TR EN

Dil Seçin

Ara

Bu Çağın Kerametleri

Peygamberlere gönderilen mucizeler, evliyalara verilen kerametler müminlerin imanını sağlamlaştıran nimetlerdir. Rabbimiz olağanüstü bu tür halleri halk ederek dinimize olan inanç ve bağlılığımızın kuvvetlenmesini murad eder. Bunu da böyle değer verdiği kullar aracılığı ile gerçekleştirir ki insanlar bu istikamet üzere olan kullarının yaşantılarını örnek alsın, onların gösterdiği yola olan güvenleri artsın.

Tabii burada kerametleri mucizelerden ayıran önemli bir husus da onların kendisine verildiği kişiler için aynı zamanda birer imtihan vesilesi olmasıdır. Kul verilen bu nimetin Allah’tan geldiğini bilmeli ve bunu bir nimet olarak görüp şükretmeli ve asla kendisinde bir üstünlük görmemelidir.

İslam tarihimiz birçok mucizeler ve kerametlerle doludur. Evliyaullaha verilen bu kerametler günümüzde de devam etmesine rağmen, geçmişe göre sanki ciddi bir azalma var gibidir. Tabii Cenab-ı Hak bu halleri manen yüksek mertebelere yükselen kullarına zaman zaman verir. Zamanımızda bu tür manevî büyüklerin sayısında da geçmişimize göre ciddi bir azalma olduğu malumdur. Belki bu azalma bu şekilde kısmen açıklanabilir.

İlk akla gelen diğer bir izah da dinimizi yaşama hususundaki zayıflığımız, alimlere yeterince değer verilmemesi, dini eğitimimizin olması gerektiğinden çok uzak bir noktada olması gibi hususlar olabilir. Ayrıca günümüz insanlarının imandan nasip almamış bir kısmının tabiat ilimlerinde ulaştığı noktada insana gereğinden fazla kredi vererek sanki çok şeyi açıklamışız ve hakim olmuşuz havasına girmesi de kerametlerin azalmasına vesile olmuş önemli bir hata olabilir. Daha da ileri gidilerek eğitimin de bu temele oturtulması hatta bütün olan bitenin tesadüfle açıklanmaya çalışılması da ayrı bir problem.

Belki bütün açıklamalar kerametlerin eski zamanlardaki kadar görülmemesini açıklamak için yeterli olabilir. Ancak tarihe bakıldığında her devrede ve her beldede dinî hassasiyetin toplumda aynı seviyede olmadığı, belki de benzeri şeklide problemlerin geçmişte de yaşandığı görülebilir. Peki o zaman günümüzü geçmiş zamanlardan farklı kılan ve belki de halk kitlelerinin tarih boyunca şahit olduğu kerametlerin aynı yaygınlıkla görülmemesinin başka bir izahı da olabilir mi?

Tabiat ilimlerinde ulaştığımız noktada muazzam mekanizmaların mikrokozmostan makrokozmosa kadar değişik seviyelerde bulunduğuna şahitlik ettiğimiz bir çağda yaşamaktayız. Daha çok irdeledikçe, daha ne kadar çok şeyi bilmediğimizi de farketmekteyiz. Tabii insaf sahibi ilim adamları, bu müşahade ile hayret ve hayranlıkla imanlarını bir kat daha artırırken, kibrinin esiri olanlar da fasit bir daire içinden maalesef çıkamamaktadır. Acaba tabiat ilimlerinde ulaştığımız noktanın ana konumuzla ilgisi nedir diye merak edenler olabilir.

Aslında bizim fıtraten genel bir problemimiz, bulunduğumuz çevre şartlarına çok hızlı uyum sağlamamız ve günlük hayatın hızlı akan temposu içinde tefekkür etmeye yeterince vakit ayırmamamızdır. Oysa bedenimizden çevremizdeki tabiata, evrene kadar birçok şeyin aslında ne kadar muazzam mekanizmalar içerdiğini bugün çok daha iyi anlamaktayız. Rabbimizin bize verdiği nimetleri bugün her zamankinden daha iyi değerlendirebilecek konumda olmamız aslında bize geçmişte yaşayan insanlara göre farklı bir sorumluluk da yüklüyor doğrusu.

Yapıtaşı aynı olan DNA dizilerindeki şifrenin bazen bir insan, bazen bir hayvan, bazen bir meyveyi nasıl ortaya çıkardığını bugün çok daha iyi görmekte değil miyiz? Eski devirlerde yaşayan insanların hayal bile edemeyeceği, hatta bizim tespit ettiğimizde kendimizin bile hayret ve hayranlıkla sarsıldığımız bizi çevreleyen bu muazzam nizamın inceliklerini kısmen de olsa anlamanın ve aslında anladığımızdan da çok bilmediğimizin olduğuna da şahit olmamız bize farklı bir sorumluluk vermekte değil mi?

Sadece vücudumuzdaki bağışıklık sisteminin milyonlarca hücresinin fonksiyonunu ve aralarındaki inanılmaz ahengi, hiçbir fabrikanın üretemediği şeylerin küçücük hücrelerde nasıl üretildiğini acaba bundan 200 sene önce yaşayan insanlara gidip göstermek mümkün olsaydı, bu mu onlarda daha çok hayret ve hayranlık uyandırırdı yoksa bir evliyanın havada uçması mı? Belki de değil tabiattaki bu muazzam organizasyon ve detaylardaki muazzam yapılanma, sadece basit bir jet uçağı bile ondan daha çok hayrete düşürebilirdi.

Geçmişte şahit olunan bu tür olağanüstü olaylara inanmayanların yaklaşımı inkar ve ayrıca sihir, büyü gibi izahlarla görmezlikten gelmek olmuştur. Peki şimdi kainattaki insanın aklını durduran bir yapılanmanın olduğunu kimse inkar edebiliyor mu?

Tabii her devrin inkarcıları olmuştur. Şimdikiler olanı inkar edemediği için oluşumu reddetmek maksadıyla her şeyi tesadüf gibi saçma bir izaha bağlayıp Rablerine teslim olma kapısını bu şekilde kapatmaktadır. Ama hiçbiri şahit olduğumuz ilmî gelişmelerin her geçen gün ortaya çıkardığı olağanüstü mekanizmaların olmadığını iddia edememektedir.

Bütün bu gerçeklere rağmen acaba zamanımızda yaşayan müminlerin ayrıca keramet beklemesine gerek var mı? Peki herbiri belki de adeta ayrı bir keramet olan muazzam yaratılış harikalarının bazı ayrıntılarına vakıf olmak tıpkı kendilerine keramet verilen evliyaların artan manevî sorumluluklarında olduğu gibi, herbirimize önemli bir sorumluluk da yüklemiyor mu?

Bu incelikleri anlayabilme ve şahit olma nimetiyle nimetlenen bizlerin daha çok şükür, daha çok tefekkür ve daha çok teslimiyet içinde olmamız gerekmiyor mu?

Yazımızı bir duayla sonlandıralım: Rabbimiz bizi ilmini artırdığın, ilmiyle amel eden, sana çok şükreden ve sana tam anlamıyla teslim olan kullarının arasına dahil eyle. Bakar körler olmaktan, faydasız ilimden ve Senden korkmayan kalpten Sana sığınıyoruz. Amin.