TR EN

Dil Seçin

Ara

KURANIN TESİRİ ALTINDA

Sabit yeryüzü sabit

Göklerse kubbe kubbe...

Sensin Ey Yüce Hâlık!

Hükmeden her sebebe...

 

Deniz karayı boğmaz

Kara, yutmaz denizi..

Fırtınalar içinde

Koruyan sensin bizi...

 

Sensin Sensin Ey Rahim

Kula sultanlık veren...

Ve nur saçan Kuran’ı

Muhammede gönderen

 

Duvarlar parçalansın,

Kalksın siyah perdeler!..

Gel Kuran! Yetiş bize,

Ruhumuza ışık ver

 

— Puşkinden çeviri: Cemâl Aydın

 

***

 

HERKESİN HESABI KENDİNE

İnsanlara yükümlü olmadıkları şeyleri teklif etmeyiniz. İnsanların hesaba çekilme işini Rablerine bırakın, siz onları hesaba çekmeyin. Ey Âdemoğlu, sen nefsini hesaba çek, çünkü insanlarda görülen kusurları araştıran kişinin üzüntüsü uzar ve öfkesi dinmez.

— Ebud Derda

 

***

 

“Çoğu faydasızdır, iyisi özdür;

Söz, asıl bilerek söylenen sözdür.

Dinlenir akılda kalır kısa söz.

Binlerce düğümü bir tek sözle çöz!...”

— Balasagunlu Yusuf

 

***

 

Eğer insanoğluna bir dere dolusu altın verilirse, onun yanında ikincisini isteyecektir. Şayet ona ikinci bir dere dolusu altın verilirse, onun yanında üçüncüsünü arzu edecektir ve insanoğlunun karnını topraktan başka hiç birşey doldurmayacaktır.”

— Hz. Peygamber (sav)

 

***

 

ALLAHIN KİTABI VE DİĞER KİTAPLAR

Allah’ın kitabı dışında hiçbir kitap laraybe fî” (Kendisinde şüphe bulunmayan) değildir. 

İmam Şafi, El-Ümm isimli ünlü eserini dikte ettirirken öğrencisine, Oku bakayım oğul” der, öğrenci de okur. İmam, “Şurayı çiz şöyle yaz, burayı sil böyle yaz.” diye diye kitabı baştan sona müsvedde haline getirir. İkinci kez “İşte şimdi oldu.” diyerek okutturur. Ancak bu kez de birincisi gibi çizdirir, sildirir, yazdırır, bozdurur. Hah, şimdi oldu.” dediği üçüncü kez de bir yığın tashih edilmesi gerekli yerler çıkınca, kendi kendisine söz verir ve der ki: Bundan böyle Allah’ın kitabı dışında hiçbir kitaba mükemmel demeyeceğim.” 

 

***

 

Kahve Yemenden gelir”

Eski zamanların esnafı, şimdikiler gibi, iki de bir zam yapmak zorunda kalmazmış. Sattıkları ürünün fiyatını artırmak lâzım geldiyse de, bunu münasip bir lisan ile müşterilerine anlatırlarmış. İşte o zamanlardan birinde, Yemenden getirttiği kahveyi İstanbulda satan bir esnaf, malına zam yapmak zorunda kalmış. Çünkü kahve uzun yoldan geldiği için, masrafı çok oluyormuş. Dükkânının görünen bir yerine bir koca kâğıt iliştirip üzerine şöyle yazmış:

Kahve Yemenden gelir, yolları ırak

Beş para yetmiyor on para bırak”

Müşterinin biri, tezgâh önünde sırasını beklerken yazıyı görüp okumuş.

Pek hoşuna gitmemiş. Dükkân sahibinin meşguliyetine güvenip, kâğıdın altına bir not da kendisi ilâve etmiş:

Kahve Yemenden gelir yolları sapa

Beş para yetmiyorsa dükkânı kapa”

 

***

 

Yazılı Rızık

Mümin olsun kafir olsun, her insan için Allah helâl rızık yazmıştır. Eğer kul sebat edip sabreder ve rızkının helâl yoldan gelmesini beklerse, Allah rızkını helal yoldan verir. Şayet kul, sabırsızlık ederek, haram bir şey kazanırsa, Allah onun helâl rızkını o ölçüde eksiltir.

— Abdullah İbn-i Abbas

 

***

 

Fırsatlar Nerede?

Doğu kentlerinde, her yüz kişiden, en az doksan dördünün ilk servetlerine bulundukları yerde kavuştukları ya da genel birtakım isteklerini bulunduklan yerde karşıladıkları görülmüştür. İnsanların bulundukları yerdeki fırsatları görememeleri ve başka bir yerde, başka koşullarda çok daha iyisini yapabileceklerine inanmaları ne üzücü!

Dünyanın En Büyük Sırrı, Og Mandino

 

***

 

Ne tarafa bakarsanız o yöne gidersiniz.”

 

***

 

DİLİNİZİN TADI

Dikkat etmişseniz insanları idare etmek sanatına vakıf olanların hemen hemen hepsi tatlı dile sahiptir. Alman imparatoru Şarl Ken (Charles Quint) saat meraklısı idi. İşi gücü, etrafına topladığı on, on beş saati aynı zamanda çaldırmağa, daima hepsinin aynı zamanı göstermelerini temin etmeğe çalışmaktı. Kendisi, dünyanın en güç işi olarak bunu gösterirdi. İnsanlar da kendi başlarına birer saatten başka bir şey değildir. Kimi ileri gider, kimi geri kalır. Biri neşelendiği zaman ötekisi kederler içindedir. Bazısında çalışma gücü fazla bazısında azdır. İnsanları idare etmeğe vakıf olanlar tıpkı saatleri ayar etmeğe çalışan imparator gibi insanları ayar etmeğe çalışırlar. Bunu, kuvvetleri ile değil, güler yüzleri, tatlı dilleri sayesinde yaparlar ve muvaffak ta olurlar. Şarl Ken, günün birinde: Ben o saatleri ayar etmekten aciz olan biri iken, milletleri nasıl ayar edebilirim.” demişti.

— Hayat Gerçekleri, Kemal Sönmez

 

***

 

Umut, ruhumuza tüneyen bir kuşa benzer. Ve hiç durmaksızın şarkı söyler durur.”

— Emily Dickinson