TR EN

Dil Seçin

Ara

SESSİZ BİLİM

Bilim, gerçekten kalbimize yakın olan, bizi gerçekten alâkadar eden her şeye karşı müthiş bir sessizlik içindedir… Yaratıcı ve edebiyat, iyi ve kötü, güzel ve çirkin hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Bilim bazen bu sahalara ait sorulara cevap vermeye kalkıyor; fakat verdiği cevaplar çok defa ciddiye alınamayacak kadar aptalca şeyler oluyor.

— Erwin Schrödinger

 

***

 

PARA

Para hiçbir zaman insanı adam etmezdi. İyisi mi, buldu mu yemeliydi.

Yoksa bizim bilemeyeceğimiz bir görüşe, bir ahlâka saplanırdı insan. Bu ahlâkta yalnız, yalnız o para denilen şeyi her ne pahasına olursa olsun kazanmak vardı. Şeref de oydu. Ahlâk da oydu. Namus da oydu.

— Sait Faik Abasıyanık

 

***

 

Küçük çocukları kazanca zorlamayın. Eğer onları kazanca zorlarsanız hırsızlık yaparlar.

— Hz. Osman (ra)

 

***

 

Bir adam şöyle dedi:

“Ey Allah’ın Resulü! Ben koyunu kurban ederken ona acıyorum.”

Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu:

“Sen koyuna acırsan, Allah da sana acır.”

 

***

 

“Dünya kuruldu kurulalı bilinir;

Sevginin derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varılır.”

— Halil Cibran

 

***

 

ALLAH’IN RAHMETİ

Allah’ın iki sevgili kulu ve peygamberi Hz. İsa ile Yahya, bir gün bir yerde buluştular.

Hz. İsa neşeli, sürurlu ve ferahlı idi. Hz. Yahya ise gam ve kederli.

Yahya Aleyhisselam:

“Yâ İsa” dedi. “Sen, yüce Allah’ın azabından emin mi oldun?”

Hz. İsa tebessüm edip dedi ki:

“Ey Yahya! Sen Allahu Teâlâ’nın rahmetinden ümidini mi kestin?”

Peygamberlerinin bu şekilde konuşmaları üzerine yüce Allah buyurdu ki:

“Ey benim elçilerim! İkiniz de doğru söylüyorsunuz. Ama en güzel söyleyeniniz: “Allah’ın keremi ve lütfu çoktur” diyeniniz ve rahmetimi gazabımdan üstün göreninizdir.”

 

***

 

GEÇ KALAN İLGİ

Amerika’da elektrikli sandalye ile idam cezası verilen bir mahkûma, son sözünün olup olmadığı soruldu. İdam mahkûmu, çevresindeki hapishane görevlilerine, gazetecilere ve oradakilere baktıktan sonra, acı bir sesle şöyle dedi:

“Eğer çocukluğumda bana böyle ilgi gösterilmiş olsaydı, bugün şu mahkûm sandalyesinde olmazdım.”

 

***

 

İŞİNİ İYİ YAP!

“Bir adamın işi, sokakları süpürmekse, Mikelanj’ın yaptığı resimler, Beethoven’ın bestelediği senfoniler ya da Shakespeare’in yazdığı şiirler kadar iyi yapmalıdır işini. Sokakları o kadar güzel süpürmelidir ki, yeryüzündekiler ve cennettekiler durup, “burada, bir zamanlar sokakları çok güzel süpüren bir adam yaşadı” demeliler. Farklılıklarımızı kabullenmeli ve kim olduğumuza duyarlılık göstermeliyiz.”

— Martin Luther King

 

***

 

FELSEFE

Doktor Dumontet bu sabah söyledi, midesi ve sinirleri bozuk olanlar felsefe ile uğraşırmış. Her halde pek doğru olacak. Öyle ya, hiçi çözmek, yoku bulmaktan daha faydalı ve daha eğlenceli kim bilir ne kadar güzel şeyler vardır. Aklı başında ve hazmı yerinde bir adam, ne diye onları bıraksın da bizim gibi karanlık içinde bilinmezler köstebekliği etsin!..

— Fazıl Ahmet Aykaç

 

***

 

KADER

Millî şairimiz Mehmed Akif Ersoy’dan bir hatıra:

“Mısır’da, açık bir yerde fotoğrafını çekmişler. Fotoğraf, şairin yere aksetmiş gölgesiyle beraber çıkmış. Demek gölgesi toprağa kavuştu, halbuki dermansız şairin kendisi hâlâ…” 

Hatalı olduğundan şüphelendiğim bu şiirin intişar eden şeklini okudum. İyi ki okumuşum, üç esaslı hata varmış; “Aman düzeltin İsmail Habib!” diye doğrusunu okudu. Hele intişar eden manzumede:

“Daha birkaç yıl eminim bu hayatın yükünü” mısrasına yalnız kızmıyor, bunu âdeta Allah’a bir isyan sayarak:

“Daha birkaç yıl yaşayacağımı nasıl söyleyebilirim?” diyor ve bana bu manzumenin doğrusunu dikte ettiriyordu:

“Şu serilmiş görünen gölgeme imrenmedeyim.

Ne saadet, hani ondan bile mahrumum ben.

Daha bir müddet eminim bu hayatın yükünü,

Dizlerim titreyerek çekmeğe mahkûmum ben.

Çöz de yâ Rab, yükümün kördüğüm olmuş bağını

Bana çok görme nihayet bir avuç toprağını.”

Ahirete gitmeyi, Erenköy’e bilet alır gibi, en tabii bir eda ile, ne korku, ne kin, ne dünyaya nedamet, ne cennete iştiyak, toprağın altına yatmak gibi en tabii hadise halinde anlatan şiirin yazılışı bitince, hâlâ kafasında çengellenen evvelki fikrini koparmak istercesine:

“Değil mi ama, birkaç yıl diyebilir miydim?” diyor ve ilave ediyor:

“Daha bir müddet denebilir; bu muayyen değildir, birkaç dakika da bir müddettir, birkaç hafta da…”

Ve büyük şair Mehmed Akif Ersoy, birkaç hafta sonra öldü.

— İsmail Habib Sevük

 

***

 

SONSUZ HAYATTAN HİZA ALMAK

“Hakiki din, insan ile kuşatan sonsuz hayat arasında ilişkinin kurulmasıdır. Ve insanın hayatını bu sonsuzlukla birleştirerek ona hareketlerinde yol göstermesidir.”

— Tolstoy