TR EN

Dil Seçin

Ara

Bir Önyargının Anatomisi / Sırça Saraydan Notlar

Dante’den günümüze, Batı’da Hz. Peygambere yönelik düşmanca tavırların perde arkası…


 

O dâmen-i muallâya... pest şübehatın eli yetişmez.

Said Nursî


 

Son dönem Müslüman düşünürlerinden Said Nursî, çeşitli eserlerinde, İslâm’ın geçmişte tüm dünyaya yayılamamasının bizim dışımızdaki sebeplerini zikrederken, özellikle Hristiyan halk kitlelerinin içinde bulunduğu cehalet fanusu ile bunun ateşlediği dinî taassubun sürüklediği vahşet eğilimine göndermede bulunur. Ruhban sınıfının doğruyu vazetme ve kurtuluş’a erme vizesini tekelinde bulunduran liderliği ile Hristiyan halk kitlelerinin onları körü körüne taklit etmelerini de bu meyanda zikreder. Garaz, husumet, kuvvet ve hissiyatın hâkim olduğu bu zaman kesitinde aklî muhakemeden çok parlak, şaşalı, süslü, beliğâne bir dil, kitleleri arzu edilen hedefe seferber etmede çok daha etkiliydi.

İşte böyle bir ortamda, İslâm ve Hristiyanlık arasındaki ilişkiler ruhban sınıfı tarafından kolayca bir dünya hâkimiyeti mücadelesine dönüştürülmüş; genel olarak İslâmiyet, özel olarak da İslâm peygamberi etrafında üretilen mutasavver imaj, bunu gerçekleştirmenin en önemli araçlarından birini oluşturmuştur. Mekkeli müşriklerin, Medineli münafıkların ve Yahudilerin vahyi inkâr edebilmek için Hz. Peygamberi şair, kahin, sahir, mecnun, dâhi vs. sıfatlarla nitelemelerine benzer şekilde, Orta Çağ Hristiyanlık anlayışında da doğru İslâmiyete erişimin önündeki en önemli engellerden birisini Hz. Peygamber hakkında ruhbanlarca oluşturulan imaj teşkil etmiştir. Bu imajın yüzyıllar boyu kitlesel ölçekte devamında en önemli paylardan biri ise, dünya edebiyatının en seçkin isimleri arasında kabul edilen Dante Alighierinin en önemli eseri olan ilâhî Komedya’ya aittir.


 

KOMEDYA, AMA ‘İLAHÎ

Trajedinin tersi olarak mutlu sonla biten eserler için komediteriminin kullanıldığı Rönesans döneminde yazıldığı için Komediadı verilen, Hristiyanlığın destansı bir anlatımı olduğu için de başına ilâhî’ sıfatı eklenen bu eser, 1307-1321 yılları arasında İtalyanca olarak yazılmış, hemen tüm Avrupa ve dünya dillerine çevrilerek, özellikle Avrupada Kitab-ı Mukaddesten sonra en fazla okunan kitaplar arasında yer almıştır. Eser bizdeki Miraciye, Muhammediye gibi eserlere benzer şekilde, Hristiyanlık inancının popüler dildeki en önemli metinlerinden birisi olmuştur.

Cehennem”, “Araf” ve “Cennetbölümlerinden oluşan bu eserin her bir bölümü, Dantenin teslis akidesine verdiği önemin sembolik bir ifadesi olarak üçlükler halinde yazılan 33 kantodan ve Giriş” bölümüyle birlikte toplam 14.233 mısradan oluşmaktadır. Eser, Papa VIII. Bonafaciusun günahlar için af yılı (jübile yılı) ilan ettiği 1300 yılının1 Paskalya bayramı esnasında bedenen yaptığı’ allegorik bir ahiret yolculuğunu konu alır.2 VIII. Bonafaciusun, Kilise mallarından vergi almaya kalkan Fransız Kralı IV. Philipe karşı tüm iktidarın (plenitudo potestatis) Papanın başında bulunduğu kilise hiyerarşisine ait olduğu tezini savunan kişi olduğunu, sırası gelmişken belirtelim.

İlâhî Komedya’nın en ünlü bölümü, Cehennem kitabıdır. Dante, eserin bu bölümünün Yirmi sekizinci Kantosunda, Cehennemin, Hilecilerin bulunduğu Sekizinci Dairesinin bozguncu ve nifakçıların atıldığı Dokuzuncu Hendekini anlatırken, Hristiyanlık içinde sapkın eğilimleri besleyerek dinî bütünlüğü parçalayanları, ve sıkı durun, bunlar arasında Hz. Peygamber ile Hz. Aliyi de zikreder. Hem burada, hem de eserin genelinde, Dantenin cehennem tasvirleri oldukça canlı’dır ve pür bedenî işkence sahnelerinden oluşur. Konunun öneminin anlaşılması açısından, taşıdığı hassasiyet zımnında, ilgili bölümü Rekin Teksoyun manzum çevirisinden takip edelim:

Şimdi gördüğüm kanları, yaraları zincirsiz sözcüklerle dese, üst ü