TR EN

Dil Seçin

Ara

“Hayatım-Hatıralarım” Kitabı Üzerine Birkaç Söz

Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, seksen yıla varan bereketli ve iman hizmetine adanmış ömründen derlediği hatıraları bir gül destesi yaparak, Hayatım-Hatıralarım” ismiyle kitaplaştırdı. Bu nadide eseri okuyuculara sunma vazifesini de Zafer Yayınları’na lütfetti. İşte bu sebeple, Hocaefendi ve kitabı üzerine okuyucularımızı bilgilendirmek amacıyla kısa birkaç söz söylemek ve kendisiyle yaptığım sohbetten bir bölümü buraya aktarmak istiyorum.

 

Mehmed Kırkıncı Hocaefendinin Hayatım-Hatıralarımadlı eseri, onun iman hizmetinde geçen ömründen, pek çok yönüyle ilgi çekici, renkli ve dikkate değer hatıralarını bir araya getiriyor.

Genç yaşlarından bugüne kadar Nur hizmetine adamış olduğu yıllar boyunca her yaştan ve her kesimden insanlarla yaptığı sohbetler, karşılaştığı meselelere sunduğu çözümler ve sorulan sorulara verdiği cevaplar geçmişte olduğu gibi bugün de Nasıl bir hizmet?”e dair çok önemli ve anlamlı ölçüler ortaya koyuyor. Yalnız bu açıdan bile Hatıralar”ın, bugüne ve istikbâle bırakılmış kıymetli bir miras olduğu bizce şüphesizdir. Bu eser, Onun fikir ve gönül birliği içinde olduğu kıymetli ilmi şahsiyetler ve dava kardeşleri ile birlikte ihlas, fedakârlık ve gayretle yaptıkları iman ve Kur’an hizmetinden kimi zaman hüzünlü, kimi zaman güçlükler, hapisler, takip ve tehditlerle dolu, ama her zaman ümitli, neşeli ve zevkli tablolar sunuyor okuyucuya. Hatıralarının çoğunun merkezinde yer alan sohbetleri, tam mânâsıyla bir ilim ziyafetidir. Onun keskin bir zeka ve sağlam bir muhakeme mahsülü olan sohbetleri hayranlık verici ve öğreticidir.

Mehmed Kırkıncı Hocaefendiyle yaptığımız bir sohbette, kendisine hatıralarını yazmaya nasıl karar verdiğini ve sebeplerini sorduğumda şunları söyledi:

Erbâb-ı ilim ve fazilet birçok arkadaş, dost ve ahbablarımın ısrar ve istekleriyle kaleme aldım. Derslerde, sohbetlerde sırası geldikçe yaşadığım bu hatıraları zaman zaman anlatırdım. Bunları dinleyenler, Hocam, bu hatıraları muhakkak yazmalısınız. Biz bunları çok faydalı görüyoruz.’ diye ısrarla beni teşvik ettiler.

Bu tür yazılmış hatıra kitaplarını örnek gösterdiler. Böylece beni gayrete getirdiler.

Bu ısrarlar ve bu teşvikler olmasa böyle bir kitabı yazmak hatırıma gelmezdi.

Bu kadar ısrarı iltak-ı bilhak kabul edip bu işte bir hayır vardır diyerek yazdım.

Bu hatıraları celp eden hakikatler var ise Cenab-ı Hakkın lütfudur.

Şu da bir hakikattir ki; ihtiyarlar hatıraları ile, gençler umutlarıyla yaşarlar. Bu bakımdan insanın en büyük saadetinden biri de hatıralarıdır. Evet, gelecek nesillere bırakılacak en kıymetli hediyeler sayılabilecek olsa hatıralar en başta gelir. Erbab-ı kişiyi memnun edecek bu hatıraları yazmak vicdani bir vecibedir aynı zamanda.

Hatıralar hayatın en güzel levhalarıdır.

İnsanın en sevdiği hislerinden biri de hatıralarını anlatmasıdır. Kur’anda da ifade edildiği gibi, cennetteki en tatlı lezzetlerden biri cennet ehlinin dünyadaki hatıralarını birbirlerine anlatmalarıdır. Bu fıtrî arzu hem dünyada hem cennette vardır.

Çünkü hatıra, hayatın bir nevi devamıdır. Manevî bir vücududur. Daimi bir refikidir. Kalbin, ruhun ebedi bir sürurudur. Hayatın diğer bir aynasıdır, vücudun tecessüm etmiş bir başka suretidir.

Bu hatıraları yazmak benim için tarifi imkansız bir saadet ve sürur vesilesi oldu. Okuyanlara faydalı olması Cenab-ı hakkın ikramıdır. Kusur benimdir, güzellikler Allah’ın yaşatmasıdır.”