TR EN

Dil Seçin

Ara

Pusudaki Düşmanlar

Pusudaki Düşmanlar

Pusudaki değişmeyen düşmanlar, binlerce yıl önce de vardı, şimdi de var. İnsanların, işletmelerin hareket kabiliyetini kaybetmesine, yani atalet zindanına düşmesine yol açan, çöküşe sürükleyen bu iç faktörler, işte bu sessiz düşmanlar… Bence ataleti en iyi anlatan, haşlanmış kurbağa sendromu. Isısı yavaş yavaş artırılan su dolu tenceredeki kurbağanın sıçrama refleksi bu süreçte kaybolur ve haşlanarak ölür. Atalet, kabiliyet çekirdeklerinin ısırgan otları arasında boğulmasına yol açar. Zihin ve gönüllerde açan çiçekler de yavaş yavaş solar. Atalete sürükleyen sinsi düşmanları tanımak, hedefi olan insanlar için önemlidir. Gelişmemizin önündeki bu engelleri iyi tanıdığımız ölçüde tedbir alabiliriz. Maddi ve manevi gelişme yolculuğumuzu engelleyen, atalet zindanına sürükleyen sebepleri bu amaçla ele aldık.

“Gerçek düşmanlarımız sessizdir.”

— P. Walery

 

Pusudaki değişmeyen düşmanlar, binlerce yıl önce de vardı, şimdi de var. İnsanların, işletmelerin hareket kabiliyetini kaybetmesine, yani atalet zindanına düşmesine yol açan, çöküşe sürükleyen bu iç faktörler, işte bu sessiz düşmanlar…

Bence ataleti en iyi anlatan, haşlanmış kurbağa sendromu. Isısı yavaş yavaş artırılan su dolu tenceredeki kurbağanın sıçrama refleksi bu süreçte kaybolur ve haşlanarak ölür.

Atalet, kabiliyet çekirdeklerinin ısırgan otları arasında boğulmasına yol açar. Zihin ve gönüllerde açan çiçekler de yavaş yavaş solar. Atalete sürükleyen sinsi düşmanları tanımak, hedefi olan insanlar için önemlidir. Gelişmemizin önündeki bu engelleri iyi tanıdığımız ölçüde tedbir alabiliriz.

Maddi ve manevi gelişme yolculuğumuzu engelleyen, atalet zindanına sürükleyen sebepleri bu amaçla ele aldık.

Yeryüzü standartlarının zaman aşımı da son kullanma tarihi de yok. Dün de, bugün de işleyen demir ışıldıyor; duran demir paslanıyor; hareketsiz su bulanıyor, kokuşuyor.

İnsanları atalet zindanına götüren düşmanlar da her zaman pusuda oldu ve olacak. Tedbir alınmadığında, sorunlar çözülmediğinde, özel hayatımız da, işletmeler de krizle karşı karşıya kalacak.

Bunları düşündüğüm esnada, “Münazarat”taki bazı değerli tespitler, hatırıma geldi. Aforizma gibi kısa ve özlü bazı tespitleri temel alan yorumlarımı paylaşmak istiyorum.

Başta dediğimiz gibi, insanları ve işletmeleri bitiren, atalet zindanına düşüren, içimizdeki hep aynı düşmanlar. Bu düşmanların hepsi etki alanımızda ve içimizde. Fark ettiğimiz ve aksiyon aldığımızda üstesinden gelinebilecek bu düşmanlar, ilgi alanımızdaki düşmanlardan çok daha tehlikeli…

Şöyle sıralayabiliriz:

1- Ümitsizlik

2- Üstünlük meyli

3- Acelecilik

4- Bencillik

5- Tembellik

6- İşi birbirine bırakmak

7- Haddini bilmemek

8- Rahat meyli

Bu yazımızda sıradaki maddelerden en başta yer alan “ümit” konusuyla ilgili bir giriş yapacağız. 

“Fırsatlar umutsuzların değil, mücadeleden korkmayanlarındır.” 

— Goethe

 

Gelişmenin Önündeki En Büyük Engel: ÜMİTSİZLİK

 

Şevk ve ümit, hayatın enerji kaynağıdır.

Yaşamayanın ümidi olmaz. Ümidi olmayana da yaşıyor denemez.

Rehber eşliğinde zürafa avına giden grupta yer alan bir iş adamından dinlemiştim: 

Çıktığımız safaride zürafaya nişan aldım, ateş ettim ve vurdum. Zürafa sendeledi, fakat yine de koşmaya devam etti. Tüfeği tekrar avıma doğrultup ateş etmek üzereyken, rehberimiz tüfeğin namlusunu tutup aşağı eğdi ve şunu söyledi:

“O öldü, haberi yok…”

Zavallı zürafa bir müddet daha koşmaya devam etmiş ve nihayet yığılıp kalmış.

Rehberin bu cümlesi, işte o an zihnimde yankılandı…

Ümitsizlik kurşunu da saplanınca neler olmuyordu ki… Otuzunda vurulup ölen, altmışında gömülmeyi bekleyen nice insan ve daha ötesi nice işletme canlandı hayalimde. Haberleri yoktu, gerçekten. Hareket halindeki cenaze gibiydiler.

Sonra, insanları canlandıranın ümit, öldürenin ise ümitsizlik olduğunu; ümitsiz ve olumsuz düşüncelerin, insanları ve işletmeleri nasıl bitirdiğini düşündüm. Bu düşüncelerle birlikte birçok hatıra bir film şeridi gibi geçti sızlayan yüreğimden.

Ümitsizlik ile başarısızlık arasında sıkı bir irtibat var.

Ümidini kaybettiği için başarısızlığa düşmek ve başarı elde edemediği için ümidini kaybetmek... İnsanın enerjisini emip bitiren, ürkütücü bir sarmal bu...

Evet, yaşamayanın ümidi olmaz. Ümidi olmayana da yaşıyor denemez. 

Ancak, hayalcilikten öteye geçmeyen bir ümit ile, gerçekçi zeminde filizlenen bir ümit, çok farklı şeyler.

Hayalin ümide ihtiyacı var, ümidin ise hakikate…

Çölde günlerce susuz kalmış, su bulmak ümidiyle yürüyen birinin gördüğü serap gibidir bazı ümitler… Aç tavuğun, kendini buğday ambarında zannetmesi gibidir. 

Arzu safhasındaki hayallerimize, hakikat elbisesi giydiririz bazen. 
Hayali hakikat zannederiz. Gerçekleri görmeye başladığımızda ise, içimizi acıtan bir hayal kırıklığı yaşarız.

...

“Hayat dardır, doğru. Ama ümit de geniştir.” 

— Goethe

 

Ümit Kuvvetimizdir

 

Ümit ve kararlılık; inanç dolu bir kalpte kök salınca, Allah’ın izniyle bütün beşeri sınırlar ve engeller aşılır. Hakikatli ümit ile çaba sarf etmek kendi sorumluluğumuzdur.

Şayet ümit olmasaydı; ne uçaklar uçar, ne çiçekler açardı...

Hezarfen Ahmet Çelebi’nin, Wright Kardeşler’in ümidi insanları gökyüzüne taşıdı.

Yaratıcımızın kullarına olan sevgisinin mührüdür çiçekler. Her bir çiçek bizden henüz ümit kesilmediğini, yaşama sevincini ruhumuza hissettirir.

İnsanın bugünkü gücünün kaynağı, geleceğe yönelik ümididir.

Ancak ümidi olanın şevki, şevki olanın hedefi, hedefi olanın planı, programı ve etkili gayreti olur.

Ancak yüreği ümit dolu bir insanın gönlünde, bir gaye-i hayal, gelecekteki umutlara dair net bir fotoğraf, yani, bir vizyon var olabilir. Vizyonu olanın, yüreğinde yatan bir aslan var demektir.

Ancak böyle bir zihin, emaneti ehline teslim etmek için dikkat eder; kabiliyetli insanı yükselten bir sistem tesis eder. Sistemi saydamlaştırmak, insanları motive etmek gayretini taşır. Farklılıklardan sinerji var eder. Omuz omuza veren üç kişi 111 kıymetinde ve kuvvetinde olur. Etkili ve sürekli bir geri bildirim ile hataları görüp düzeltmeye yönelik bir kontrol mekanizmasını yapılandırır.

Ümitsizlik ise; yaşama şevkini yıpratır, öldürür ve çürütür. Atalarımız boş yere dememişler: “Ümit yok olunca koşan at, koşmaz olur.”

Geleceğe dair ümidini kaybedenlere Mehmet Akif şöyle seslenir:

“Âtîyi karanlık görerek azmi bırakmak.

Alçakça bir ölüm varsa, eminim budur ancak.”

Yaratıcımızın rahmet ve hikmetine samimi ve gerçek manada güvenen bir insan, en olumsuz şartlarda bile ümitsiz olamaz. Ümitsizliğe düşmek yanlışına düşmez. En iyiyi ümit ederek ve en kötüye hazırlanarak, şevkle rotasını belirler. 

 

Tırtılın ‘Yolun Sonu’ Dediği Yerde, Usta, ‘Kelebek’ Dermiş

 

Ümit konusunda dün olduğu gibi bugün de iki çeşit insan ve işletme anlayışını belirgin olarak görürüz:

Başarılı olanlar; ümitli, endişesiz, tehditleri göz ardı etmeden fırsatlara odaklanan, esnek, iyimser yapılarıyla gelişenlerdir ekseriyetle.

Başarısız olanlar ise; ümitsiz, sorunlara odaklanmış, değişime kapalı ve kalıplaşmış, kötümser tutumlarıyla gelişmelere intibak edemiyor. Ümitsizlikle atalet zindanına düşüyor ve kepenk indiriyor.

Halbuki, hızla değişen bir dünyada, olduğumuz yerde durmak bile, hızlı bir şekilde geri gitmenin yoludur.

Mesela işletme bazında baktığımızda, her dönemde piyasa rüzgârlarında yelkenlerini iyi ayarlama hüneri gösteren işletmeler var. Bunlar, katma değer var edebilenler. Piyasa ihtiyaçlarını doğru analiz edip cevap verenler. Doğru hizmet ve kalite standartlarını uygulayabilenler. Hedeflerine doğru ilerlemek konusunda yeryüzü standartlarına uygun rotalarıyla yol alanlar. Milattan önce de bu böyleydi, kripto paraların ekonomide yer aldığı günümüzde de böyle…

Evet ümit ve şevk dolu bir insan aktiftir, enerji doludur. Bedenini, duygularını ve zihnini sürekli güç ve enerji üretecek şekilde beslediği müddetçe gelişme yolunda adım atar. Kötümser insanlarla mesafeli durduğu, canlı ve coşkulu, değerleri olan insanlarla birlikte olduğu müddetçe enerji dolu atmosferi devam eder.

Dünyanın sıkıntılarından, güçlüklerinden, yâni rüzgârlardan şikâyet etmek yerine, hedef ve rotasını düzgün belirleyip, ümit ve şevkle yol alan inançlı insanlar bilirler ki: “Güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Muhakkak, güçlükle beraber bir kolaylık vardır.” (İnşirah Suresi; 5-6)

Her gecenin sonu sabah, her kışın sonu bahardır. 

Çıkmadık candan ümit kesilmez, can varsa, ümit vardır. 

Bilirler ki:

Ümit olmadan, umulan şey elde edilmez.

Birçok şey, her şey bitti sanılırken yeniden başlar.

Tırtılın “yolun sonu” dediği yerde, usta, “kelebek” dermiş.

Bilirler ki:

Ümitsizlik, aklı, kalbi, ruhu karmakarışık eder.

Ümitsizlik, her gelişmenin önündeki en büyük engeldir.

Ümitsizlik, ruh sıkıntısının, akıl tutulmasının, fikir karmaşasının, sefahatin kaynağıdır.

Olumsuz düşünceler ve ümitsizlik, atalet düşmanının öncü kuvvetidir.

Sorumluluğumuz, yapabileceğimizin en iyisini yapma niyeti ve gayretiyle yaşamaktır.

Madem Allah var, öyleyse ümit var.

Yaşasın ümit. Yaşasın samimi şevk ve gayret.