TR EN

Dil Seçin

Ara

İman, Düşmanları Nasıl Dost Yaptı?

Hicretin 12. senesinde Hz. Ebu Bekir’in (ra) zamanında yalancı peygamber Müseyleme’ye karşı Yemame’de savaş açılmıştı. Bu savaşta sahte peygamber ve destekçileri bertaraf edilmiş, ancak Hz. Ömer’in çok sevdiği fedakâr kardeşi Zeyd de şehit olmuştu.

Baba bir ana ayrı kardeşi olan Zeyd’in ölümüne çok üzülen Hz. Ömer (ra), bir gün Medine’de şair Mütemmim’le karşılaştı. Mütemmim de, aynı savaşta öldürülen kardeşi Malik için içli şiirler söyleyerek gözyaşı döküyordu. Hz. Ömer, “Eğer ben de senin gibi güzel şiir söyleyebilseydim kardeşim Zeyd için içli şiirler söyler kendimi birazcık olsun teselli ederdim.” dedi. Mütemmim’in cevabı farklı oldu:

“Ey Ömer” dedi, “şayet benim kardeşim de senin kardeşin Zeyd gibi Müslümanlar safında müşriklere karşı savaşırken ölseydi ben üzüntülü şiirler söylemez, aksine sevinçli mersiyeler dizerdim. Ne yazık ki benim kardeşim müşriklerin safında Müslümanlara karşı savaşırken öldü. Üzüntümün şiddeti imandan mahrum olarak gitmesinedir.”

Bu sözleri dinleyen Hz. Ömer: “Beni şimdiye kadar böylesine gerçekçi sözle kimse teselli etmedi” diyerek rahatladı.

...

Kısa bir süre sonra Yemame’de savaşan taraflar barışı sağlayarak birçok kimse imanla şereflenmiş, hatta bazıları da Medine’ye gelerek çarşı pazarı rahatça dolaşır hale bile gelmişlerdi. İşte bu sırada Hz. Ömer, kardeşi Zeyd’i şehit eden adamla Medine çarşısında karşı karşıya geldi. Acısını içine gömerek ona şöyle dedi:

“Kardeşim Zeyd’i şehit eden sen misin?”

Adam sakin bir sesle cevap verdi:

“Ya Ömer,” dedi. “Üzüntünün derinliğini anlıyorum. Ancak önce beni bir dinle. Ben senin adaletine güveniyorum. Sonra ne istiyorsan onu yap.” diyerek şöyle devam etti:

“Zeyd o savaşta beni kâfir iken öldürse de şu anda kavuştuğum iman nimetinden beni mahrum etseydi, Zeyd ne kazanırdı beni imansız olarak cehenneme göndermekle?.. Ama, Rabbimin rahmetine bak ki, Zeyd’in eliyle beni cehenneme göndermedi, beni koruyup iman nasip etti. Benim elimle de Zeyd’e şehitlik verip cennetin şehitler makamına yüceltti. Sen bu İlahi takdirin hangi yanından üzüntü duyuyorsun ya Ömer? Benim Zeyd’in eliyle küfür üzere ölmeyip bana iman nasip olmasına mı, yoksa Zeyd’in savaş şartları içinde benim elimle şehit olup da cennetteki şehitler makamına yükselmesinden mi? Kaldı ki işte ben artık inkârdan vazgeçerek imana gelen mümin kardeşiniz olarak adaletinize teslim oluyorum. Artık takdir sizin yüce adaletinizdedir!..”

Bu sözleri büyük bir dikkatle dinleyen Hz. Ömer her zamanki gibi doğruyu görünce anında fikrini değiştirdi. Ve dedi ki:

“Şükrederim Rabbime ki, savaşta kardeşimin şehadetine sebep olan katiline, barışta iman nasip ederek bize din kardeşi eylemiş. Adaletimize güvenerek de gelip bize teslim olmakta mahzur görmemiş.” Sonra sözlerini şöyle bağladı Hz. Ömer:

“Tut elimden de seninle Medine çarşısında birlikte dolaşalım. Kimse seni düşmanlık duygusuyla karşılamasın bundan sonra. Biz seninle din kardeşiyiz artık. Savaş gitmiş barış gelmiştir!”

Ve öyle oldu; savaştaki kardeş katiliyle barışta kol kola yürüdüler Medine sokaklarında.