TR EN

Dil Seçin

Ara

Bir Deprem Oldu...

Bir Deprem Oldu...

Bir deprem oldu... 

Bütün alışılmış ve kabullenilmiş dünya düzenlerini yıktı geçti bu sabah. 

Bir deprem oldu... 

Küsmenin, kızmanın, kırılmanın ne kadar anlamsız olduğunu adeta omuzlarımızdan tutup “kendine gel hayat çok kısa” diye sarsarak bize yeniden anlattı.

En sevdiğimiz insanları, en sevdiğimiz eşyaları, en sevdiğimiz yemekleri, en sevdiğimiz mekânları aslında saniyeler ile nasıl kaybedeceğimizi yeniden kulaklarımıza fısıldadı.

Bir deprem oldu... 

Bizim olduğunu iddia ettiğimiz bedenimize bile malik olmadığımızı, mülkün sadece Allah’a ait olduğunu yeniden haykırdı.

Bu kadarız işte.

Gücümüzün yettiği yer bu kadar.

Kaf dağına kadar uzanır zannettiğimiz burnumuzun büyüklüğü de bu kadar.

Hiç ölmeyiz, ölüm bizi hiç bulmazmış gibi taptığımız konforumuzun tanrılığı da aha bu kadar işte.

Biriktirdiğimiz paraların miktarı bu, övündüğümüz evlatlar bu, bebeksi ciltlerimizin sonu bu.

Hepsi ölüm kadar.

Güzel yaşamanın değil güzel ölmenin önemini görmüş olduk yeniden. 

İnsana düşen ders çıkarmak bu durumda. “Rabbim ben dersimi aldım.” diyebiliyorsa insan, başına gelen afetler yerini bulmuş demektir.

Bundan sonra kenetlenme, birbirine omuz verme zamanı. Biz ne afetlerin ne belaların üzerinden geldik millet olarak.

Toparlarız, en güzel şekli ile toparlarız.

Şimdi gidip sevdiklerimize sarılalım, onların yüzüne şefkatle bakalım, “iyi ki varsın!” diyelim. Sonra da işin ucundan nasıl tutulur onu düşünelim.