“İçimi döktüm...”
Güzel şeyler yazmaya çalıştım. İnsanların aklında kalabilecek—hiç olmazsa birkaç mısraı—bir şeyler yazmak istedim. İnsanlar unutmayınca güzel oluyor. ...Fakat bunu yaparken daima kendi içimdekileri söyledim; kendi içimi döktüm. Eserlerim ancak yapabildiklerimdir. Okuyucunun seveceği şiirlerim, benim de en sevdiğim şiirlerim olacaktır...
— Ziya Osman Saba
***
“Hangi vali birine zulmeder ve o zulüm bana şikâyet olunur da, ben o zulmü izale etmezsem, o kişiye ben zulmetmiş, adaletten ayrılmış olurum.”
— Hz. Ömer (ra)
***
Baharı beklerken yazılmış şiir
O günü görmek için sade bekleyeceğiz,
Göreceğiz bir sabah yeşil tomurcukları.
Hazırlanıyor gibi, gökyüzü, ufuk, deniz,
Bir sabah dökülecek baharların baharı.
Bu bahar yalnız mesut günler taşımaktadır,
Başbaşa kalacağız kenarında bir suyun,
Göz alabildiğine yeşil uzanan çayır,
Bir saadet içinde sessiz otlayan koyun.
Bu bahar güleceğiz en içten bir sevinçle,
Bir melek ordan bize uzatacak elini.
-Beni bırakma kalbim, kalbim sen bana söyle.
Ümitlerin en güzelini!..
— Ziya Osman Saba
***
Sarhoş ile Şeyh
Feridüddin Attar’ın ünü cihana yayılan eseri, Mantıkut-Tayr (Kuş Dili)’nde, tekkeye gelen bir sarhoşun hikâyesi vardır. Sarhoş ağlayıp sızlayıp ortalığı karıştırmış, sonunda yığılıp kalmıştır yere. Tekkenin şeyhi yanına gelmiş ve “Neden ağlıyorsun? Elini bana ver, kalk!” demiştir ona. Sarhoşun cevabı müthiştir:
“Ey şeyh! Allah sana yardım etsin; elden tutmak senin harcın değil! Sen başını alıp git! Baş aşağı yıkılmak benim payıma düştü!
Eğer herkes düşkünlerin elini tutabilseydi, karınca yiğitlik meclisinin baş köşesine kurulurdu. El tutmak senin işin değil, yürü!
Ben sayıya geleceklerden değilim, çekil!
Ey kendisinden başka bir var olmayan, ey herkesin feryadına ancak kendisi yetişen, benim imdadıma Sen yetiş! Düştüm, benim elimi Sen tut!”
***
“Allahım!
Kalbimdeki en iyi armağanın sana olan umudumdur.
Dilimdeki en tatlı söz, senin şükranındır ve en çok sevdiğim saatler, sana kavuştuğum andır.
Allahım!
Seni hatırlamadan ben bu dünyaya tahammül edemem.
Seni hatırlamadan, öbür dünyaya nasıl tahammül edeyim?!.”
— Rabiatü’l-Adeviye
***
“Hüner ardınca koş, halka hüner saç,
Kapılar bağlama, er ol kapı aç.”
— Genceli Nizami
***
“Şüheda ruhuna Fatiha!”
Avrupa’yı, haşâ huzurdan, b... götürürken, gözünü sevdiğim Osmanlı, taharet kültüründe öylesine bir inceliği varmıştır ki, Semavi Eyice hocamız, ‘Fatma Sultan Camii ve Gümüşhaneli Dergahı’ başlıklı yazısında, eskiden İstanbul’un kuytu yerlerinin kirletilmesini önlemek için, üzerine ‘şühedâ ruhuna fatiha’ yazan bir taş yazıt konulduğundan söz etmektedir!.. (Böyle bir taş, 1984’lerde, Süleymaniye Camii’nin Haliç tarafına açılan dış avlusunun kapısında duruyordu).
Nereden nereye... Osmanlı’dan kalkıp, insanları toplumsal bir incelikle nezakete davet eden ‘buraya işeyen eşşektir’e varmışız... Ama, bu da bir şeydir! Zira, kefere Avrupalı, sokaklara def-i hacette bulunulmasın diye, buncağızı dahi akıl edememiştir!
***
“Yeryüzünün sonuna gittim.
Suların sonuna gittim.
Gökyüzünün sonuna gittim.
Dağların sonuna gittim.
Arkadaşım olmayan bir şey bulamadım.”
— Kızılderili Türküsü
***
KADINLAR...
Kadınları yalnız güzellikleriyle görenler onlara “güzellik kaynağı” derler; doğru düşünenler ise aylarca sıkıntıya, tehlikeye katlanarak neslin çoğalmasına hizmet ettiklerinden “hayat kaynağı” adını verirler; dünyaya getirdikleri çocukları sevgiyle büyütüp adam ettiklerinden “eğitim kaynağı”; onlara en evvel Allah’ı ve kulluğu tanıttıklarından “din kaynağı”; her türlü sıkıntıya ve kedere dayandıklarından “sabır kaynağı”; dertlilere, hastalara yardıma koştuklarından “merhamet ve ümit kaynağı” demişlerdir.
— Bernard de Saint Pierre
***
TERCİH
İki rekat namazla, Cennet arasında tercih kullanmak durumunda kalsam, iki rekat namazı Cennet’e tercih ederim. Çünkü iki rekat namazda Allah’ın rızası, Cennet’te ise benim hoşnutluğum söz konusudur.
— Muhammed b. Sirin
***
KİBİR
Bilinmelidir ki; sebebi, nefsin azgın arzuları olan her günahın affedilmesi beklenebilir. Buna karşılık, sebebi kibir olan günahın affı beklenemez. Nitekim, şeytanın baş kaldırmasına sebep kibri olduğu için affedilmemiştir.
— İmam-ı Gazali
***
ALÇAK SÖZ
Alçakça söylenen bir söze karşılık vereyim deme. Çünkü o sözün sahibinde, onun gibi daha nice düşük sözler vardır. Cevabına yine onlarla cevap verir.
— Hz. Ali (kv)