TR EN

Dil Seçin

Ara

Arnavutluk / Büyük Yürekli İnsanların Sıcak Memleketi

Arnavutluk / Büyük Yürekli İnsanların Sıcak Memleketi

Arnavutluk Avrupa’nın bağrında kendisi küçük ama insanlarının yürekleri büyük olan şirin bir memleket. Buraya üç günlüğüne geldik fakat gezimiz üç güne sığdırılamayacak kadar dolu dolu geçti.

 

Kısa kısa Arnavutluk

Arnavutluk, doğudan Sırbistan ve Makedonya, kuzeyden Karadağ, güneydoğudan Yunanistan, batıdan da Adriyatik Denizi’yle çevrilidir. Nüfusun %70’i Müslüman, %30’u Ortodoks ve Katolik olmak üzere Hıristiyan. Para birimi Lek.

Camilerde gençlerin çoğunluğu Arap selefi akımlardan etkilenmiş görünüyorlar. Ancak yaşlı cemaat Osmanlı Türk İslam anlayış ve yaşantısını tercih ediyor.

 

Bunker

Arnavutluk’ta en dikkat çekici şeylerden biri de Bunker adını verdikleri sığınaklar. Akıl alacak gibi değil ama Enver Hoca döneminde halkın muhtemel dış saldırılara karşı savunma ve korunması için yaklaşık 600 bin bu Bunker inşa edilmiş. Bunkerler üstleri yuvarlak, çelik ve beton ile harmanlanmış, duvarlarında silah çıkabilecek büyüklükte bir iki deliğe sahip siperler. Kimisi bir iki kişilik aileyi barındıracak şekilde, kimisi de 15-20 kişilik kadar. Arkadaşların anlattıklarına göre Enver Hoca bu ucube yapıları inşa eden Alman mühendisi sağlamlığını denemek adına içindeyken bombalatmış, bir şey olmamış. Bu Bunkerlerin her biri 2 oda bir salonluk bir dairenin imal fiyatına geldiğini söyledi arkadaşlar. Gerçekten inanılacak gibi değil.

 

Tiran

Arnavutluk’un nüfusu yaklaşık 3,5 milyon kadar. Tiran’ın nüfusu da yaklaşık bir milyon civarında. Şehir olarak oldukça büyük bir meydanın etrafında kurulmuş ama bir başkent görünümünden uzak gibi. Ana caddeye açılan ara sokakları yol yapım ve hafriyatlarla şantiye halinde denebilir. Çevresi yüksek dağlarla kuşatılmış. 

Arnavutluk’ta göze çarpan en dikkat çekici manzaralardan birisi uzun yıllar Osmanlı hâkimiyeti altında kalmış olmasına rağmen Osmanlı ve haliyle de İslam izlerinin özellikle silinmeye, yok edilmeye çalışılmış olması. Enver Hoca ile komünist idarenin altında Osmanlı döneminden kalma bir çok tarihî doku yok edilmiş. Bu bağlamda binlerce cami yıkılmış. Her şehirde sadece göstermelik birer cami bırakmışlar.

Meydanda caminin hemen karşısında sayılabilecek bir yerde, Arnavutluk tarihinde oldukça önemli bir yere sahip olan İskender Bey’in at üstünde heykeli mevcut. İskender Bey tarihte beyliklerden oluşan Arnavutluk halkını tek bir çatı altına toplamış büyük Arnavutluk’u kuran kişi olarak biliniyor.

Caminin hemen yanında da saat kulesi, çevresinde de Ulusal Müze ve Opera binası var. Hemen yakında da güzel bir gölet mevcut.

 

Kruja

Kruja şehri Arnavutluk’un kuzeyine düşüyor. Osmanlı dönemindeki adı Akçahisar veya Akhisar’mış. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1478 yılında fethedilmiş. Enver Hoca’nın memleketi olarak biliniyor. Tarihî dokusu ile UNESCO’nun koruması altındaymış. Şehir dağ yamacının altına doğru kurulmuş vaziyette. Şehrin merkezinde tarihî bir cami yer alıyor. Çevrede Osmanlı mimarisinin esintilerini hissedeceğiniz dükkânlar var. Ayrıca büyük bir kale bulunuyor. Eskiden uzun süre hapishane olarak kullanılmış.

Kruja’ya giderken sağ tarafta Sarı Saltuk adında bir dervişe ait olduğu söylenen bir türbe bulunuyor. Arkadaşlar türbede bu dervişin ayak izinin bulunduğunu söylediler. Rivayetlere göre Sarı Saltuk bir ayağını bu noktaya diğerini de dağın tepesine koymuş. O gün bugün de ayağının izi de taşın üzerinde belirmiş.

 

İşkodra

İşkodra Arnavutluk’un diğer şehirlere göre daha fazla mutaassıp bir şehir görüntüsünde.

Burada Hasan Rıza Paşa’yı anlattılar. Osmanlı’nın son İşkodra valisiymiş. Balkan harbini kaybeden Osmanlı Devleti Hasan Rıza Paşa’dan orayı terk etmesini istemiş. O da askerlerini İstanbul’a geri göndermiş ve “Burası bizim ya mezarımız ya da geleceğimiz olur; ama ayıbımız olmaz.” diyerek bu toprakları terk etmeyip halkla birlikte direnişe katılmış. Onun için Arnavutlar Hasan Rıza Paşa’yı çok seviyorlar.

 

Medreseler

Arnavutluk’ta diğer unsurlar arasında farklılığın bir sembolü olması adına medrese kültürünün ayrı bir yeri var. Hemen hemen bütün vilayetlerine dağılmış olan medreseler, dinî hizmeti deruhte etmişler. Burada medreseler orta kısımla birlikte sekiz yıl eğitim veren bizim İmam-Hatip ayarında okullar. Fen dersleri İngilizce veriliyor. İslamî ilimler Arapça. Ama eğitim çok daha kaliteli. Örneğin bu medreselerden mezun olan öğrencilerin tamamı Avrupa üniversitelerinde farklı sahalarda eğitim görüyorlarmış.

 

Berat

Berat şehri Arnavutluk’un en eski yerleşim yerlerinden birisiymiş. Berat aslında Beyaz anlamına geliyormuş. Burası da UNESCO tarafından koruma altına alınmış. Tiran’a 40 km kadar yakın. Buraya eskiden 1000 pencereli şehir denirmiş. 150 bin nüfuslu olduğu söylendi.

Berat kalesi de gerçekten görülmeye değer. Kale içindeki evler eski Osmanlı tarihî dokusunu anımsatıyor. Kale içinde minaresinin yarısı yıkılmış harabe halinde eski bir cami var. Kalenin çevresinde ve içinde kalın taşlarla döşenmiş kaldırımlar göze çarpıyor.

 

Elbasan

Burası başkent Tiran’a yaklaşık 50 km kadar yakınlıkta. Virajlı yollardan geçerek ulaşılıyor. Rehberlerimiz buradaki nüfusun %70’e varan çoğunluğunun Müslüman olduğunu söylemişti. Halihazırdaki nüfusu da 250 bin kadarmış. Enver Hoca zamanında 30’a yakın cami yıkılmış. Şehir merkezinde, Arap camisi adında, aslı ise Osmanlı camiinin restoresi ile yapılmış bir cami var. Çevresinde Osmanlı hamamı ve ne olduğunu tam anlayamadığım bazı tarihî kalıntılar var.

 

Ve veda

Bu seyahatimiz geride çok anlamlı hatıralar bıraktı. Ceddimizin yadigârı bu toprakları görmek, onların hatıralarını yâd etmek bizi son derece duygulandırdı. Ayrıca bizlere rehberlik eden samimi arkadaşlara şükranlarımı ifade etmek isterim.