TR EN

Dil Seçin

Ara

Hicreti Bir De Böyle Düşünelim!

Hicreti Bir De Böyle Düşünelim!

Hicret yıllardan beri benim kafamı kurcalıyor. Hicret olayının gerçek yüzü ve anlamı insanlara tam olarak anlatılabiliyor mu? İnsanlar Hicretin ne olduğunu tam olarak hissedebiliyor, idrak edebiliyorlar mı?

Hicri yılbaşı gelince yapılan programlara, camilerdeki vaazlara kulak kesiliyorum. Aklımdan geçenleri dile getirenlere pek rastlayamıyorum.

Hicret, pek mühim bir hadise olmalı ki, İslami takvim Hicret olayını başlangıç yılı olarak kabul ediyor. Demek ki Hicri takvimi hayata geçirenler, Hicret olayına bizim hissettiklerimizden daha farklı bir mana yüklemişler.

Miladi Takvim’de Hz. İsa’nın doğum yılı, takvim için başlangıç kabul edilirken, İslami Takvim’de “HİCRET” birinci yıl olarak kabul edilmiş. Demek ki, o devirlerde “HİCRET”e verilen anlam, bu devirlerde algıladığımızdan daha farklı olmalı.

Bizim jenerasyonumuzda Hicret denilince, ‘ÖRÜMCEK ve GÜVERCİN’e odaklanılıyor. Hicret esnasındaki gerçek bir mucize olan örümcek ve güvercin hadisesi çok ön plana çıkarılarak, hicret bu mucizenin gölgesinde bırakılıyor.

Elbette her mucize Müslümanlar için çok mühim ve ibretlidir. Mucizelerden alınacak çok dersler ve ilhamlar vardır. Fakat Hicret hadisesinde, örümcek ve güvercin mucizesi kadar, hatta daha da önemli cihetler vardır. Bu ayrıntıları Müslümanların hissetmeleri, kavramaları ve günlük hayatlarında pratiğini yapabilecekleri sonuçlar çıkarmaları icap ettiği kanaatindeyim.

Mucizeler peygamberlere Allah’ın bir ihsanıdır. İnsanlar için irkiltici ve ibret vericidir. İnançsızları şok edecek, müminleri hayran bırakacak sahnelerdir. Ancak o mucize sahnesini müminler bir kere daha yaşayamaz ve tecrübe edemezler.

Halbuki Müslümanlar hicretteki başka incelikleri kavrayabildikleri zaman, günlük hayatlarında onlara rehber olabilecek birçok ders ve prensipleri yakalayacaklardır.

Hicret hadisesinin bir senarist tarafından değerlendirilmesini ve bir filminin yapılmasını çok arzu ederdim.

Şimdi hicreti bir film gibi düşünmeye çalışalım. Siz hicret edecek kişisiniz. Gündüz şehri terk etmeniz çok tehlikeli, fark edilirseniz öldürülebilirsiniz. Hicret için geceyi seçmelisiniz. Önceden kimse gideceğinizi anlamayacak. Eşiniz ve çocuklarınız bile fark etmeyecekler.

Her şeyinizi geride bırakıyorsunuz. Kazandığınız ve sahip olduğunuz her şeyi bırakıyor ve onlardan ayrılıyorsunuz. Evinizi, arabanızı, işyerinizi, tarla ve bahçelerinizi hayvanlarınızı, sürülerinizi, dünyaya ait neyiniz varsa hepsini terk ediyor, onlardan ayrılıyor ve vazgeçiyorsunuz.

İdealleriniz uğruna, soyut olan değerler uğruna, somut olan her şeyinizi bırakıyor ve onlarla yolunuzu ayırıyorsunuz.

Bu derece idealist bir davranış gerçekleştiren bir insan grubu daha görülmüş müdür?

Kendinizi onlardan birinin yerine koyabildiniz mi?

Yüzlerce insan dünyaya sırtlarını dönerek ahirete yürüyebilmişlerdir. Ölmeden ölmüşler, bir gün onları terkedecek her şeyi, onlardan önce terketme cesurluğunu, iradesini, azmini göstermişlerdir.

Gece sessizce uyanıyor, vedalaşarak, belki de vedalaşma riskini göze alamadan, ayaklarının ucuna basarak, sessizce kapıdan süzülüyor.

Bu evin avlusunda çocukluğu geçmişti. Şu sokakta kendisine görkemli bir düğün yapılmıştı. Evin inşaatına ne emekler vermişti. Artık hepsini geride bırakıyordu, evine, sokağına, bahçesine, şehrine sırtını dönüyor, Rabbine doğru yürüyordu.

Elbette onlar onun için çok değerliydiler, ailesi de, evi de, malları da… Ama bir sevgi ve bir prensip daha ağır basıyordu. Bu ikilemi o an iç dünyasında tekrar tekrar yaşıyordu. Belki ayakları bir o tarafa bir bu tarafa yöneliyordu.

Ancak bu ‘KAHRAMAN İNSANLAR’ın ayakları kararsızlığı yenip yüce bir ideale yürüdü. Onlar Allah’a, ahirete, cennete yürümeyi başardılar.

Bu çok zor bir karar ve çok zor bir yürüyüştü. Sayılarını tam olarak bilemiyoruz. Tarihin  hiçbir devrinde, hiçbir insan grubunun bu kadar yüksek bir fedakârlığı, kararlılığı, idealizmi kitleler halinde hayata geçirdikleri görülmemiştir.

Siz de hicret edebiliyor musunuz? Günlük işlerinize ara verip namaza, camiye hicret edebiliyor musunuz?

Terazinizde, hileden dürüstlüğe hicret edebiliyor musunuz?

Trafikte, kabalıktan kibarlığa hicret edebiliyor musunuz?

Cimrilikten cömertliğe hicret edebiliyor musunuz?

Sürekli tokluktan, oruca ve açlığa hicret edebiliyor musunuz?

TV karşısından, ibadete, okumaya hicret edebiliyor musunuz?

Kavgadan, sürtüşmekten, gerilimden, kibarlığa, sevgiye, nezakete hicret edebiliyor musunuz?..