TR EN

Dil Seçin

Ara

Palyaço / Hatıra Kutusu

Bu olay, büyük zelzeleden üç ay sonra aynen yaşanmıştır.

Büyük zelzelenin acısının izlerini taşıyordu bütün bir şehir, bütün insanlar, özellikle de çocuklar...

Bir yandan kamyonların tozu dumana katan moloz taşıma işlemleri, bir yandan kepçelerin gece gündüz demeden çalışmaları insanı sessizliğe ve huzura hasret bırakmıştı aylardır. Özellikle küçük çocuklar, henüz evlere girilemediğinden ahşap barakalarda sabırsızlıkla güneşin doğmasını bekliyorlardı, bir an evvel sokağa, kapının eşiğine koşmak için. En büyük korkuyu çocuklar yaşıyordu ama bunu kim nerden bilecekti!... Onbinlerce insanın perişanlığı, derdi, gözyaşı, yüzlerce tanıdık simanın, akrabanın vefatları, o minik ruhlarda kim bilir ne derin izler bırakmıştı?

Okullar çoktan açıldığı halde, çocuklar bu beldelerde okulları hasar gördüğü için eğitimlerine devam edemiyordu. Acıların olgunlaştırdığı ve güzelleştirdiği bu güzel çocuklar, şimdi sivil toplum kuruluşlarının gerçekleştirdiği bir takım aktiviteler ile kendilerine tekrar yavaş yavaş dönüyorlardı. Acılar tamamen geçmese de hafiflemeye yüz tutmuştu artık.

Şehrin bir ucunda, Erenler beldesinde de büyük bir çadır kurulmuştu. Çocuklar, şimdi burada küçük gruplar halinde rehabilite ediliyor ve amatör bir takım gençlerin fedakârca ve gönülden gayretleriyle toparlanıyordu. İki yeğenim aynı çadırın içinde yaşıtlarıyla beraber, hayata tekrar tutunmanın ve her güne sevinçle başlamanın heyecanını yaşıyordu. İstekli ve sevinçli halleri dikkatimi çekiyordu. Bu sosyal faaliyeti gerçekleştirenlere karşı kendimi borçlu hissediyor ve onlara yürekten bir minnet duyuyordum. Zaman zaman tebrik ve teşvik için de olsa aralarında olmalıydım...Onların işine yarayacak dergi, kitap ne var ise üzerime düşen bu malzemeleri temin etmek suretiyle bu hizmetteki katkımı arttırmaya çabalıyordum.

Yazdan kalma derler ya, işte öyle bir günde yine zelzele yadigarı bisikletime atlamış, şehri bir uçtan bir uca katetmiştim. Bisikletimi çadırın bir kenarına dayayıp, çocuklarla ilgilenen bu güzel gençlerin yanına ben de çöktüm. Gençlerin arasında sevimli bir palyaço vardı. Çocukların da çok sevdiği o komik kıyafetiyle herkesin ilgi odağıydı. Doğrusu onu makyajsız haliyle hiç göremedim. Yuvarlak, kırmızı boyalı burnuyla yerlerde sürünen rengarenk elbisesi, iri ayakkabılarıyla ve de sempatik hareketleriyle herkesin sevgisini kazanmıştı. Zaman zaman konuşurduk. Onu, ilk defa bugün çok dalgın ve düşünceli bir halde gördüm. Ama huzurlu ve duygu yüklüydü, biraz da kıpır kıpır. Ne var ne yok demeye zaman kalmadan yaşadığı coşkuyu ve sevinci paylaşacak bir kalp aradığı her halinden belliydi. Herhalde tam zamanında gelmiş olmalıydım.

Gözlerinde damla salıncaklar, ha düştü ha düşecek. Olağanüstü