TR EN

Dil Seçin

Ara

Şubat 2005

post-title

Şubat 2005, 338

“Zafer 29 yaşında”

Yeni yılla birlikte Zafer Dergisi, yirmi dokuzuncu yayın yılına başlamış bulunuyor. Yirmi dokuz yıl boyunca her zaman aranan ve okunan bir dergi olan Zafer, bugüne kadar yüzbinlerce insana ulaşmayı başardı ve okuyucularıyla bilgiyi, düşünceyi, inancı, güzellikleri, kısacası hayatı paylaştı. Ele aldığı konularla her zamana ve her insana hitap edebilmeyi, okuyucularına faydalı olmayı ilke edindi. Her sayısı, her sayısının her sayfası hiç azalmayan aynı hassasiyet, aynı aşk ve aynı heyecanla hazırlandı.

Zafer Dergisi çok satmayı değil, ama çok okunmayı, çok istifade edilmeyi amaçladı. Bu yüzden hep sahici oldu, doğruları yazdı, insanî olanı savundu, hakikatin yanında yer aldı. Hakikatleri söylemesini engelleyecek ya da kısıtlayacak hiçbir bağla bağlanmadı. Yalnızca hakikat bildiğini yazmak için yaşadı ve Allah’a sonsuz şükürler olsun ki, bu gerçeğin farkında olan ve dergisinde aradığını bulan okuyucularının dua ve destekleriyle bügüne kadar geldi.

Yirmi dokuzuncu yayın yılımızda da siz kıymetli okuyucularımızla birlikte olmak en büyük dileğimiz. Sizin de “herhangi bir dergi değil, Zafer” okumayı tercih edeceğinizden şüphe etmiyoruz. Sizden ricamız aboneliğinizi yenilemekte geç kalmamanız. Ayrıca kendi aboneliğinizi yenilediğiniz gibi, çevrenizde Zafer okumasını istediğiniz dostlarınızı da abone olma konusunda teşvik etmeniz.

Yeni yılda yeni Zafer’lerde buluşmak ve paylaşmak için...

 

BU SAYIDA

İnsan, yaratılışı gereği kendi hususî hanesiyle alâkadar olduğu gibi dünya ile de alâkadardır. Bu yüzden dünyanın ölümü, yani “kıyamet” her zaman insanların büyük merak duyduğu bir konu olmuştur. Hatta çoğu kimse kendi ölümünden çok, dünyanın ölümü gerçeği karşısında büyük bir korku ve endişeye kapılabilmektedir.

Bilhassa son zamanlarda, binlerce insanın ölümüne sebep olan felaketlerden, yazılı ve görsel medyada “kıyamet” olarak bahsedilmesi ve küresel ısınmanın yol açacağı iklim değişikliklerinin dünyanın sonunu hazırladığı yönündeki endişelerin çoğalması, “kıyamet” hakikatine olan ilgiyi daha da artırmış bulunuyor.

Peki, kıyamet hakikatini nasıl anlamamız gerekiyor? Dünya, gerçekten kendi ölümüne doğru mu ilerliyor? Dünyanın ölümü niçin gerekiyor? Kıyamet kapıda mı?

“Üzerinde fanileri barındıran dünyamızın da bir eceli vardır; o gün geldiğinde herkes gibi o da ölür - tabii, kendine yaraşan bir ölümle.” diyen yazarımız Ümit Şimşek, kıyamet hakikatini Kur’an âyetleri ve Peygamberimizin hadisleri ışığında kaleme aldı. İbretle ve merakla okuyacağınıza inanıyoruz.

Ömer Baldık, modernleşme ile birlikte çözülmeye uğrayan aile kurumunu ele aldığı yazısında, geleneksel aile değerleri ile modernliğin değerleri arasında bir uzlaşım kurulamamış olmasını öne çıkararak, bugün Müslümanların aile kurumuna nasıl bakmaları gerektiği konusunda önemli görüşler ortaya koyuyor.

Prof. Dr. Alaaddin Başar, ‘vesvese’ konusunu ele aldığı dizi yazısına bu ay da, konunun ilginç ve çok önemli bir noktasını ele alarak devam ediyor.

Prof. Dr. Osman Çakmak ise, bizleri kısa bir uzay yolculuğuna çıkarıyor.

Herbirini merakla okuyacağınız yazılarla sizi baş başa bırakırken daha da iyi sayılarda buluşmayı diliyoruz.

Selam ve sevgiyle…

Dergideki Yazılar