TR EN

Dil Seçin

Ara

Haziran 2007

post-title

Haziran 2007, 366

Zor Zamanda Konuşmak

Değerli dostlarımız,

Doğalgaz kullanmaya başlayalı şehirlerde nispeten temiz bir hava soluyoruz. Ama bugünlerde siyasetin boğuculuğu herkesin göğsünü sıkıyor. Belli yapımcıların piyasaya sürdüğü filmler o kadar birbirinin benzeri ki, tecrübeli observer’larımız, “Şimdi şu olayları bekleyin” diye santim santimine gelecek olaylardan haber veriyorlar.

Böylesi dumanlı havalarda güzide medyamıza da bir haller oluyor. Filmlerin inandırıcılığını artıran efekt sahneleri gibi, sağdan soldan haber avına çıkıyorlar. Etkiyi artırmak için yedi sekizi bir araya gelip ortak manşet atıyorlar. Bir lisenin bodrum katında namaz kılan gençleri, sanki uyuşturucuyla kendilerinden geçmişler ya da bir seks partisine katılmışlar gibi, “Bakın şu rezalete!” tadında kamuoyuna sunuyorlar. Kendi rezilliklerinin kameranın arkasında kaldığını düşünüyorlar, ama hayır! Artık bazı şeyler daha net görülüyor.

“Efendim, devlet lisesinde böyle bir şey olmaz.” Peki öyleyse, dindar insanların kendi inançlarına göre eğitim verebilecekleri bir okul kurmalarına niçin müsaade etmiyorsunuz? Hayır, o zaman laiklik elden gidiyor. Peki bu laiklik, Batı ülkelerinde mesela ABD’de olduğu gibi, dindar insanların inanç ve ibadet hürriyetini garanti altına almıyor mu? Tıss.

Yine, çıplaklık ile ahlâk arasında ilişki kuramayan da bu medyamız! Sağolsunlar, sayelerinde ahlâkın zihinde olup biten bir şey olduğunu öğrendik. Avrupa’da zaman içinde bozulmasına rağmen üç ilahi dinde de yeri olan ve yüzyıllarca ahlâkın en önemli tezahürlerinden birini temsil eden tesettür, meğer abesle iştigalmiş. Ecdadımız, annelerimiz boşuna örtünmüşler. İffetlerini boşuna korumuşlar. Fethettikleri yerlere boşuna medeniyet götürmeye çalışmışlar. Oturup Boğaz’ın tadını çıkarsalar yetermiş meğer. Bikiniyle de iffet olabilirmiş! Bu gerçeği bize gösterdikleri için kendilerine tekrar teşekkür ediyoruz.

Şaka bir yana, bizi bu fesat günlerinden en kısa zamanda kurtarmasını Rabbimizden niyaz ediyoruz. Bu tehlikeli dönemlerde her zamankinden daha basiretli ve dirayetli olmaya ihtiyacımız var.

Değerli okuyucularımız,

Elinizdeki Haziran sayısında, özellikle son zamanlarda dillendirilen ahlâka dair dip tezlerin ele alındığı “Ahlâk Çıplak!” yazısında Ömer Baldık, ahlâkı çıplaklaştırmaya çalışanların asıl niyetlerini çeşitli açılardan sorguluyor. Baldık’a göre, ahlâk konusu insanın yaratılış ve fıtrat özelliklerinden ayrı ele alınamaz. Hele bunlar göz ardı edilerek bir siyasî çekişme konusu asla yapılamaz. İlgiyle okuyacağınızı ümid ediyoruz.

Ömer Sevinçgül, “Dokuz Emir” başlığını taşıyan yazısında, dokuz maddede özetlenen insan hayatının var ediliş sebepleri üzerinde duruyor. Üstteki yazıyla birlikte düşünüldüğünde ahlâkın temelinin daha berrak bir şekilde anlaşılacağını umuyoruz.

Geçen ay Zafer Araştırma Grubu’nun sizler için takip ettiği “Evren, Bilim ve İnanç” konferansında konuşulanları merak ediyorsanız, sayfa 18’e bir göz atın lütfen. Mustafa Akyol’un hazırladığı, Ümit Şimşek’in yanı sıra iki Amerikalı profesörün de katıldığı konferansta gerçekten dine kulak kabartan bir bilime doğru yol alındığının kokusunu aldık. Bakalım, siz ne düşüneceksiniz?

Bir diğer araştırma yazımız, Britanya’da İslam’ın 1000 yıllık geçmişini gözler önüne sererken, ünlü Pakistanlı kriket oyuncusu İmran Han’ın “Neden dinimden kopmadım?” yazısını okuduğunuzda, Pakistan ve Türkiye gibi ülkelerin paylaştıkları ortak psikolojiyi içinizde hissedeceksiniz.

Ve son olarak “İşte Böyle Yaşamak Lazım” başlığını taşıyan yazısıyla Selim Gündüzalp, 29 Mayıs’ta Hakk’ın rahmetine kavuşan Şahin Yılmaz Hocamızın hayatı ve hizmetlerini duygulu ifadelerle anlatıyor. Kendisine biz de buradan Allah’tan rahmet diliyor, geride kalanlara başsağlığı diliyoruz. Allah, mekânını Cennet etsin.

Bir sonraki ay buluşmak dileğiyle…

Dergideki Yazılar