TR EN

Dil Seçin

Ara

Peygamberimizin Servet Konusunda Dört Sahabiye Dört Farklı Uygulaması / Girişim, Servet, Fıtrat Dengesi

Peygamberimizin Servet Konusunda Dört Sahabiye Dört Farklı Uygulaması / Girişim, Servet, Fıtrat Dengesi

Ekonomi literatürünün en çok ilgi gören konularının içinde girişimcilik ön sıralarda gelmektedir. Başta sosyal, kültürel, psikolojik olmak üzere birçok unsur kişinin girişimcilik yönüne etki etmektedir. Diğer yandan girişimciliğin, kişinin yetiştiği aile ve çevresi ile doğrudan ilişkisi olduğu birçok çalışmada ortaya konulmuştur (Aytaç ve İlhan, 2007, 101). Girişimcilikle birlikte durgun ekonomilerin harekete geçtiği ve yeni iş alanlarının ortaya çıktığı görülmektedir.

Ekonomi literatürünün en çok ilgi gören konularının içinde girişimcilik ön sıralarda gelmektedir. Başta sosyal, kültürel, psikolojik olmak üzere birçok unsur kişinin girişimcilik yönüne etki etmektedir. Diğer yandan girişimciliğin, kişinin yetiştiği aile ve çevresi ile doğrudan ilişkisi olduğu birçok çalışmada ortaya konulmuştur (Aytaç ve İlhan, 2007, 101). Girişimcilikle birlikte durgun ekonomilerin harekete geçtiği ve yeni iş alanlarının ortaya çıktığı görülmektedir. 

Girişimci kavramının tarif edilmesindeki zorluk ve farklı bakış açılarının ortaya çıkardığı zenginlik, kavramın farklı şekillerde tanımlanmasını sağlamıştır. Girişimcilik, mevcut üretim süreçlerine yenilikler ekleyip, değişik üretim teknikleri kullanarak, ürünü pazarlayıp, kâr ortamının oluşturulması faaliyetidir (Küçükaltan, 2009). Genel bir biçimde kavramı tanımladığımızda şirketin yönetiminde yer alan, ticari riskleri üstlenebilen, fırsatları ortaya çıkarıp değerlendirebilen bir kişi tasavvur edebiliriz (Eren, 2012, 50). Girişimcinin ortaya koyduğu bu çabalara da girişimcilik adı verilmektedir. Girişimcilik kavramının günümüzdeki anlamda kullanılması, kapitalist üretim tarzının hakim hale gelmesi ile doğrudan ilişkilidir (Aytaç ve İlhan, 2007, 103). Girişimcilik olarak adlandırılan bu yetenek insan fıtratı ile son derece ilişkilidir. Dolayısıyla yaratılış sonucu insana lütfedilen girişimcilik ruhu, herkeste aynı seviyede olmayabilir.

Teknolojik gelişmelerin öncülüğünde küreselleşme olgusunun gelişmesi ticaret hayatında yeni bir dönemi başlatmış ve yoğun bir rekabet ortamını beraberinde getirmiştir. Özellikle rekabette öne geçmenin son derece önemli olduğu bu dönem girişimciliğin önemini ve aktivitesini artırmıştır. İletişim imkânlarının son yıllarda hızlıca gelişmesi girişimcilik ekosisteminde yeni süreçleri beraberinde getirmiştir.

Kur’an’a göre insanın dünyaya gönderilme amaçlarından birisi yeryüzünün insanlar tarafından imar edilmesidir. Bunun sonucunda İslam’ın, insanların gayret üzere olmalarını ve girişimde bulunulmasını teşvik ettiği, hatta bir görev olarak gördüğü ortaya çıkmaktadır. (Eren, 2012, 55) Girişimciliğin kolaylaştırıldığı ülkelerde, yatırımların arttığı, bunun sonucunda maddi refahın ortaya çıktığı görülmektedir (Küçükaltan, 2009, 23). 

İnsanların yaptığı girişimlerin sonucu ortaya çıkan maddi imkânlar ile insanın servete yönelik kurması gereken dengenin ilişkisi son derece önemlidir. Maddi imkanların artması veya azalması halinde insanların fıtratına göre tepki vermesi son derece kritik bir olgudur. Hayata yönelik adımları atarken manevi iklimin terk edilmemesinin en güzel örneklerini Asr-ı Saadet’te görmekteyiz.

Asr-ı Saadet’te yaşanan dört farklı olayı incelediğimizde insanın sermayeye yönelik koruması gereken mesafeyi daha iyi anlayabiliriz:

Birinci vaka: Ensar’dan bir zat Hz. Peygamber’e (sav) gelerek ihtiyaçlarını karşılamak için yardım talep etmiştir. Bu durum karşısında Hz. Peygamber (sav) adamın sahip olduğu az bir eşyayı açık artırma ile satmış, elde edilen gelirle bir balta almış ve bununla odun toplayıp satarak çalışmasını istemiştir. Yardım isteyen bu adama oluşturulan sermaye ile ekonomide rol alması sağlanmış ve girişimcilik konusunda önü açılmıştır. 

İkinci vaka: Hz. Peygamber (sav) Suffa Ehli denilen, hayatlarını İslam’a hizmete vakfeden bir grup sahabenin, maddi kazanç için çalışmak zorunda kalmadan hayat sürmelerine izin vermiştir. 

Üçüncü vaka: Hz. Peygamber (sav) Salebe adındaki sahabe, zengin olmak için dua istediğinde ona dua etmekte tereddüt etmiştir. 

Dördüncü vaka ise: Hz. Peygamber (sav), zengin sahabelerden olan Abdurrahman bin Avf’ın, yoksul yaşama niyetini yasaklamıştır (Salleh, 2014, 253).

Bu dört olaya baktığımızda Allah Resulü’nün, farklı kişilere girişimleri sonucu ortaya çıkacak servete yönelik hayat tarzındaki muhtemel değişimlerin etkilerini değerlendirerek farklı tavırlar aldığı ortadadır. İlk olayda Hz. Nebi (sav) kişinin çalışmasında, ekonomide yer almasında ısrar ederken, Suffa Ehlini ilim noktasında ilerlemeleri yönünde teşvik etmiştir. Hz. Peygamber (sav) Salebe’yi zenginlik konusunda ikaz ederken, Abdurrahman bin Avf’ın servet için girişimde bulunmasını teşvik etmiştir.

Bu farklı muamelelere baktığımızda insan fıtratının uygun olduğu alanlarda yer alması gerektiğini görmekteyiz. İlk olaydaki yardım isteyen adamın çalışmasının istenilmesiyle, yoksulluğun onun için bir sorun oluşturması ve bulunduğu topluma yara açmasının engellendiği görülmüştür. Suffa Ehlinde, ilim yolunda ilerleme yeteneğinde olanlara, bu amaca ulaşmaları için ekonomik faaliyetlerden uzak kalabileceklerini ve onlara destek olunabileceğini görmekteyiz. Burada Suffa Ehlinden olanların başkalarına sorun olmayacak ve azla yetinen insanlar olmaları bu ekonomik yaklaşımda etkili olmuştur. Bir diğer örnekte Salebe’nin zenginliğe erişme talebine, gelecekte onun imanına zarar verebileceğinden ötürü pek sıcak bakılmadığını ve sonuç olarak gerçekten de ibadetlerini ihmal edip büyük zarara uğradığını tarih bizlere göstermektedir. Son örneğe baktığımızda Abdurrahman bin Avf’ın (ra) yoksullaşmasına izin verilmediği gibi girişimde bulunmaya teşvik edildiğini görüyoruz. Bu girişimler ve onun neticesinde ortaya çıkacak servetin onun imanına ve takvasına zarar vermediğini de biliyoruz. Abdurrahman bin Avf’ın elde ettiği serveti de İslam yolunda ve ümmet yararına kullandığı bir hayat tarzı inşa ettiğini görmekteyiz.

Dünyaya gönderilme gayesi Rabbine kulluk olan insanın, ekonomiye bakış açısı gelecekte alacağı kararlar açısından son derece önemlidir. Hem dünya hayatında hem ahiret hayatında başarıya ulaşmanın pratiğinin yaşandığı Asr-ı Saadet’te gördüğümüz örnekler, bizlere insanın fıtratına uygun yapılarda yer alması gerektiğini gösteriyor. Kendini tanıyan insan doğru seçimler yaparak sermaye ile olan ilişkisini kontrol etmeli, hayatın gayesinden uzaklaşıp geçici zevklere karşı doğru tutumu gösterebilmelidir. Hangi ekonomik şartta olursa olsun hayata yükleyeceği anlam ebedi hayatına destek olmalıdır! 

 

Kaynaklar:

- Aytaç, Ö.; İlhan, S. (2007). Girişimcilik ve girişimci kültür: Sosyolojik bir perspektif. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (18), 101-120.

- Eren, İ. (2012). Girişimcilik ve din: temel kaynakları çerçevesinde İslam’ın girişimciliğe bakışına yönelik bir değerlendirme.

- Küçükaltan, D. (2009). Genel bir yaklaşımla girişimcilik.

- Bakış, İ. İ. K. Y., & SALLEH, M. S. İslam İktisadı Kavramlarına Yeniden Bakış: Yoksulluk Örneği. İSLAM İKTİSADINI YENİDEN DÜŞÜNMEK, 243.