TR EN

Dil Seçin

Ara

Azrail’in Bilmediği / Kıs(s)a Öykü

Bir zaman Rabbimiz, Azrail’e hikmet diliyle sorar:

“Bunca zamandır, kullarımın ruhlarını kabzediyor, canlarını alıyorsun. Bu görevini yaparken en çok kime acıdın?”

“Yâ Rabbi! Sen her şeyi hakkıyla bilensin. Bir defasında deniz üzerinde fırtınaya tutulan bir gemiden suya düşen bütün insanların ruhunu kabzettim. Fakat bu sırada kucağında küçük yavrusuyla bir tahta parçasına tutunmuş, suya bir dalıp bir çıkan annenin de ruhunu alıp, küçük yavrusunu tahta üzerinde sağsalim bıraktığım zaman, su yüzünde annesiz kalan bu yavrucağa çok acıdım. İşte tahta üzerinde annesiz kalan bu yavrucuğun acıklı hâli, beni çok üzmüştü.”

Rabbimiz hikmet diliyle bir daha sordu:

“Kimin ruhunu sevinerek aldın?”

Azrail, bu suale şöyle cevap verir:

“Filan yerde zalim bir hükümdar vardı; etrafını kasıp kavuruyor, halkı inim inim inletiyordu. İşte bu zalimin ruhunu kabzetmem için emrolunduğunda, ona doğru giderken, en derin neş’eyi duydum. O zalimin canını alırken duyduğum sevinç kadar hiçbir yerde duymadım.”

İdrakinden âciz bulunduğumuz nice hikmetler sahibi Allah, bu defa, Azrail’e şöyle bir sual sorar:

“Ey Azrâil! O canını alırken sevinç duyduğun zalim kimdi bilir misin?”

“Sen bilirsin Yâ Rabbi! Ben âciz bir kulunum.”

“Ruhunu alırken büyük sevinç duyduğun o zalim, vaktiyle bir tahta üzerinde bıraktığın zaman çok acıdığın o çocuktu.”