BİR SORU
Büyük bir zâta:
“En birinci düşmanın iki yanının arasında bulunan nefsindir.” hadisinin mânâsını sordum.
O büyük zât şöyle cevap verdi:
“Hangi bir düşmana iyilik edersen dost olur. Nefis ise böyle değildir. Onu ne kadar hoş tutarsan sana o kadar kafa tutar!
— Sadi-i Şirazî
***
Allah Kur’an-ı Kerim’de:
“Muhakkak güçlükle beraber kolaylık var.” (İnşirah, 6) buyurdu.
Hz. Peygamber (asm) de:
“Şiddetin son dereceye vardığı zaman da sevinç ve belânın sıkıştırdığı zamanda da bolluk yüz gösterir. Ümmetimin ibadetlerinin en faziletlisi Cenab-ı Hak’tan gelecek sevinç ve genişliği beklemektir.” buyurdu.
***
BOYNUZ MESELESİ
Bir edebiyat öğretmeni, Şeyhî’nin Harname’sini ders veriyordu. Çocuklardan biri:
“Boynuzu bazısının ay gibi / Kiminin halka halka yay gibi” beytinde, uzun okunması gereken ‘ay’ ve ‘yay’ kelimelerini konuşma dilinde olduğu gibi kısa okudu.
Öğretmen:
“Evladım,” dedi. “O öküzler buzağı değildi... Boynuzları senin dediğinden daha uzundu.
***
“Ashabımdan biri, başkasından bir sözü bana getirmesin! Zira ben isterim ki, sizinle iç arınmış ve kalp huzuru içinde olarak karşılaşayım.”
— Hz. Peygamberimiz (asm)
***
“Gece dediğin bir köprüdür siyah
Bir ucu akşam, bir ucu sabah...
Bugünden yarına nasıl geçerdik.
Bu sağlam köprüyü kurmasa Allah?”
— Arif Nihat Asya
***
Bir Zambağın Doğuşu
Bir zambağın açılışına dikkat ettiniz mi hiç? Doğacağı yeni çevreyi yoklar ve kendine bir yer arar gibi sapını uzatır. Sanki etrafı dinler ve bir şey sezinlemeye çalışır. Sonra yavaşça kabuğunu çatlatır. O çatlağın aralığından sızan havayı önce koklar, sonra yavaşça emer, ciğerlerine çeker. Gözleri hâlâ yumuk, hâlâ heyecan ve ürperti doludur içi. Çünkü bu ilk denemesidir onun..
Denemesi arttıkça kudreti ve cesareti de artar. Sonunda öyle bir ân gelir ve öyle manevî bir iklime erişir ki, korkusuz ve ürpertisiz çiçeklerini açar.
Ve düşünün bir bitkidir bu...
— Andre Boll
***
“Dünyada sevilecek bir şey varsa,
bu ne paradır, ne şandır, ne kadındır, ne de maldır.
Dünyada sevilecek şey “yâr” dediğimiz Yüce Allah tır.”
— Cem Karaca
***
“Akıllılar,
zayıf taraflarını bildiklerinden
yanılmayacaklarını ileri sürmezler.”
— Thomas Jefferson
***
ŞU KÜLTÜRSÜZLER...
Nasıl oluyor da, tartışmalarda ve kavgalarda kültürsüzler sizden daha güçlü oluyorlar ve sizi susmaya zorluyorlar? Çünkü onlar yanlış görüşlerine kuvvetle inanmışlardır. Siz ise, kendi görüşlerinizin özüne sıkıca bağlı değilsiniz. Sizin sözleriniz yürekten gelmiyor, dudaklarda doğuyor. İşte bunun için cılız ve ölüdürler. Bu prensipleriniz anlattığınız o aşağılık seçkinliği, halkın kahkahasına uğratıyor ve kendileri de balmumu gibi güneşte eriyorlar. Bunun için, balmumundan inançlarınız oldukça, güneşe yaklaşamazsınız!
— Epiktetos
***
ŞEF
Büyük senfoni orkestralarının şefleri, her enstrümanı çalamazlar fakat, önderlik vasıflarıyla elde ettikleri netice, değişik seslerin yüksek bir mânâ taşıyacak şekilde bir ahenk içinde birleşmesidir.
— T. Bailey
***
“Kocaman hayaller
Kocaman fırçam olsa
Bir de bitmeyen boyam
Çölleşen dünyamızı
Yeşillere boyasam
Kocaman iğnem olsa
Takıversem ipliği
Hemencecik dikerdim
Ozondaki deliği
Kocaman kürek olsa
Bir de çalı süpürgem
Baştan başa dünyayı
Bir güzelce süpürsem”
— Mustafa Ökkeş Evren, Kuşlarla Uyanmak
***
FELÂKETİN KAYNAĞI
Umumî kütüphaneler, resmî ziyafetler kadar pahalıya mal olsa idi hükümetimizin daha çok iltifatına mazhar olurdu şüphesiz. Kitaplar bileziklerin onda biri kadar etse, beyefendilerimizle hanımefendilerimiz arada bir okumak hevesine kapılırdı belki. Birçokları kitabı ucuz olduğu için almaz. Düşünmez ki kitabın tek değeri okunmasındadır. Bir değil, birçok defalar okunmasında, çizilmesinde, tanınmasında. Felaketimizin kaynağı kültür yokluğu. Bizi helak eden ne ahlâksızlık, ne bencillik, ne kafamızın ağır işlemesi. Bir öğrenci kayıtsızlığı içindeyiz. Hoca tanımadığımız için yardım görmemize imkan yok.
— Cemil Meriç, Bu Ülke