Cevap: Merhaba. Tüm evlatlarımızın bizlere göz aydınlığı olmasını Rabbimizden niyaz ederek sorunuza cevap vermeye çalışalım. Bilhassa bazı medya odakları tarafından özellikle çocuklara ve gençlere kendi cinsiyetlerini değiştirip yeni cinsiyet seçmeleri telkin ediliyor. Fıtrata açılan bu savaş, bilinçli ebeveynlerin farkında olduğu bir gerçek. Buna karşılık nasıl davranacağımız konusunda bazen tereddütler yaşayabiliriz. Sorunuzun bağlamında genel tavsiyelerimi şöyle sıralayım:
• Biyolojik temelli olan farklılıklar, Rabbimiz tarafından bizlere verilmiştir ve bu konuda bir seçim yapmamız sözkonusu değildir. Bu farklılıklar, erkeğin erkek; bayanın da bayan olarak yetişmesi gerektiğini gösterir.
• Bebeğiniz dünyaya geldiği andan itibaren cinsiyeti neyse o şekilde hitap edin. “Canım kızım ya da canım oğlum” şeklinde bir hitap doğru bir hitaptır. “Aşkım, hayatım” gibi daha çok yetişkinlere yönelik olan ve cinsiyet belirtmeyen hitap şekillerinden sakınmanız faydalı olacaktır. Hitap konusu iki yaşına kadar ciddi bir problem oluşturmaz. Ancak ilerisi için hazırlık olması açısından ebeveyne yardımcı olur.
• Çocuğun giyimi konusunda sınırlarımız net olmalıdır. Neyi giydireceğiniz kadar neyi giydirmeyeceğinizi de netleştirmeniz gerekir. Erkek çocuklara erkek renkleri; kız çocuklarına da kız renkleri olarak kabul görmüş renkleri giydirmeye en azından 2 ila 12 yaş aralığında dikkat edilmelidir.
• Erkek çocukların sünnet operasyonlarının 0-2 yaş aralığında yapılması daha uygun olur. Henüz cinsiyetle ilgili belli bir algısı olmayan çocukta sünnetin herhangi bir travmaya neden olma ihtimali yok denilecek kadar az olur.
• 2-6 yaş aralığında çocuk, artık cinsiyetin cinsel organla bağlantısının farkına varmıştır. Bu yeni keşfi sırasında sünnet yapılan çocukta erkekliğinin bittiğine (hadım olma) dair bir korku ve travma olabilir. Bu da sağlıklı cinsiyet gelişimi açısından bir problemdir.
• 0-2 yaş aralığında herhangi bir sebepten dolayı sünnet yapılamamışsa sünnetin, cinsiyet özdeşiminin ve algısının daha kökleşmiş olduğu 6 yaş sonrasına bırakılması daha uygun olur.
• Sünnet merasimlerinin şatafatlı düğünler şeklinde yapılması, bunu gören kız çocuklarının kendilerini hakir görmesine ve erkekleri üstün varlıklar olarak zannetmesine neden olabilir. Hakeza şatafatlı sünnet düğünü yapılan erkek çocuğu da kendini ve cinsel organını üstün görmeye başlayabilir. Mümkün mertebe sade törenler yapılması daha doğru olacaktır.
• Çocuk büyürken ebeveynin verdiği açık/kapalı mesajlar çok önemlidir. “Kadınlar böyle üstündür, erkekler şöyle üstündür” gibi sözler, davranışlar yanlıştır. Cinsiyetlerin kıyaslaması yapılmamalıdır. Çocuğa verilmesi gereken mesaj, kadın ve erkeğin, dünyada birbirlerine yardım ederek yaşayan insanlar oldukları olmalıdır.
• Özellikle 2-6 yaş aralığında kız çocuğu annesiyle; erkek çocuğu da babasıyla daha çok vakit geçirmelidir. Onunla cinsel rollere uygun etkinlikler yapmalıdır. Anne ya da baba bir sebeple yoksa onların yerine güvenilir, yetişkin hemcinsleri de ilgilenebilir.
• Şaka niyetiyle de olsa çocuklara karşıt cinsiyetin kıyafetleri ya da aksesuarları giydirilmemelidir. Giydiği anda gördüğü ilgi, çocuğu bu kıyafetleri tekrar tekrar giymeye sevk edebilir. Bu da cinsel sapmaya kapı açabilir.
• 2-6 yaş aralığı çocuklarda üstünlük yarışı vardır. Erkeklerin üstünlüğü-kızların üstünlüğü konusu başta olmak üzere birçok konuda ebeveynlerini hakem tutarak iddialarında haklı çıkmaya çalışırlar. Ebeveynlerin her daim vermeleri gereken mesaj, üstünlüğün “iyi birer insan olmakla” ilgili olduğu olmalıdır.
• Babaların, erkek evlatlarıyla güreş, karate gibi sporlar yapması çocuğun özellikle erkeklik rollerine hazırlığı açısından büyük fayda sağlayacaktır.
• Annenin, kızına yemek yapmak, ev temizlemek gibi işlerde yaşına uygun görevler vermesi; babanın da oğluna tamir, bahçe işleri gibi erkeksi işlerde yaşına uygun görevler vermesi faydalı olacaktır.
• Çocuklarımıza öyle mesajlar vermeliyiz ki, zihinlerindeki tasavvur şöyle olmalı: “Hayat müşterektir ve bu müşterek hayatta kadınlar kendi ustalık alanında, erkekler de kendi ustalık alanında birbirlerine yardım ederek yaşarlar. Kadının yaptığı herhangi bir iş erkeğinkinden üstün olmadığı gibi erkeğin yaptığı işler de kadınlarınkinden üstün değildir. Tüm işler hayatı daha güzel yaşamak için yapılan bir iş bölümü ve dayanışmadır.”
• Bununla beraber arada sırada erkek evlat babanın, eşine ev işlerinde yardım ettiğini de görmelidir. Bu durumun tersi kız evlat için de geçerlidir. Bu sayede çocuklar her ne kadar iş bölümü varsa da bu durumun, karşıt cinsiyetlerin birbirine yardım etmeyeceği anlamına gelmediğini idrak eder. Bu sayede evden uzak kalacakları üniversite, evlilik vs hayatı gibi zorunlu ayrılıklara da hazırlanmış olurlar.
• Cinsel bozuklukların erkeklerde daha fazla görüldüğü çeşitli çalışmalarla ortaya konulmuştur. Bunda 4-12 yaş aralığında erkek çocukların özellikle şehir hayatında hareketsiz büyümesi, ekran karşısında uzun zaman geçirmesi, fast-food ve abur cubur yiyecekleri aşırı tüketmesi, baba ile az zaman geçirilmesi ve mücadeleden uzak bir şekilde büyümesinin etkisi çok büyüktür. Bu şekilde büyüyen erkek çocuklarda erkeklik hormonu olarak bilinen testosteron hormonunun salgılanmasında anormallikler ortaya çıkmaktadır. Bu da başta cinsiyet olmak üzere cesaret, atılganlık, sorumluluk alma ve mücadele etme gibi önemli rolleri olumsuz etkilemektedir. Bu durum zamanla erkek çocuğunu yanlış yönlere saptırabilmektedir. Bundan dolayı evlatlarımızı hareketlendirecek, ekrandan uzak tutacak başta spor olmak üzere farklı alanlara yönlendirebiliriz.
Daha başka tavsiyeler yazılabilir, ancak en önemlilerini ve en çok ihmal edilenlerini yazdık. Unutmayın huzur için tüm bir aile birlikteliği kilit roldeyken, sağlıklı cinsel kimlik gelişimi için de aynı cinsiyetteki ebeveynin yakın ilgisi kilit roldedir. Aynı anda her iki konuda da dengeyi sağlamak gerekir.