinçsiz düşünülemez. Değişik olan sadece yanında yedikleri balık çeşitleri, tavuk vs.

 

İslamiyet İle İlk Tanışmaları

İslamiyet, Malezya’ya 1400 yılından sonra girmiş. Malakka boğazı kıyısındaki Malakka şehrinin kurucusu Prens Prameswara 1414 yılında Pasai kralının kızıyla evlenerek Müslüman olmuş ve adını Mecât İskender Şah olarak değiştirmiş. Onun Müslüman olmasından sonra yönetimi altındaki bölgelerde İslam hızla yayılmaya başlamış. Batı Hindistan’dan gelen Müslümanlar da ona yardımcı olmuş. 1446’da Malakka sultanlığına geçen Sultan Muzaffer Şah zamanında İslam resmi din olmuş.

18. yüzyılın sonlarına doğru bölgeye İngiliz sömürgeciler gelmiş ve ülkeyi 1957’ye kadar işgal etmişler. 1957’de istiklaline kavuşmuş olan bu ülkede 13 eyaletin kralı federasyon sistemi şeklinde sırasıyla beşer yıl Malezya’ya kral oluyorlar. Ülkede Malayca, İngilizce, Müslüman aydınlar da Arapça konuşur.

 

Demografik Yapısı Ve Yönetim Şekli

Malezya krallıkla yönetilen ve çok partili demokratik sisteme dayalı bir konfederasyon. Konfederasyonu oluşturan federal eyaletler de krallıkla yönetiliyor. Batı Malezya’da bulunan eyaletlerin krallarından biri dört yıllığına genel kral yani “yüce başkan” seçiliyor.

Malezya’nın başta gelen iki siyasi partisi var. Malezya’nın bağımsızlığından önce kurulmuş olan Birleşik Malay Milli Organizasyonu (UMNO) Diğer parti ise Malezya İslam Partisi (PAS).

Başkent Kuala Lumpur. Diğer önemli şehirleri: lpoh, Pinang, Johor Baharu, Kelang, Kuala Terengganu, Port Kelang, Kota Baharu, Seremban, Kuantan, Kota Kinabalu. Yüzölçümü: 330.434 km2 Nüfusu: 24 milyon.

Malezya Güneydoğu Asya’da güzel bir Uzakdoğu ülkesi. Nüfusunun %55’i Müslüman olup, %35’i Çinli, %10’u da Hint asıllı. Çinli nüfus ticareti de hemen hemen ele geçirmişler. Kuala Lumpur sanki tipik bir Çin şehri gibi, bolca Çince yazı ve reklam ilanları ile nüfus artış oranı da Malezyalı halka göre Çinlilerde daha yüksek. Giyimleri de oldukça açık. Buna mukabil Malezyalı hanımlar Çinlilere nispeten örtünmeyi İslam’la özdeşleştirmişler. Yani örtünen Müslüman, örtünmeyen gayri müslim gibi bir anlayış hâkim. Dolayısıyla örtünme oranı Malezyalı hanımlar arasında oldukça yüksek.

Malezyalılar ırk olarak bizler gibi hareketli değiller. Maleyu karakteri denince akla bir durgunluk, ağır hareket, hadiselere kendini koyverme, vaktin değersizliği vb. sıfatlar geliyor. Dolayısıyla yıllarca sömürü altında kalmaları biraz da bu karakteristik yapılarına bağlı. Okuma oranı çok yüksek. Hükümet halkını dışarıda okutmak için sanki özel ilgi gösteriyor. Öğrendiğimize göre nüfus oranına göre ülke dışında en çok öğrencisi olan tek ülke Malezya imiş.

 

Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi

Malezya’da dinî eğitime çok önem veriyor. Başkent Kuala Lumpur’da, Türkiye’nin de kurucu ülkeler arasında olduğu Uluslararası İslam Üniversitesi (HUM) dünyanın her tarafından talebe ve öğretim üyelerini bağrına basmış. Türkiye’den de Tahir Ayar, Hulusi Yavuz, Mehmed Maksudoğlu, Yunus Vehbi Yavuz, Faruk Beşer gibi öğretim üyeleri burada çalışmışlar. İngilizce ve Arapça eğitimin yanı sıra Malezyaca’yı da öğrenen talebeler üniversitenin kampüsündeki yurtta kalabiliyorlar. İslam Konferansı Teşkilatı’nın girişimiyle eğitim hayatına başlayan bu üniversiteye, kuruluş aşamasındayken Türkiye malî yardımda da bulunmuş. Mütevelli heyet üyelerinden biri de Türkiye’nin Malezya Büyükelçisi. Ancak gariptir ki, Türkiye’nin aktif katılımıyla kurulmuş bu üniversiteyi şimdi Türkiye tanımıyor.

 

“Namaz Kılmayan Yok Ki”

Malezya’ da halk arasında namaz kılma oranı hayli yüksek. Namazlarımızı UTM’nin (Malezya Teknoloji Üniversitesi) mescidinde kılıyorduk. Bu mescit bizim Kocatepe Cami’nin üçte biri büyüklükte. Ertesi sabah tıklım tıklım dolu camide sabah namazını kıldıktan sonra arkadaşım Muhammed Yusuf benden gençlerle sohbet etmemi istemişti. Ona üniversitedeki öğrencilerin namaz kılma oranını sormuştum. Muhammed Yusuf şaşkın bir eda içerisinde: “Müslümanlardan namaz kılmayan yok ki” demişti. Hiç unutamam.

 

Hatıralar, Gözlemler Ve Notlar

Malaylar yabancılara karşı önce donuklar, sonra açılıyorlar. Yaklaşık bir aydan fazla kaldığım kuzey bölgesi Kelantan’da tutmuş olduğum hatıra defterime şunları yazmışım:

Malezya’da 6. günüm doluyor. Her gün değişik âdetlerle karsılaşıyorum. Dün bir yemek davetine gittik. Sığır kesilmiş. Yemek yapımında komşular yardımcı oluyorlar. Davete herkes çağrılmış desem mübalağa olmayacak...

İnsanın burada günde iki üç defa duş alması gerekiyor. Sıcak ve aşırı nem çok rahatsız ediyor. Arabaların direksiyonları sağda. Trafik de soldan işliyor. Bir gün motosikletle giderken neredeyse karşıdan gelen arabanın altına giriyordum.

Burada insanlar kızmak nedir kesinlikle bilmiyorlar. Para versen Malayları kızdıramazsın. Geçen gün yolda arabayla birinin arabasını sıyırdık. Şoförü indi, tebessümle bizim Muhammed Yusuf’a bir şeyler söyledi. O da ona güldü. Mesele kalmadı...

Aklımdayken yazayım; kediler burada gündüzleri uyuyorlar. Öyle tembeller ki... Malaylar da gündüzleri uyuyorlar. Akşam da erken yatıyorlar. Hatta taksi şoförleri bile yolun kenarına çekiyor arabasını ve uyuyor.

Dün ansiklopediden eşek resmi gösterdiler. Bana Türkiye’de olup olmadığını sordular. Daha sonra hayvanat bahçesinde gördüm o hayvandan. Çalımından yanına varılmıyordu. Kıymete binmiş.

Burada insanlar izar denilen bir etek giyiyorlar. Her mahallede bir musalla var. Beş vakit namazları orada kılıyorlar. Cumalara da camilere gidiyorlar. Kaldığımız semtteki musalla yerden bir metre kadar yüksekte ve ahşap. Kadınlar için çarşafla ayrılmış bir bölme mevcut. Namaza gelenler izarlarını çıkartıp, buradaki izarları giyiyorlar. Kadınlar da erkeklerin yanında abdest alabiliyorlar. Bazıları başları açık geliyor orada örtünüp namaz kılıyorlar.

Malayların selamlaşmaları da ayrı bir tatlı. İki ellerini açıyorlar, yumuşakça sıkmadan birbirlerinin ellerine değdiriyorlar.