TR EN

Dil Seçin

Ara

Hayatın Geri Planı

Hayatın Geri Planı

Otomatik Kontrol Sistemleri

Herhangi bir sistemin istenen bir girişe göre çıktısının ayarlanması işlemine kontrol denir. Bu sistemler, bir canlının vücudundaki mekanizmalar olabileceği gibi endüstriyel maksatlı bir araya getirilmiş makine parçaları da olabilir; güneş sistemi ya da ekonomik, ekolojik sistemler de.

Aslında kâinatta gözümüzle gördüğümüz ya da varlığını bildiğimiz tüm sistemlerin, yaratılış amaçlarına uygun çalışması; parçası olduğu daha büyük sistemlerle denge içinde faaliyetine devam edebilmesi için mutlak surette kontrol edildiklerini gösterir. Yoksa, kendisinden istenen neticelerin alınması mümkün olmaz. Bu durumu daha anlaşılır ifade etmek için herkesin biraz da reklamlardan bildiği bir sözü hatırlatalım: “Kontrolsüz güç, yıkabilir ama yapamaz.”

Evet, günlük hayatımızın birçok alanında, hele teknolojinin de gelişmesiyle birlikte, kontrol sistemleri ya da otomatik kontrol sistemleri ile karşılaşmak mümkündür. (Şekil 1) Teknik anlamda kontrol sistemleri; fıtri olarak çalışan tabii kontrol sistemleri, endüstriyel kontrol sistemleri ve hem endüstriyel hem tabii sistemlerin karışımından oluşan melez kontrol sistemleri olarak üç ana başlık altında sınıflandırılabilir.

Şekilden de görüldüğü gibi, bir geri besleme elemanı ile algılanan sistem çıkışı, istenen değerle karşılaştırılıp elde edilen hata (error) sinyali (istenen sistem çıkışı ile ölçülen sistem çıkışı arasındaki farkı) minimize edecek kontrol elemanın tasarlanması kontrol biliminin ana konusudur.

Tabiattaki kontrol sistemlerine örnek vermek gerekirse, her şeyi mükemmel manada planlayıp uygulayan Sonsuz Kudret Sahibi Zat, bütün canlıların hayatlarını sürdürebilmeleri için birtakım mekanizmalar yaratmıştır. Mesela, çok üşüdüğümüzde, vücudumuzun titremesi, hayat için gerekli olan vücut sıcaklığına tekrar yükseltebilmek içindir. Bilinir ki, hareketten ısı ortaya çıkar. Ancak bizim titrememiz, bu olayı bildiğimizden dolayı değil, Sonsuz Hikmet Sahibinin vücudumuza yerleştirdiği kontrol mekanizmasının çalışması sonucudur.

Tam tersi çok sıcak bir ortamda ise, hararetin vücut organlarına zarar vermemesi için devreye giren terleme, vücudumuzu uygun olan sıcaklık değerine düşürmek için Rabbimiz tarafından tasarlanmış bir kontrol mekanizmasıdır.

Bir başka fıtri/tabii kontrol mekanizmasına örnek ise, kan şekerini düzenlemek ve kontrol etmek maksadıyla insülin hormonu salgılayan pankreas organımızdır.

Yine bir bebeğin yürümeyi öğrenmesi, dışarıdan bakıldığında son derece basit ve eğlenceli gibi görünürken, aslında son derece kompleks bir kontrol mekanizması sayesinde olmaktadır. Bebek onlarca, yüzlerce kez denedikten sonra iskelet sistemini ve kaslarını kontrol etmeyi öğrenecek; sonunda ise dengeli yürümeyi başaracaktır.

Endüstriyel kapsamdaki otomatik kontrol sistemlerine ise; su ısıtıcılarında kaynama noktasına erişildiğinde otomatik olarak enerjiyi kesen mekanizmalar, kalorifer sıcaklığını belli düzeyde tutan vanalar, hareket algıladığında ışıkları açıp kapatan elektronik devreler, çizgi izleyen robotlar, güdümlü mermiler gibi çok sayıda örnek verilebilir.

Bu tür kontrol sistemlerinin en basiti ve belki de en eskisi, kapalı bir kapta belli bir seviyeye kadar suyun dolmasına izin veren ve sonra istenen seviyeye gelince su akışını kesen şamandıralı sistemlerdir.

En karmaşık ve ileri teknoloji uygulaması olarak göze çarpan otomatik pilot sistemleri ile bir uçağın indirilmesi ya da kaldırılması, bir uzay mekiğinin binlerce kilometre uzaktan yönlendirilmesi, otomatik kontrolün erişebileceği uç noktaları göstermesi açısından dikkat çekicidir.

Son olarak, insanlar tarafından kontrol edilen endüstriyel sistemlere bir göz atalım. Bu tür sistemlere belki de en güzel örnek, bir arabanın emniyetli bir şekilde sürülmesidir. Burada kontrolör olarak görev yapan insan beyni, yol durumuna göre gaz ya da fren pedalına hangi kuvvetle basacağını ayarlamaktadır. Bunun için öncelikle sensör olarak görev yapan gözler vasıtasıyla, yolu ve hız göstergesini gözlemlemekte; sürüş emniyeti ve istenen hız değerine göre beyin, sinir sistemi aracılığı ile ayak kaslarına emir göndermekte; gaz ya da fren pedalına yapılan baskı kuvveti ile arabanın mekanik aktarım organları ve yakıt deposundan motor valflerine aktarılan yakıt miktarı kontrol edilerek sürüş gerçekleştirilmektedir.

Burada insan beyni, yol durumunu gözlemleyip gerekli tepkileri verebilen mükemmel bir kontrolör olarak çalışmaktadır. Günümüzde otomatik olarak park edebilen araçlar, hız sabitleyici sistemler yapıldıysa da, şehir trafiğinde kendisi gidebilecek otomatik kontrol sistemlerine sahip araçlar hâlâ yapılamamıştır. Bu noktada, insanlığın kat ettiği bu kadar teknolojik gelişmelerin, en büyük sebeplerinden biri olan insan beyninin, Rabbimizin ne kadar mükemmel bir eseri olduğu da anlaşılmaktadır.