YALNIZLIK KALIR
Büyük şair, büyük edebiyatçı olmaktan daha önemli şu üç şey var: Birincisi, evlenip bir yuva kurmak; ikincisi, bir ev sahibi olmak; üçüncüsü, insanlara muhtaç olmayacak kadar parası bulunmak. Ben bunların üçünü de yapamadım. Akşam oldu mu dostlar dağılır, evlerine gider. Ben şu otel odasında yalnızlığı bütün şiddetiyle duyarım. Ne şiir, ne de dostlarım beni bu korkunç yalnızlıktan çekip alabilirler...
— Yahya Kemal
***
HOŞ GÖRÜ
İyi geçinmek, iki kişinin karşılıklı kusursuz olmalarıyla değil; karşılıklı birbirlerinin kusurlarını hoş görmeleriyle olur.
— A. Toqueville
***
EKSİKLİK
İnsan yirmi yaşında çevresine karşı sertse, kalbinde; elli yaşına geldiği halde sertse, kafasında bir eksiklik var demektir.
— B. Barier
***
REÇETE
Beraberinde kurtuluş reçetesi olduğu halde, helâk olan kimsenin durumuna hayret ederim. O reçete istiğfardır.
— Hz. Ali (kv)
***
“Bir fenalık ettinse, arkasından bir iyilik yap ki, onu silsin.”
— Hz. Peygamber (sav)
***
KÜL VE BAL
İsa Peygamber, bir elinde kül, diğer elinde bal ile giden şeytana sormuş:
“Nedir o elindekiler?”
Şeytan cevap vermiş:
“Bu kül, bu da bal. Külü, kusur ve ayıpların yüzüne serperim; ta ki, çirkin görünsünler. Balı da, bunların ayıp ve kusurlarını dillerine dolayanların ağızlarına çalarım; ta ki, ayıp ve kusurları sayıp dökerken zevk duysunlar, mü’min kardeşlerinin gizli hallerini alenîleştirip, insanların aralarını bozarken lezzet alsınlar.”
***
“Ey delikanlı, yiğit Müslüman! Hayatının akışında, Hz. Muhammed aleyhisselâm’dan kopma, kendi aklına ve hünerine az itimat et.”
— Hz. Mevlana
***
“Erkek, hanımıyla çocuk gibi olmalı; fakat aile reisliği görevinde adam gibi davranmalıdır.”
— Hz. Ömer (ra)
***
ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI...
Mazeret üreten değil, iş bitiren insanlarla çalışırdım.
Başkasını tenkit etmeden önce, aynanın karşısına geçerdim.
Az konuşmayla çok şey anlatabilmenin sırlarını öğrenirdim.
Çevremdekilerin benim hangi huylarımdan hoşlanmadıklarını fark edip, o huyları terk etmeye çalışırdım.
Bir işte menfaati değil, o işi öğrenmeye öncelik verirdim.
***
OTURMAYI PEK SEVERİZ!
Osman Hamdi Bey, çok çalışan insanlarımızın bazen de tembellik ettiklerini ima ederek, “oturan bir millet!” olduğumuzu söylermiş. Bir gün dostlarına şöyle dert yanmış: “Biz oturmayı çok severiz. Konuşmalarımıza dikkat edin. “Peder bey ne yapıyor?’ ‘Ne yapsın, evde oturuyor.’ deriz. ‘Nerede oturuyorsun?’ diye sorulduğunda, ‘Kadıköy’de oturuyoruz.’ deriz. ‘Nereye gidiyorsunuz?’ sorusuna, ‘Ahmet Beylere, oturmaya gidiyoruz.’ deriz. ‘Bayramda ne yaptınız?’ sorusuna, ‘Ne yapacağız, evde oturduk.’ deriz. Hoca çocuğa, ‘Yaramazlık etme; uslu otur!’ der...”
***
“Gençliğimde sanırdım ki, hayat bir sevinçtir. Yetiştim ve gördüm ki, hayat bir çalışmadır. Çalıştım ve gördüm ki, çalışma bir sevinçtir.”
— Thomas Carlyle
***
İKİ SÖZ
İmran bin Husayn şöyle bir rivayette bulunmuştur:
Resulullah (asm) babam Husayn’a:
“Kaç tane ilaha kulluk ediyorsun?” diye sorunca babam:
“Altısı yerde, biri gökte olmak üzere yedi ilaha tapıyorum.” dedi.
Peygamberimiz (asm):
“Azabından korkarak, faydasını umarak hangisine ibadet ediyorsun?” diye sordu. O da:
“Göktekine.” şeklinde cevap verince, Reaulullah (asm):
“Sana gökteki ilah yeter.” buyurarak, onu tevhit inancına çağırdı. Sonra:
“Ey Husayn! Eğer Müslüman olursan sana faydalı iki söz öğreteceğim.” dedi. Husayn Müslüman oldu ve:
“Yâ Resulullah, bana o iki sözü öğret.” dedi.
Bunun üzerine Resulullah Efendimiz ona buyurdu ki:
“Allah’ım! Bana doğruyu ilham et ve beni nefsimin şerrinden koru, de.”
— Tirmizî, Daavat, 69
***
“Ne bahtıma küserim, ne sitemkâr olurum, Allah’a şükrettikçe ben bahtiyar olurum”
— Kâmi Suveren
***
MÜNAKAŞA
Münakaşa eden iki insan, aynı graniti yontan iki heykeltıraş, hakikati arayan iki yol arkadaşı; hedefi tahrip değil, terkiptir bu kavganın. Mağlubun muzaffer olduğu tek yarış.
Yanıldığını kabul etmek, yeni bir hakikatin keşfiyle zenginleşmektedir: Parçadan bütüne, karanlıktan aydınlığa geçiş.
— Cemil Meriç
***
KANDİL VE IŞIK
İnsanın ruhu kandil, bilim onun aydınlığı ve ilahi bilgelik de kandilin yağı gibidir. Bu yanar ve ışık saçarsa, o zaman sana diri denir. Kandili yakamazsan, sen de ölü sayılırsın.
— İbni Sina
***
MİRAS
Kısa bir sürede üç kıtaya hükmedecek bir devlet kuran Osman Gazi, vefat ettiğinde bıraktığı mirası şunlardan ibaretti:
Denizli bezinden iç tarafı alemli bir sarıklık. Yancuk denilen, atlara mahsus bir zırh takımı. Bir kaşıklık, bir tuzluk, bir çift çizme. Alaşehir’de dokunan kırmızı renkli iki sancak. Bir kılıç, bir tirkeş, bir mızrak. Dört at, üç küçük sürü koyun. Bunlardan başka, Sultanönü’nde birkaç yabani kısrakla, birkaç tane çift hayvanı.
***
“Kitapları iki gruba ayırmak mümkündür: günün kitapları ve her zamanın kitapları.”
— Ruskin