TR EN

Dil Seçin

Ara

OT ve ET

Nefret dolu bir sofrada, kızarmış et yemektense, sevgi dolu sofrada ot yemeyi yeğlerim.

 — Hz. Süleyman

 

***

 

YAZAR ERDEMİ

Yoksul ülkenin sorunları bu kadar çokken, tarihin tekerleği ne kadar hızlı dönerse dönsün ülkemde bunca geç dönmeye başlamışken sanatçı hep bir geç kalmışlık duygusu içinde olmalıdır. Gelişmiş ülke yazarları kadar rahat, sorumsuz yazan yazarlarımızın kitaplarını okurken korkunç acı duyuyorum. Erdemsizlik gibi geliyor davranışları bana. Edebiyatı, edebiyatın içinde aramıyorum. Amacım her şeyi edebiyatın içinden çıkartmak değil, tam tersine her şeyi edebiyatın dışında aramak... 

— Erdal Öz

 

***

 

FELAKETLERİN ANASI

Dünyadaki tüm fenalıklar şu üç şeyden doğar: Haksız kazanç, gerekli yere harcamama ve gereksiz yere harcama.

— İmam Gazali

 

***

 

SANAT NEYE YARAR?

İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı... Edebî eserler, insanı yeni ve mesut, başka iyi ve güzel bir dünyaya götürmeye, kurmaya yardım etmiyorlarsa neye yarar?.. 

—Sait Faik Abasıyanık

 

***

 

Yaşamı bulmak istiyorsanız, kendi içinize bakın.

— Hz İsa

 

***

 

BİR ARMAĞANDIR ÖLÜM 

Sık sık cenaze törenlerinde, kadın olsun, erkek olsun, insanların ölümü lanetlediğine tanık oluyorum. Fakat ölüm Yüce Allah’ın bizlere bir armağanıdır. Ve Ondan gelen bir şeyi kul lanetleyemez. Armağan sözcüğü size aykırı mı geliyor? Fakat bu bir gerçek. Eğer ölüm kaçınılmaz olmasaydı insan bütün yaşamını ondan uzak durmaya adayacaktı. Hiçbir tehlikeyi göze almayacak, hiçbir girişimde bulunmayacak, hiçbir işe el atmayacak, yeni bir şey bulmayacak, yeni bir şey yapmayacaktı.

Yaşam sürekli bir uyuşukluk olacaktı. Evet kardeşlerim, Allaha bize ölümü armağan ettiği için şükredelim, çünkü yaşam ölümle anlam kazanıyor. Günün anlamı olması için gece, konuşmanın anlamı olması için sessizlik, barışın anlamı olması için savaş gereklidir. Ona dinlenmenin ve neşenin anlamlı olması için bize kaygı ve tedirginlik gönderdiği için de şükredelim. Ona şükredelim, çünkü Onun ilmi sonsuzdur.

— E. Maalof, Afrikalı Leo

 

***

 

EN İYİ DÜŞÜNCELER NE ZAMAN GELİR?

Albert Einstein bir gün üniversitede arkadaşlarına:

Neden en iyi düşünceler sabahları tıraş olurken aklıma geliyor?” diye sorar.

Bunun üzerine arkadaşı da şöyle yanıt verir:

Alışılmadık yeni düşüncelerin ortaya çıkışı için zihnin bilinçli gerginliğinin gevşemesi gerekir. İnsan alışıldık bir iş yaparken, dinlenirken ya da yolda yürürken, bu iç denetimlerin baskısı ortadan kalkar ve yenilikçi düşünceler ortaya çıkar.”

 

***

 

Önümde yürüme, izleyemeyebilirim.

Arkamda yürüme, kılavuzluk edemeyebilirim.

En iyisi yanımda yürü ve arkadaşım ol.

— Albert Camus

 

***

 

Bilmeyen ne bilsin bizi,

Bilenlere selam olsun.”

— Yunus Emre 

 

***

 

Teknolojinin belki de en olumsuz sonuçlarından biri, insanı ölüm düşüncesinden uzak kılmasıdır.

— Rasim Özdenören

 

***

 

Umut

Bütün iyi kitapların sonunda,

Bütün gündüzlerin,

Bütün gecelerin sonunda,

Meltemi senden esen

Soluğu sende olan,

Yeni bir başlangıç vardır.

Her başlangıçta yeni bir anlam vardır.

— Edip Cansever

 

***

 

ÇÖL SAKİNLERİ 

Elimi sağımda oturan Taemaya uzattım ve ona Arapça olarak Müslümanların kutsal sözünü söyledim:

La ilahe illallah Muhammeden resulullah.”

Taema hayretle ayağa kalktı. Sanki sırrını keşfetmiştim, sevinçten yüzü güldü ve elimi sıktı.

Basit ezeli sorgu başladı.

İşlerin nasıl? Eşin, develerin nasıl? Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?

Selam ve Allah sesleri dudaklarında gelip gidiyor. Çöldeki bu karşılaşma insan karşılaşışının her zaman alması gereken yüksek kutsal anlamı alıyordu. Çöl çocuklarını heyecanla seyrediyordum. Biraz hurma, bir avuç mısır ve bir fincan kahve ile nasıl yaşıyorlar! Vücutları narin, baldır kemikleri keçininkiler gibi ince, gözler atmacanınkilere benziyor. Dünyanın en fakir ve en misafir sever insanları; karınları aç ve doyasıya yemiyorlar, daima yabancı birine ikram etmek üzere biraz kahveleri, biraz şeker ve bir avuç hurmaları olsun diye.

Raithoda başrahip bana, küçük bir bedevî kızının, konservelerini açmış, yemek yiyen bir İngiliz turistine baktığını anlattı; İngiliz, o da yesin diye bir lokma vermiş ama kız onurundan kabul etmemiş ve birden, açlıktan bayılıp yere yıkılmış.

— Kazancakis, El Greko'ya Mektuplar

 

***

 

Ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız!”

— Hannibal