TR EN

Dil Seçin

Ara

Ruhsal Şifa / “Çocuklarımızın manevi gelişimi için nasıl bir yol izlememizi tavsiye edersiniz?”

Ruhsal Şifa / “Çocuklarımızın manevi gelişimi için nasıl bir yol izlememizi tavsiye edersiniz?”

Soru: Hayırlı çalışmalar diliyorum hocam. Çocuklarımızın dini/uhrevi gelişimi için nasıl bir yol izlememizi tavsiye edersiniz?

 

Cevap: Sorunuz vesilesiyle yapacağım tüm naçizane tavsiyeleri bir baba olarak önce kendi nefsime de yapıyor olacağım. Buna vesile olduğunuz için çok teşekkür ederim. 

Uhrevi gelişim, içinde talim (öğretim) ve terbiyeyi (eğitim) barındıran kapsamlı bir meseledir. Aynı zamanda uhrevi gelişim genel gelişimden de bağımsız düşünülemez. Fiziksel, zihinsel, duygusal ve psikolojik gelişimin uhrevi gelişimi; uhrevi gelişim de bahsini ettiğimiz alanları karşılıklı olarak etkileyerek çocuğun genel gelişimi ilerler. Hal böyle olduğundan dolayı herhangi bir alandaki olumsuzluk ya da aksaklıklar diğer alanları da olumsuz etkileyecektir. Cevaba böyle başladığımız için ebeveynler olarak gözümüzün korkmaması gerekir. Aslında çok karmaşık ve zor bir görevden bahsetmiyorum.

Evlatlarımızın uhrevi gelişimi adına talim ve terbiyeye başlamadan evvel dürüstçe ebeveyn olarak kendimizi muhasebe etmemiz bizim başlangıç noktamız olacaktır. “Evladım için arzuladığım dindarlığın ne kadarını ben yaşamaktayım? Kendim ve evladım için arzuladığım her ne varsa öncelikle dünya için mi yahut ahiret için mi?” Bence bu iki temel soruya vereceğimiz dürüst cevaplar yola çıkmadan evvel boy aynasında kendimizdeki eksiklikleri görmemize vesile olacak ve gerekli müdahaleleri yapmamıza yardımcı olacaktır. Zira bu iki sorunun birleştiği kavram, örnekliktir. Eğer biz vakit namazlarımızı kılmıyorsak ya da aylardır elimize Kur’an-ı Kerim’i almamışsak evladımızdan bunları beklemek abes olacaktır. Kaldı ki böyle bir durumda evladımıza vereceğimiz tavsiyelerin de tesiri olmaz. 

Bununla beraber dünya hayatımızın her alanında bir Müslüman olarak insanlara, olaylara, ilişkilere ve eşyaya önce ahiret perspektifinden mi bakıyoruz yoksa tersi bir tutum mu sergiliyoruz? Düşünmeliyiz. Dünyaya ahiret gözlüğüyle bakmak ile dünya gözlüğüyle bakmak arasında ciddi farklar vardır. Mesela evladımızın doktor olmasını istiyor olabiliriz. Ancak bu isteğimizde öncelikli olarak doktorluğun statüsü, kazancı, prestiji mi rol oynuyor; yoksa “…Her kim bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.” âyetinin müjdesine mazhar olmak, Rabbimizin rızasını kazanmak mı öncelikli derdimizdir? Bu şahsi muhasebemizi eşimizle öncelikli olarak yapmamız şarttır. Bu muhasebenin sonucunda aslında yol haritamız da şekillenmiş olur.

Doğru ve samimi örneklik sergileme konusu evlatlarımızın uhrevi gelişim yolculuğunun en kritik konusudur. Zira çocuğun “doğru-yanlış” şemaları baba ve annesinin ya da onların yerine koyduğu figürlerin tutumlarıyla şekillenir. Bu konuyu Aralık 2022 sayımızdaki Ruhsal Şifa köşemizde detaylı olarak işlemiştik. İki yazımızı birlikte okuduğunuz takdirde örnekliğin ne kadar önemli olduğunu daha net bir şekilde görebilirsiniz.

Örneklik mevzuunu her daim aklımızda tutarak devam edelim. Kişiliğin temellerinin atıldığı 0-6 yaş aralığında çocuklarımızı ekrandan mümkün olduğunda uzak tutup gerçek hayatta gerçek ilişkilerle büyütmeye gayret etmeliyiz. Zira hayata başlarken sanal bir âlemin şekillendireceği bir zihin, hayatın gerçeklerine karşı nasıl bir tavır takınacağını kestiremez. Ayrıca ekrana maruz kalmanın getireceği sağlık sorunları da cabası. 

Evlatlarımız öğrenmeye, bilinçlenmeye dinimiz ile başlamalı. Yani kundaktan hatta anne karnından beri yanı başında Kur’an ayetlerini duyan, anne babasını ibadet üzerinde gören, gündemin Allah rızası olduğu bir ev ikliminde büyüyen bir evladın temel bilinç gelişiminde ahiret en ön safta olacaktır. Evlatlarımız için okul öncesi süreçte bazı somut hedefler koymakta fayda vardır. Okula başlamadan Kur’an-ı Kerim’i öğrenmesi, Peygamber Efendimizin (sav) ve diğer peygamberlerin hayatlarını genel hatlarıyla bilmesi, kısa namaz surelerini ve dualarını ezberlemesi, 32 farzı öğrenmesi, ilahi, marş ve ezgiler öğrenmesi gibi hedefler okul öncesi için gayet makuldür.

Uhrevi gelişim sadece anne babanın sorumluluğunda ve sadece ebeveynin yetebileceği bir süreç değildir. Dinimiz en güzel şekilde cemiyet ortamında yaşanabildiğine göre en kalıcı ve kolay şekilde de cemiyet hayatında öğrenilebilir. Çocuk, kendi ailesi dışındaki çocukların da aynı gündemde olduklarını görünce öğretilen dini bilgileri daha hızlı içselleştirir. Bundan dolayı mesela evlatlarımızla birlikte en azından cami cemaatlerine devam etmeliyiz ve camide çocuklarla beraber eğitim görmesine dikkat etmeliyiz. Cami/cemiyet merkezli bir hayat tarzı sadece çocuklara değil yetişkinlere de gereklidir. Bununla beraber çocuklarımızın akrabalarıyla da beraber vakit geçirmesine azami gayret edelim.

Çocukların fiziksel, zihinsel, duygusal ve psikolojik gelişiminde kitap ne kadar önemliyse uhrevi gelişiminde de aynı derecede önemlidir. Ebeveynlerinin düzenli kitap okuduğuna şahit olarak büyüyen çocuk, kitabın önemli olduğunu idrak eder. Evlatlarımızı kitapla haşir neşir olarak büyütmeliyiz. Bunun da yolu ekranın hâkim olmadığı ev ortamlarında anne ve babanın kitapla haşir neşir olmasından geçer. Kitapların da doğru ve yaş düzeyine uygun seçilmesini gerektiğini hatırlatmış olalım.

Evlatlarımızın tüm gelişim alanlarında beslenme, uyku ve oyunun kritik rolde olduğunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Abur cubur ve fast food ile doyan; düzensiz ve geç saatlerde uyuyan; ekran oyunlarına mahkûm, gerçek oyundan uzak çocukların tüm çabalara rağmen istenen uhrevi gelişim hedeflerine ulaşmaları çok zordur. Bundan dolayı bu üç kavrama çok dikkat etmek zorundayız. Genel düzen içinde bazen istisnalar elbette olabilir ancak önemli olan bu “düzensizliğin düzen” halini almamasıdır.

Tüm bunlara ek olarak her anımızda bizimle olması gereken en kıymetli şeylerden biri de duadır. Anne ve baba olarak evlatlarımız için edeceğimiz duanın makbul olduğunun bilinciyle her daim onlara dua edelim. Bedduadan ise akrepten, yılandan kaçar gibi kaçalım. “…Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin!” âyetini hep hatırımızda tutalım. 

Biz en güzel örnekliği yaşama ve yaşatma gayretinde olalım; önce kendimiz sonra evlatlarımız ve toplum için. Bu yolda samimiyet, hoşgörü ve anlayışla yürüyeceğiz. Sefer bizden; zafer Allah’tan. Biz sorumluluğumuzu yerine getirdikten sonra gayrısı Allah’ın takdiridir ve buluğdan sonra evladımızın kendi imtihanıdır.