Bir marangoz atölyesinde bulunduğumuzu ve önümüzde bir masa olduğunu farzediniz. Bu masa, “Tabiat Risalesi”nde izah edilen dört yola göre, ya kendi kendine yapılmıştır veya bu masayı atölyedeki aletler yapmışlardır veya içinde bulunduğumuz marangozhane yapmıştır. Bu üç yol da bâtıl olduğundan, dördüncü yol olan, “bu marangozhanenin ve ondaki aletlerin sahibi olan sanatkâr, bu masayı yapmıştır” hakikati şüphesiz kabul edilecektir.
Âlemdeki sebepler, marangozhanedeki aletler gibidir. Masa, söz konusu aletler kullanılarak yapılmıştır, fakat o aletlerin hiçbiri veya hepsi birden kendi kendilerine bir tahtayı bile düzlemeye muktedir değildirler.
Topyekûn kâinattan ibaret olan tabiat ise, marangozhane mesabesindedir. Bizzat kendisi, kurulmuş, çatılmış ve hikmetle işletilen bu kainat, içindeki eşya ve mahlukatın sahibi olamaz.
Biz ne sebepleri ve ne de kâinatı inkâr ediyoruz. Onların da, sebep oldukları yani onlardan yapılan mahlukatın da, bir tek Zât-ı Zülkemâl’in mülkü oldukları hakikatını söylüyoruz.